>

KÖŞE YAZILARI | NİLHAN FİDAN

Böcek Isırığı

Ufacık bir böcek ısırığından adam yaralamaya giden yol… (Nilhan Fidan)
 
   
 
 
     

Her yaz gibi bu yaz da bacağımı sinek ısırdı, kaşındı, kızardı falan. Normal bir tatil anısı olabilirdi. Derken iki gün geçti, sabah kalktığımda ensemde oldukça şiş bir yumru vardı. Arkama saklandığı için göremedim haliyle; ama epey acıyordu. Örümcek ısırığı mı yoksa sivrisinek mi başka bir böcek mi derken gün boyu ikisine de kolonya sıkarak geçti ama kaşıntı azalmak yerine arttı adeta. Akşam arkadaş tavsiyesiyle bir şişe amonyak ve bir de böcek ısırığı için bir krem aldım. Önce amonyakla temizle, sonra kremden sür, demişti arkadaşım. Ben de bu amaçla amonyak şişesini açtım. Hayatımda amonyak nedir bilmiyorum, meğer ne keskin bir kokusu varmış; şişeden çıkan kimyasalla gözlerim bir yaşardı ki sormayın, göz yaşartıcı bomba yemiş gibi oldum.

Ancak heyhat ben o durumda bile aymayarak, amonyağı sanki kolonya sürermiş gibi pamuğa bir güzel döktüm, sonra yine sanki suyla temizler gibi o pamuğu bir güzel iki sivilceye de bastırdım. O arada da sohbet ediyorum gayet normal. Bir yandan da acı çekiyorum ama sivilceler acıdıkça hoşuma gidiyor, oh işte iltihapları akıyor ha ha ha diyorum. Bu kadar safım. Bilmiyorum ki o arada ensemden kim bilir hangi dumanlar tütüyor… Cadı losyonu gibi birşey kullandığımın farkında değilim henüz…

Sonra bacağımdaki pamuğu şöyle bir kaldırayım dedim ki aman bu da ne… Benim ufacık azıcık kaşıntılı sinek ısırığı kan toplamış, kocaman kırmızı bir top olmuş. Şimdi bunu ne yapıcam ben derken olacak oldu hem bacağımda hem ensemde oluşan yanık ve açık yara ile kendi kendimi yaralamayı başardım.

Ufak bir böcek ısırığıyla başlayan serüven, benim kör cahil gibi orama burama olmadık şeyler sürmemle gazetelerin üçüncü sayfalarına çıkabilecek hale geldi. “Cahil anne kezzapla temizlik yaparken yüzünü yaktı” gibi bir haber neredeyse.

Sonraki iki gün çektiğim acıyı tarif edemem. Sanırım biraz kalın enseliyim, ensemdeki yanık neyse de bacağımdaki sızım sızım sızlayarak beni neredeyse ağlattı.

Kendi kendime canımı yaktıktan sonra mahcup, boynu bükük doktor yoluna düşeceğim; ama yazın doktor bulmak da kolay değil. En yakın hastaneyi arıyorum, doktorun randevuları o gün için dolu, ertesi gün de çalışmıyor; bir diğerini arıyorum, o da sabah çalışmıyor, akşam 19:30dan sonra programının arasına sıkıştırabilir vs. Ufacık bir böcek ısırığından coz gibi yanıp açılan ve bana kırmızı kırmızı bakan yaralara ulaştım ya, helal olsun. İki gün sonra bir şekilde randevu alıp gittiğim doktorun dediğine göre iz kalabilirmiş. Bu durumda ensemde iki adacık, sağ bacağımda da benzer bir ada ile devam edebilirim hayatıma. Bana has şekilleriyle dövme diye de yutturabilirim belki soranlara, kim bilir.

Iz falan dert değil de insan ne yaparsa kendine yapıyor, en fazla zararı yine kendisi veriyor, bunu anladım. Bazen işyerinde ya da başkalarının yanında ahkam kesip mantıklı mantıklı konuşan insanlar iş kendilerine gelince çok boş bulunup saçmayalabiliyor da. Şekil A, üniversite mezunu, sahte doktorculuk oynayan şaşkın ben.

Hani bu böcek ısırığıydı geçti gitti diyelim, ya geçmeyecek bir yara olsaydı da ben o yarayı iyi ediyim derken hepten batırsaydım. Ya da ne bileyim, ufacık bir pürüzden kocaman dağları devirebiliyor ya insan bazen, pişman olsa da yerle bir ettiği yuvasını, dostluğunu, ailesini geri getiremiyor hani. Halledilebilecek ufak bir dertten kontrol altına alınması güç bir derd-i hayat yaratıyor. İşte o zaman yaraların izi de kat kat derinleşiyor, neredeyse insanın kalbine saplanıyor ve ne yazık ki o izden kurtulmak o kadar da kolay olmuyor. Ne diyim, cehaletimizden ırak bir hayatımız olsun. Arada böcek ısırığı da oluversin hayatta, yeter ki fazla kaşımayalım...

Nilhan Fidan
nilhanfidan@cosmoturk.com


NİLHAN FİDAN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>