>

DİĞER HABERLER

Renk aşkı

"Aslında babamın yaptıkları beni o kadar ilgilendirmiyordu, o defter beni fazlasıyla etkilemişti." Metin Aksoy'un yeni yazısı...
 
   
 
 
     
Babam her akşam eve döndüğünde, bir seremoniyi andıran bütün ailenin bir arada olduğu akşam yemeğinden sonra, çayını yudumlarken cebindeki küçük not defterini çıkarır; harcamalarını, aldıklarını verdiklerini not ederdi. Bir sonraki gün ne yapacağını sonraki sayfaya ekler cebine koyardı. Pür dikkat babamı izlerdim, yaptıklarını adeta ezberlemiştim, istisnalar dışında neredeyse her gün aynı şeyler tekrarlanıyordu. Aslında babamın yaptıkları beni o kadar ilgilendirmiyordu, o defter beni fazlasıyla etkilemişti.

Babam bazen not defterini sırtını yasladığı yastığın üzerinde unuturdu, ya da pencerenin önünde, ya da cebinden düşerdi. Ve ben büyük bir zevkle o defteri karıştırır merakımı tatmin ederdim. Okumayı biliyordum ama babamın el yazısını okuyamıyordum, başından sonuna defteri karıştırır, içindeki yazıları incelerdim. Bütün bunlardan babam haberdar olmadan yapardım. En sevdiğim şey ise defterin tam ortasında kuşe kâğıttan birkaç renkli sayfa vardı, o sayfaların üzerinde çeşitli kitap ve bayrak resimleri vardı. Sürekli o renklere bakardım, çok hoşuma gidiyordu, o defteri elime geçirdiğimde her defasında yüzlerce rengi olan bir defterim ya da kitabım olsun istiyordum. Ve her defasında binlerce rengârenk giysilerim olsun istiyordum. Ve her defasında o renkli sayfaları koparıp cebime koymak istiyordum.

O defterin orta sayfalarında yer alan renkler beni öylesine etkilemişti ki; günün birinde o renklerden oluşan giysilerim, kitaplarım, yatak örtülerim, oyuncaklarım hatta futbol topum olacağını hayal eder öyle uyurdum. Ve her defasında sabah uyandığımda gerçek dünyada hiç birine sahip olmadığımı anladığımda günün akşamında babamın defterine bakıp o renkleri bir daha göreceğim diye kendimi teselli ederdim. Kırmızı daha kırmızıydı, mavi daha maviydi, hele bir buz mavisi vardı ki; alır götürürdü beni hayal alemine. Sarı ise içimi ısıtıyordu adeta, ve diğer renkler hafızamda birer oyuncak oluyorlardı.

En sonunda dayanamadım o renklerin olduğu kuşe sayfaları gizlice yırtıp arka cebime koydum. Kendimi suçlu his ediyordum ama o renklere gördüğümde de mutlu oluyordum, babamın nasıl bir tepki vereceğini ise hiç bilmiyordum. Belki bir şey söylemezdi ya da çok sinirlenir, bağırır bana kızardı. Ama her şeye rağmen bütün gün o renklere, renklerin oluşturduğu sanal objelere bakıp hayal kurardım.

O renkler beni öylesine mutlu etmişti ki; kendimi sonsuz özgür his ediyordum, kendime daha çok güveniyordum ve bütün gün arkadaşlarımla oyun oynayıp mutlu oluyordum. Sonra bir gün elimi cebime koyduğumda o kuşe sayfaları bulamamıştım. Çok üzülmüştüm, hatta hastalandım, sanki hayatımdaki vazgeçilmez bir şeyimi kaybetmiştim.


Ve bir akşamüzeri; babam eve döndüğünde elinde kırmızı naylon bir top olduğunu gördüğümde neredeyse uçacaktım. Günlerce kaybettiğim renkli sayfaların üzüntüsü bir anda bitmişti. Kardeşimle, arkadaşlarımla saatlerce top oynar, eğlenirdik. Topun rengi kuşe sayfalardaki kırmızı gibi değildi ve gün geçtikçe de soluyordu. Nedense hiç unutamıyordum o kuşe yaprakları.

Sonraki yıllarda babam benim renklere olan aşkımı anlamış olmalıydı; kırmızı gömlek, turuncu pabuç, mavi kazak almıştı bana. Hiçbir zaman o kuşe sayfalardaki renkler kadar parlak ve güzel değillerdi. Hiçbir zaman beni o kuşe sayfalardaki sanal renkler kadar mutlu etmemişlerdi o giysiler. Kaybetmiştim bir kere alışmalıydım yokluğuna, ama asla unutamadım.

Metin Aksoy
maksoy15@hotmail.com



Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>