>

DİĞER HABERLER

Sinemada korsana evet!

"ABD'de gösterime girdiği ilk haftasonunda 135 milyon dolar hasılat elde ederek rekor kıran Karayip Korsanları..." Talip Ertürk haftanın filmlerini yorumladı.
 
   
 
 
     


ABD'de gösterime girdiği ilk haftasonunda 135 milyon dolar hasılat elde ederek rekor kıran Karayip Korsanları: Ölü Adamın Sandığı, her şeyiyle ilk filmden daha fazlasını sunuyor

KARAYİP KORSANLARI: ÖLÜ ADAMIN SANDIĞI
(Pirates of the Caribbean: Dead Man's Chest) KOMEDİ-MACERA
Yönetmen: Gore Verbinski
Oyuncular: Johnny Depp, Orlando Bloom, Keira Knightley, Jack Davenport, Bill Nighy, Stellan Skarsgard
Yapım: 2006, ABD, 150 dk.

Gelecekte 2006 sezonu Hollywood tarafından iyi hatırlanacaksa eğer, bunun bir numaralı müsebbibi Karayip Korsanları olacak, ona şüphe yok. 600 milyon dolarlık muhteşem gişe hasılatı ile korsan filmlerini yeniden gündeme getiren ilk filmin üzerine gelen bu devam bölümünde, Karayip Korsanları'nı sevmemizi sağlayan her şeyden fazla fazla var; daha çok aksiyon, daha çok mizah ve daha çok Jack Sparrow ('daha fazla'sı için bütçe de katlanmış elbette: 200 milyon dolar). Johnny Depp'in eşsiz oyunu sağolsun (Oscar'a aday olmuştu), hafızamıza tatlı tatlı kazınan Kaptan Jack Sparrow karakteri, bu bölümde hikayenin tek ve gerçek kahramanı. İlk film, Johnny Depp'siz de varolabilirdi, ancak Ölü Adamın Sandığı, çaresizce Depp'in varlığından yararlanmaya çalışıyor ve Kaptan Jack'i dibine kadar sömürüyor. Will ve Elizabeth'in aşkı da, diğer tüm karakterler ve yan öykülerle birlikte arka plana gönderilmiş, varsa yoksa Kaptan Jack...

Aslına bakarsanız kimsenin daha fazla Johnny Depp izlemeye itirazı olmaz sanıyorum. Ancak kaptanımız bazen çok tuhaf şeyler yapıyor (Elizabeth'le flört ediyor mesela) ve aslında o kadar korkak olmadığını pekala bildiğimiz halde, okyanusun en korkak adamı gibi davranıyor. Sonuçta senaryo ekibi Jack Sparrow'a bu denli yoğunlaşınca karakteri bir parça bozmuşlar, hiç lüzumu yokken üstelik. Ama korkacak bir şey de yok, Depp yine harika oynuyor ve en eğlenceli sahnelerde Kaptan Jack'in başköşedeki yeri hazır...

İlk filmin sonunda tüm dertlerinden sıyrılmış olarak bıraktığımız kahramanlarımız, hemen filmin başında yeni dertler edinip lafı fazla uzatmıyorlar. Önce Will ve Elizabeth, Jack Sparrow'un kaçmasına neden oldukları için tutuklanıyor ve ardından Will, Sparrow'u bulup geri getirip nişanlısını kurtarmak için denizlerde fink atmaya başlıyor. Kaptan Jack'in derdi ise daha büyük. Yıllar öncesinden borç taktığı Uçan Hollandalı'nın kaptanı Davy Jones, büyük bir hırsla peşine düşmüş. Jones öyle lanetlenmiş ki, insanlıktan çıkıp mürekkep balığına dönüşmüş. Tayfalarında durum daha da beter; köpekbalığı kafalı olanlar mı ararsınız, yengeç suratlılar mı, çeşidi belirsiz yaratık gırla gidiyor. Sonuçta Jack, Davy Jones'la üzerindeki laneti kaldırmak üzere bir anlaşma yapıyor ama bunu becermek sandığı kadar kolay olmayacak elbette ki, bize de izlenmeye değer bir film çıksın...

Ölü Adamın Sandığı, ilk filme nazaran karanlık, tempolu ve bir o kadar da dağınık bir film. Yine de şöyle düşünmek gerek; ikinci ve üçüncü film, tek bir film gibi yazılıp planlanmış ve dolayısıyla nihai kararı vermeden önce üçüncü bölümü de izlemek gerek (Üçüncü bölüm "Dünyanın Sonunda" 2007 Mayıs'ta gösterime girecek). Ölü Adamın Sandığı son derece can alıcı bir yerde, yeni filme yoğun bir beklenti yaratarak bitiveriyor ve salondan çıkınca ilk istediğiniz yeni filmi bir an önce izlemek oluyor. Seyirciyi bir yıl boyunca bekletmek büyük hainlik bana sorarsanız... 10 üzerinden 7

Kutu/resim altı

Filmde Türk izleyicisi için tatlı bir sürpriz var. İki adet Laz korsan, aralarında Karadeniz aksanlı bir Türkçe'yle konuşuyor. Jack Sparrow'un deniz düşürdüğü şapkasını bulup sevinen biri diğerine "Uyy, şapkaya bak. Ne güzel şapka buldum!" derken, aslen Kaptan Jack'in peşinde olan deniz canavarı Kraken, Laz korsanları 'ham yapıyor'...


GİTME
(Stay) GERİLİM-DRAM
Yönetmen: Marc Forster
Oyuncular: Ewan McGregor, Ryan Gosling, Naomi Watts, Bob Hoskins
Yapım: 2005, ABD, 99 dk.

Memleketimize gelişi yılan hikayesine dönen filmlerden biri olan Gitme, Ewan McGregor, Naomi Watts, Bob Hoskins gibi kendini çoktan kanıtlamış oyuncuların yanına genç bir yeteneği; Ryan Gosling'i yerleştiriyor. Kamera arkasında da iniş çıkışlı kariyerine rağmen yeteneğinden kimsenin kuşku duymadığı yönetmen Marc Forster var… Gitme, yaşam ve ölüm arasındaki bir yerlerde tamamen alternatif bir dünyanın varlığı fikri üzerine kurulu. Ewan McGregor'un oynadığı Sam Foster, kendini işine adamış bir psikiyatrist. Henry Lethem (Ryan Gosling) adında bir hastası var ve bu genç adam 21 yaşında intihar etmek fikrine takılıp kalmış. Sam, hastasının bu takıntıdan sıyrılmasına yardımcı olmaya uğraşırken, varlığından habersiz olduğu bazı gizemlere haiz oluyor. Böylece hayata bakışı günden güne değişmeye başlayan Sam, aynı zamanda eski bir hastası olan kız arkadaşı Lila'yla ilişkisinin bozulmasına da engel olamıyor… Bilhassa genç Ryan Gosling'in şaşırtıcı performansıyla dikkat çeken Gitme'nin vasatı aşamamasının birincil nedeni senaryosu. İşe yarar bir fikir, yeterince geliştirilemeyince Marc Forster'ın kamera arkasındaki üstün performansı da güme gitmiş ne yazık. 10 üzerinden 5

HAVADA AŞK VAR
(Ma Vie en L'air) ROMANTİK-KOMEDİ
Yönetmen: Remi Bezançon
Oyuncular: Vincent Elbaz, Marion Cotillard, Gilles Lellouche, Elsa Kikoine
Yapım: 2005, Fransa, 103 dk.

Haftanın Fransız yapımı iki filminden biri olan Havada Aşk Var, 20 Gece ve Yağmurlu Bir Gün'e nispeten son derece masum kalıyor. Fransa'da yarım milyondan fazla izleyiciye ulaşan Havada Aşk Var, otuzlu yaşlarında bir pilot eğitmeni olan Yann Karbec'in hikayesini anlatıyor. Yann pilot adaylarını simülasyon programları ile teste tabi tutuyor zira kendisi uçak korkusundan mustarip. Bu korkusu yıllar önce hayatının kadınının elinden kayıp gitmesine neden olmuş ve Yann o günden sonra kendini hiç affetmemiş. Ancak artık öyle bir an geliyor ki, Yann hem mesleğinde hem de aşk hayatında atılım yapmasını engelleyen korkularından sıyrılmak zorunda kalıyor, ister istemez... Genç yönetmen Remi Bezançon'un senaryosunu da yazdığı bu filmi, sevimli bir romantik komedi ve seyircisini nasıl oyalayacağını pek iyi biliyor.


20 GECE VE YAĞMURLU BİR GÜN
(20 Nuits et un Jour de Pluie) DRAM
Yönetmen: Lam Le
Oyuncular: Eric Nguyen, Natalia Worner, Monic Arijanto, Santha Leng
Yapım: 2006, Fransa-Almanya, 85 dk.

Gelelim haftanın 'patlıcan film'ine. Yaz mevsiminde yağmur ertesi mantar misali çoğalan erotik dramalardan biri olan 20 Gece ve Yağmurlu Bir Gün, haftanın programına son anda dahil edildi. Film Fransız yapımı ancak kahramanlarımız Uzak Doğu'dan kaçıp gelmiş iki yitik karakter. Her ikisi de yuva kavramını çoktan kaybetmiş, sevdiklerinden ve evlerinden uzaklaşmak durumunda kalmış. Sonunda tesadüfen tanışıyorlar ve huzuru birbirlerinde bulabileceklerine karar veriyorlar… 1983'te çektiği ilk filminin üzerinden 23 yıl geçmişken bu ikinci projesiyle sürpriz bir çıkış yapan Vietnam asıllı Lam Le'nin bu erotik çalışması, haftanın 'kapalı kutu'su…

Talip Ertürk



Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>