>

ANNE - ÇOCUK

Gebelikte sıkça karşılaşılan rahatsızlıklar

Gebelikte karşılaşacağınız sorunları merak ediyorsanız, bu haberimiz tam size göre…
 
   
 
 
     
İnsanoğlu; anne karnı içinde ilk oluştuğu günden itibaren ortalama 266 gün keyifli bir yolculuk sürer. Bu yolculuğun ilk iki ayında adı "embryo" dur. İkinci aydan itibaren doktorlar bu canlıya "fetus" derler. Fetus latince bir kelime; anlamı genç demektir. Bu yolculuk sırasında anne adayı da aynı keyifle, ancak zaman zaman çeşitli küçük sıkıntıları da beraberinde yaşar.

Embryo 15 günlük olduktan itibaren anne adayında adet gecikmesi başlar. İlk sinyali bebek vermiştir. Adet gecikmesinin 1. haftasında evde yapılabilecek basit idrar tetkiki ile gebelik İnsanoğlu; anne karnı içinde ilk oluştuğu günden itibaren ortalama 266 gün keyifli bir yolculuk sürer. Bu yolculuğun ilk iki ayında adı "embryo" dur. İkinci aydan itibaren doktorlar bu canlıya "fetus" derler. Fetus latince bir kelime; anlamı genç demektir. Bu yolculuk sırasında anne adayı da aynı keyifle, ancak zaman zaman çeşitli küçük sıkıntıları da beraberinde yaşar. Embryo 15 günlük olduktan itibaren anne adayında adet gecikmesi başlar. İlk sinyali bebek vermiştir. Adet gecikmesinin 1. haftasında evde yapılabilecek basit idrar tetkiki ile gebelik tanısı konabilir. Bu ilk gebelik belirtisinin ardından, herkeste farklı şiddette hissedilen aşağıdaki belirtiler kendini gösterir. Göğüslerde büyüme, gerilme hissi: Memelerdeki bu değişim hormonların etkisi ile olmaktadır, göğüslere gelen kan akışı hızla artar, bu da gerilme ve duyarlılık hissine neden olur. Gebelik ilerledikçe östrojen, progesteron ve prolaktin hormonlarının artışına bağlı olarak süt kanalları büyür ve gelişir. Bazı anne adaylarında son aylarda (20. haftadan itibaren) süte benzer bir sıvı akışı olabilir. Bu durumda göğüsleri sıkmamak gerekir, olağan bir durumdur. Bulantı,

Kusma:

Gebelikte anne adaylarının sıkça rastladığı bu durum; tahminen gebelikte salgılanan bHCG hormonu etkisi sonucu oluşmaktadır.

Genellikle ilk 12 hafta boyunca görülür ve ardından giderek azalarak kaybolur. Bulantının şiddeti ve buna kusmanın eşlik etmesi kişiden kişiye değişmektedir. Anne adaylarının yaklaşık yarısında değişen derecelerde bulantı-kusma yakınmaları olur. Sabah bulantıları (Morning Sickness) çok rahatsızlık veren bir olay olmasına rağmen nadiren bebek ve anne için tehlikeli olur. Birçok anne adayı, midesi boş olduğunda bu şikayetlerin arttığından yakınır. Bu yüzden gün içinde az ve sık yemek gerekir. Yatağınızın kenarında kraker, bisküvi gibi yiyecekler bulundurarak ve sabah kalkmadan önce birkaç parça atıştırarak yakınmalarınızı azaltabilirsiniz. Baharatlı, yağlı, kızarmış yiyeceklerden kaçının, bol su için. Bulantı ve kusmanın çok yoğun olup artık beslenme düzenini bozacak ve neredeyse gıda alınımını çok azaltacak seviyede olmasına "hiperemezis" adı verilir. Bu durum özellikle çoğul gebeliklerde daha sık görülür.

Hiperemezis geliştiğinde anne adayına damar yolu ile dışarıdan sıvı (serum) ve glukoz (şeker) takviyesine gerek duyulur. Hafif bulantılar varlığında; bunun geçici olduğunu bilmek, yemek kokularından uzak kalmak faydalı olacaktır. Bazen bulantı kesicilere (antiemetikler) gereksinim duyulabilir. Doktorunuz size uygun tedaviyi planlayacaktır.

İdrar Sıklığında Artış:

Gebelik ilerledikçe; büyüyen uterusun etkisi ile mesaneye bası sonucu mesane kapasitesi azalır. Daha az miktardaki idrar ile mesanede dolma hissi belirir. Bu da sık ve az miktarda idrar yapmaya neden olur. Hatta bazen anne adayları geceleri idrara sık kalkmak nedeni ile uyku problemi bile yaşayabilirler. Bu durum özellikle ilk 3 ay ve son 3 aylık gebelik periyodunda kendini gösterir. Nadiren idrar kaçırma da görülebilir. Bunlar tamamen olağan (fizyolojik) durumlardır. Ancak, idrar sıklığının yanı sıra idrar yaparken yanma, ağrı gibi yakınmalar da varsa, bir idrar yolu enfeksiyonu geçiriyor olabilirsiniz. Bu durumda doktorunuza başvurmalısınız.

Yorgunluk ve Uyku:

İlk 3 aylık dönemde uyuma isteği ve yorgunluk hissi çok sık rastlanan bir yakınmadır. Özellikle çalışan anne adayları daha belirgin yaşarlar. Vücudunuzun gebeliğe uyumu sırasında gelişen bu durum, bir hastalık belirtisi değil, tamamen normal bir süreçtir. Gebeliğin 3. ayından itibaren tekrar eski uyku düzeninize kavuşacağınızı bilmeniz belki de yeterli olacaktır. Gebeliğinizin son dönemlerinde ise uyuma güçlüğü yakınması ile karşılaşabilirsiniz. Bunun sebebi sik idrara gitmek, bebeğinizin hareketleri olabilir. Telaşlanmamanız önemlidir. Ilık bir duş, ılık bir bardak içecek, kitap okumak yararlı olabilir. Çay, kahve, kola gibi içeceklerden özellikle gece kaçınmalısınız. Gebeliğinizin son dönemlerinde endişelere bağlı uyku problemleri, korkutucu rüyalar gibi yakınmalar görülebilir.

Uykusuzluk probleminizi doktorunuzla görüşünüz.

İştah Değişikliği:

Gebelik ilerledikçe oluşan en belirgin değişimlerden biri; artan besin gereksinimi sonucu oluşan iştah artışıdır. Kimi anne adaylarında iştah artışı çok fazla ve özellikle belli bir grup besin maddelerine karşı oluşur ki buna halk arasında aşerme denir. Normal zamanından farklı tatlı, tuzlu veya mevsimi olmayan yiyecekler arzulayabilirler. Bunun tıbbi bir açıklaması yoktur. Anne adayının çok çeşitli tip besin maddelerinden özellikle bir gruba yönelmesi durumu da yine en belirgin olarak ilk 3 aylık gebelik periyodunda görülür. Kimi zaman anne adayı; toprak, kil vb... zararlı olabilecek maddeleri yeme isteği duyabilirler. Kimi zamanlarda gebelik dışı çok severek yenilen bir besin maddesine tiksinti gelişebilir.

Gebeliğin ilk aylarından itibaren tükürük bezlerindeki salgı artışı sonucu anne adaylarında aşırı tükürük salgısı (pityalizm) gelişebilir. Bu durum daha çok bulantı nedeniyle tükürük yutmada güçlük sonucu olur. Bulantıların kesilmesinin ardından tükürük salgısının azalması beklenir. Besin maddelerinin ağızda metalik bir tat bırakma hissi de sıklıkla rastlanan bir yakınmadır. Ağız içi tat alma duyularındaki değişik sonucu oluşur ve geçicidir.

Kilo Alımı:

Anne adaylarının en belirgin değişimi gebelik boyunca alınan kilolardır. Sağlıklı bir anne adayı dengeli beslenmelidir. Beslenmesinde protein, şeker ve yağ oranı dengeli olmalıdır. Başlangıç boy/kilo oranı (Body mass index) gebelik boyunca ortalama alınması beklenen kiloyu belirler. Normal bir tekiz gebelikte ortalama 10-15 Kg kilo artışı beklenir. Daha fazla kilo alımı siz ve bebeğiniz için sakıncalı olabilir. Eğer sigara kullanıyorsanız; bu sizin dengeli beslenmenizi olumsuz yönde etkileyecek ve çok belirgin bir şekilde bebeğinizin kilo alımı da beklenenden düşük olacaktır.

Mide Yanması:

Gebeliğin başından itibaren mide - barsak sistemindeki fizyolojik değişiklikler, artan gebelik hormonu etkisine bağlı olarak kendini gösterir. Mide yanması gebelerin yaklaşık yarısında görülür. Progesteron hormonu yükselmesine bağlı olarak mide - barsak sistemindeki düz kaslarda gevşeme olur ve aynı zamanda yemek borusu ile mide arasındaki kapı (sfinkter) eskiye oranla daha fazla açık kalır. Midede yenen besinlerin hazmedilmesi ve bağırsaklara doğru ilerlemesi daha uzun zaman alır. Asitli mide içeriğinin yemek borusuna doğru kaçışını kolaylaştırır.

Bu da anne adayında mide yanması, ekşimesi ve geri kaçış arttıkça ağızda ekşi-acı bir tat belirmesine neden olur. Bu yakınmalar sık sık, bölünmüş porsiyonlar halinde ve daha az yağlı yemek tüketmekle önemli miktarda azaltılır. Yemeğinizi yavaş yemeli ve iyi çiğnemelisiniz. Yemek yedikten hemen sonra yatmamak, en erken 2 saat sonra yatış pozisyonuna geçmek oldukça faydalı olabilir. Gece yatarken düz yatmamaya gayret edin, başınız 15-30 cm yüksekte olsun. Yine de yakınmalar devam ediyorsa doktorunuz antiasid ilaç tedavisini önerebilir.

Kabızlık:

Kabızlık; gebelikte sık görülen bir diğer yakınmadır. Yukarıdaki nedenle boşaltım sisteminin yavaşlaması ve büyüyen uterusun kalın bağırsağın son kısmına (rektum) bası yapması sonucu gelişir. Bol miktarda sıvı tüketilmesi (günde en az 3 litre), lifli-posalı besinler (meyve, sebze, baklagil, salata vb.) sorunu çözerler. Kahvaltıda kepekli ekmek yemeniz yardımcı olacaktır. Eğer beslenme tedbirlerinden fayda görmezseniz bizim önerilerimizle bir laksatif kullanabilirsiniz. Eğer daha önceden kabızlık şikayetiniz varsa bu genellikle gebelikte daha da kötüleşir. Kabızlığın ilerlemesi ve büyüyen uterusun rektum toplar damarına basısı ile hemoroit (basur) oluşumu da gelişebilir. Bu durum da makat bölgesinde ağrılı bir şişlik oluşur. Kabızlık önlenemezse ıkınmalar ile karın içinde basıncın artması; hemoroitin ilerlemesine ve ağrının artmasına hatta kanamaya neden olabilir. Bu durumda doktorunuz gereken tedaviyi düzenleyecektir.

Dişeti Değişimleri:

Gebelikte dişetlerinde hiperplazi denen şişkinlik ve ağrıya sebep olan kabarmalar görülebilir. Dişlerin fırçalanması sırasında hassasiyet ve kanama yakınmasına sebep olabilir. Sık fırçalamak, diş etlerine masaj yapmak, yumuşak uygun diş fırçası seçimine dikkat etmek gerekir.

Tansiyon düşüklüğü ve çarpıntılar:

Gebelikte çok belirgin olan değişimlerden biri de kalp-damar sisteminde olan fizyolojik değişikliklerdir. Gebelik boyunca kanı oluşturan sıvı kısım (plazma) ve kanın şekilli elementleri (alyuvar - akyuvarlar vb.) belirgin bir oranda artış gösterirler. Bu değişim, uterus ve gelişen fetusa besin ve oksijen (O2)' nin yeterince taşınabilmesi içindir. Kalbe binen yük gebelik öncesi döneme göre yaklaşık %50 oranında artış gösterir. Bunun sonucunda gebelikte kalp atış sayısında bir miktar yükselme olur. Kalbin bu atım hızındaki artış çarpıntı olarak hissedilir. Aynı zamanda özellikle gebeliğin ilk ve ikinci 3 aylık periyodunda hafif bir tansiyon düşüklüğü fizyolojik bir durumdur. Kalp atış hızı belirgin ve çarpıntı hissi yoğun ise; altında bir anemi (kansızlık) durumu yatıyor olabilir. Yakınmalarınızı doktorunuza bildirmeniz son derece önemlidir. Basit bir tam kan sayımı ve fizik muayene ile durumun gebelik nedeniyle olup olmadığı ayırt edilebilir.

Varisler:

Gebelikle birlikte karın içinde basınç artışı sonucu toplar damarlardan kalbe dönen kanın akışında bir miktar güçlük başlar. Bu da özellikle bacaklarda bazen de vulva-vajen bölgelerinde varis denen damar genişlemelerine neden olabilir. Varisler gebeliğin geç dönemlerinde daha sık görülür. Özellikle gebelik öncesi varisi bulunan kişilerde bu varislerde belirginleşme, artma oluşabilir.

Çok uzun süre ayakta kalmaktan kaçınmak, bacak kaslarını çalıştırıcı ritmik egzersizler (özellikle uygun tempoda günlük yürüyüş yapmak), yatarken dolaşımı kolaylaştırmak için bacakları yükseltmek hem varis oluşumunu azaltır hem de varolan varislere bağlı ağrı yakınmanızı hafifletir.

Ödem:

Vücutta plazma (sıvı) miktarının artışı ve özellikle gebeliğin son aylarında kilo artışları sonucunda ayak sırtı, ayak bileği, eller ve parmaklarda bir miktar 'ödem' adı verilen şişlikler gözlenebilir. Gebelik boyunca aldığınız kilonun dörtte biri sıvıdır. Çok fazla süre ayakta kalmakla bu şişlikler daha da belirginleşebilir. Mümkün olduğu kadar el ve ayaklarınızı dinlendirin. Ödemin daha çabuk çözülmesi için ayakları yukarı kaldırarak (altına destek koyarak) yatmak faydalı olacaktır.
Rahat, sıkı olmayan ayakkabılar seçilmelidir. Ayak numaranız artabilir. Eğer ödem ayak sırtından daha farklı bölgelerde belirginleşiyorsa, bacak şişmesi halini aldıysa bu durum Preeklampsi denen bir hastalığın belirtisi olabilir. Bu durumun varlığı yapılan fizik muayenelerde erken dönemde saptanabilmektedir. Tansiyon yükselmesi ve idrar tahlilinde protein varlığı araştırılır.

Baş Ağrıları:

Daha önceden baş ağrıları olan anne adaylarında gebelikte iki olasılık söz konusudur: baş ağrıları azalabilir veya artabilir. Baş ağrıları ilk defa gebelikte ortaya çıkabilir. Mümkün olduğu kadar ilaç kullanımından kaçındığımız bu dönemde zorunlu durumlarda doktorunuzun tavsiyesi ile zaman zaman parasetamol tabletleri kullanılabilir. Eğer baş ağrıları gebeliğin ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkmışsa bu yüksek tansiyon nedeniyle olabilir ve incelenmelidir.

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>