>

DİĞER HABERLER

Aşkla Randevu

"Hollywood'da yıldız muamelesi görmemiş, lakin her daim özel bir yere sahip olmuş iki oyuncu..." Talip Ertürk haftanın filmlerini yorumluyor.
 
   
 
 
     
Aşkla Randevu / Must Love Dogs

Pardon arkadaşım, köpeksiz almıyoruz

Hollywood'da yıldız muamelesi görmemiş, lakin her daim özel bir yere sahip olmuş iki oyuncu, Diane Lane ve John Cusack, sonbahar atmosferine uygun bir romantik komedi için güçlerini birleştiriyor. Aşkla Randevu, gençlik yıllarını geride bırakmış, mutlu oldukları bir dönemde eşlerinden tekmeyi yemiş iki dulun hikayesini anlatıyor. Dostlarının çöpçatanlık çabalarından gına gelince, internette uygun sevgiliyi seçmeye girişiyorlar. Bir dizi başarısız denemenin ardından, birbirlerinin buluyorlar ve güm; aşk kapıyı çalıveriyor. Elbette bazı engeller çıkarılıyor ancak mutlu son engel falan dinlemeden, gümbür gümbür geliyor... Aşkla Randevu, fena halde sıradan olsa da eğlenceli anlar da barındırıyor. Yönetmen Gary David Goldberg, temel hedef kitlesini göz önüne alarak John Cusack'in yerine Diane Lane'i hikayenin merkezine yerleştirmeyi uygun görmüş.



Gol / Goal!

Hollywood... İyi vurur oralardan... Vurdu: 'Gol'

Futbol hakkında bugüne dek yapılmış en iddialı film olan Gol, Hollywood imzalı futbol üçlemesinin ilk halkası

Cehennemde İki Devre'den Zafere Kaçış'a, Hayatımın Çalımı Beckham'dan Dar Alanda Kısa Paslaşmalar'a birçok film, futbolun aslında ne olduğu ile ilgilenmekten çok, kendi dertleri ve hikayeleriyle uğraştılar hep. Futbolun sinemayla yıldızının barışmadığı bu filme kadar kabul görmüş bir teoriydi... 2007'de tamamlanması düşünülen Hollywood mamulü futbol üçlemesinin ilk filmi olan Gol, ABD'de yaşayan Meksika asıllı Santiago Munez'in toprak sahalardan yeşil çimlere uzanan öyküsünü anlatıyor. Küçük yaşında ABD'ye kaçak olarak giren ve burada futboldaki yeteneğini cümle aleme kanıtlayan Santiago, tesadüfen eski bir futbolcu olan İngiliz Glen Foy'la tanışıyor. Foy, Santiago'daki cevheri fark ediyor ve onu eski takımı Newcastle United'a alabilmek için tüm bağlantılarını kullanıyor. Santiago için bundan sonrası tam bir rüya. Önce babasına resti çekip İngiltere'ye gidiyor, burada profesyonel oluyor ve sonunda, takımın sevimsiz hocası Erik Dornhelm'e kendini beğendirmeyi beceriyor... Gol, ikrah getirten yükseliş öykülerinden birini anlatıyor bize aslında. Lakin bu kez futbol yalnızca bir araç değil. Yönetmen Danny Cannon, filmini futbolla ilgili nefis detaylarla süslemiş ki, tüm bunlar Gol'ü çekici hale getirmeyi başarıyor. Santiago rolünde Kuno Becker, hem oyuncu hem de futbolcu olarak gayet iyi. Alessandro Nivola, Beckham parodisi Gavin Harris karakterinde döktürüyor...




Avrupalı Jigolo: Deuce Bigalow / Deuce Bigalow: European Gigolo

Sahibinden, az kullanılmış ithal jigolo

1999 yapımı sulu zırtlar komedi Erkek Jigolo'nun devamı olan bu film, pireyi deve yapmaya pek meraklı Hollywood yapımcılarının son nanesi. Yoksa ne Rob Schneider yıldız komedyen, ne Erkek Jigolo iyi komedi. Kahramanımız Deuce Bigalow tahmin edebileceğiniz gibi bu kez Avrupa'ya yollanıyor. Kendi memleketini bitirmiş bir de Avrupalı güzellerin tadına bakacak, bir nevi '40 bakireye tapma bal yanaktan tatma' operasyonu... Eski patronu T.J. Hicks'in Avrupa'daki jigolo cinayetlerinden sorumlu tutulması sonucu ona yardım etmek üzere yaşlı kıtaya gelen Bigalow, karşısında güçlü bir dernek ve arzularının kölesi olmuş bir dizi sapkın hatun buluyor. Sonrasını ne siz sorun ne ben anlatayım... Rob Schneider'ın uzun bir direnişin ardından rol almayı kabul ettiği film, ABD'de ilgi göredi çok şükür. Dolayısıyla bir üçüncü film için endişelenmenin manası yok.



Kurt / El Lobo

Aslan yuvasında bir gariban 'kurt'

Gerçek bir öyküden yola çıkılarak çekilen Kurt, İspanya'da Franco iktidarının son günlerinde direnişçi ETA örgütüne sızmayı başaran Kurt kod adlı casus Txema'nın öyküsünü anlatıyor. İspanya'nın Bask bölgesinde sıradan bir aile babasıyken, kısa sürede ülkenin kaderine yön verecek kadar önemli bir casusa dönüşen Kurt'un öyküsünü belli bir tutarlılıkla anlatan film, özensiz ayrıntıları ve sığ hikayesi ile hedefi ıskalıyor ne yazık ki.



Mağara / The Cave

İnişin olsun da çıkışın...

Romanya'nın ıssız bir bölgesinde henüz keşfedilen gizemli bir mağaraya inmeye gönüllü Amerikalı bir grubun öyküsünü anlatan bu gerilim, klostrofobik atmosferinden alıyor asıl gücünü. Mağarada tanışmayı hiç arzulamadıkları bazı kötücül yaratıklarla karşılaşan kahramanlarımız bir yandan gün ışığına çıkmaya çalışırken bir yandan türlü canavarla ölüm kalım ölüm kalım savaşı veriyor.

Talip Ertürk
terturk@gazetevatan.com

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>