Birikim!
"Millete “Amsterdam’a gidiyorum” dediğimde, İstanbul’da deli olan bir fişeğin Amsterdam’da neleeeeer yapabileceği ..." Deli Fişek'in yeni yazısını okumak için tıklayın!
Sanal alemin karabatak yazarı uzuuun bir aradan sonra tekrar aranızda. Bizim sanal patron uzun zamandır üstüme gelmiyordu yazı yazmam için. Bende de zaten yazacak fazla bir numara yoktu ne yalan söyleyim. Ama dün arayıp da “Yahu tamam rahat bıraktık ama bu kadar da olmaz ki! O kadar Cannes’a gittin, Amsterdam’a gittin, yakışıklılar gördün, gezdin tozdun, birikmiştir yazacakların. Niye paylaşmıyorsun?” diyince, ben de durdum düşündüm ve gerçekten de yazmam gerektiğine karar verdim.
Millete “Amsterdam’a gidiyorum” dediğimde, İstanbul’da deli olan bir fişeğin Amsterdam’da neleeeeer yapabileceği ile ilgili çok çeşitli tahminlerde bulunulmuştu. Hatta gitmeden o kadar havaya girmiştim ki, Hollandalıların yazıştığı bir grup ile chat bile yapmış, tavsiyeler almıştım. Fakat İstanbul’daki hesap Amsterdam’a uymadı ve ben orada hayatımı değiştirmeye yönelik bazı kararlar almış olarak döndüm. En başta, benden beklenen hiçbir çılgınlık yapmadım. Yapamadım. İçimden gelmedi. Sanırım yaşlanmanın ilk belirtileri bunlardı!
Yine de yiğitliğe b.k sürdürmemek için ilk işim, Red Light District’te live theatre izlemek oldu. Aslında, İstanbul’daki kafamla buna o kadar karşıydım ki, bir sahnede birsürü insan içinde canlı canlı sex seyretmek acaip inanılmaz geliyordu. Fakat, gitmeyeni dövüyorlar.
Chat grubundan “ayı” lakaplı bir kişinin tavsiyesi üzerine hemen bir “Day by Day” kitapçığı ve Amsterdam City Guide almıştım. (Amsterdam’da bile gidip ayı bulduk yani. Bravo!!!) O kitapçıkta bile, “Red Light District’i gezmeden Amsterdam’ı gördüm diyemezsiniz” yazıyordu. Tam olarak bir turistik aktivite yani!
Bu durumda, evine konuşlandığım, 2 sene Almanya’da kalıp son olarak Amsterdam’da ikamet etmekte bulunan, bu sebeple lakabı Hans Peter olan arkadaşımla birlikte Red Light’a gitmeye karar verdik. Olaya damardan girmemek için ise, ısınma turu olarak, sabahtan “Sex Museum”a gittik.
Burada çoğu insana göre tabu olan birçok şeyi, orada kitleler halinde yapmak yine bir turistik olay. Örneğin Seks Müze’sinde bir oda var. Çeşitli resimler asılmış duvarlara, duvarlar camekanlarla çevrilmiş. İçerde 20-30 kişi burunlarını cama dayamış resimlere bakıyorlar. Gülüşmeler olmuyor değil. Hatta yaşları 14-15 cıvarında bir grup Arap genç kız, kusarak odadan kaçıyorlar. Düşünsenize, ülkelerinde el ele tutuşmak bile yasak, seks yapmak rüyalarında bile göremeyecekleri bir olgu.
Bense, yapacağım her türlü yaramazlığı yapıp, her türlü muzır neşriyatın, maketin vs. yanında sırıtarak, dönünce kimseye gösteremeyeceğim türden resimler çektirmeyi ihmal etmiyorum. Dibine vuruyoruz Hans Peter ile. Girip çıkmadığımız yer kalmıyor. Tek dürtümüz ise merak!
Sonra, Hans beni muhteşem bir Portekiz Restoran’ına götürüyor. Patlayana kadar yiyip, meyveli şaraplar eşliğinde Amsterdam’a yakışan muhabbetler ediyoruz. Şaşkın beyinlerimiz çeşitli fantaziler üretiyor, fakat bunların hiçbirini yapacak cesareti toplayamıyoruz.
Meşhuuuurr “Kırmızı Işık Bölgesi”ne adım atmamızla, ben başka bir ülkeye değil, Mars’a geldiğim hissine kapılıyorum. Herşey o kadar aleni ve yasaksız ki! Ağzım açık turistleri seyrediyorum. Kırmızı ışıklı, camlı odalardan kendilerini seyretmekte olan turistlere cilve yapan, beyaz iç çamaşırları parlamakta olan taşşş gibi hatunlara bakakalıyoruz. Hans, mümkün olan bütün genç kızlara aşık oluyor. İlerleyebilmek için sürekli birbirimizi çekiştiriyoruz.
Sonra o büyük an geliyor ve adam başı 25 Euro olan “Live Theatre”lardan birine girmeye ikna ediyor Hans beni. Direnmekteki tek sebebim para oluyor. 4 içkili fiyat, 40 Euro! Ben, bu parayla başka neler yapabileceğimi hesaplarken, Hans bana “kızım kaç kere geleceksin buraya, kesin görmen gerek” diyerek içeri sokuyor. Toplam 65 Euro veriyoruz.
Herşey o kadar mekanik ki! Hiç de canlı sex show seyreder gibi olmuyor insan. Sahnede show yapmakta olan hatun, izleyiciler arasından bir erkeği show’a katılmak üzere sahneye davet ediyor. Kıza dokunmak yasak ama! Süper komik sahneler yaşanıyor. Hans Peter ise habire söyleniyor, önünden geçip yerine oturmaya çalışanlar yüzünden göremediği için!
İçkilerimiz de gelince, bir sigara yakayım da keyfim tam olsun.........diyecekken sırt çantamın yanımda olmadığını fark ediyorum. “Hans kalk çabuk, show bitti, çantam yok” diyorum. Feci söyleniyor bizimki. Fakat, içinde bana bile ait olmayan bir digital camera var! O panikle koşturmaya başlıyorum. Allahtan ki şanslıyım ve çantamı Portekiz Restoran’ında buluyorum. Hans’ın söylenmelerini işitmiyorum mutluluktan. Gördüğünüz gibi sigara o kadar da zararlı değilmiş!!
Devam etmek üzere, şimdilik burada keseyim de bizim sanal bey beni kesmesin! Biliyorsunuz sevmiyor uzun yazılarımı. “2 kilometre yazacağına daha sık yaz” diyor. “Biriktirme!”
Haklıdır. Nokta
Deli fişek
DİĞER HABERLER
Annelerini Dinleyen Genç Kadınlar Riskten Kaçıp Nakite Sarılıyor Yatırım Yapmıyor
Genç girişimci kadınları riskten kaçmadan yatırım yapmaya davet etti...
Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’na Son 30 Gün
Dünyanın en büyük spor organizasyonu olan olimpiyatlar için geri sayım sürüyor.
“Christian Aguilera en iyi kadın şarkıcı seçildi!”
“Jazz Cafe’de Barikat konseri...”
“İşte Burcunuzun Çekilmeyen Yönleri!”
“Her Metro Çıkışına Taksi Durağı”
“Alice Müzikali’nden Ek Oyun Sürprizi”
“Berlin Film Festivali’nde Türkiye Sineması”
“Manikür ve pedikürün püf noktaları ”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32