>

DİĞER HABERLER

Ah be mürüvvet...

"Babaannem saçımı tararken “ah kızımın bir de mürüvvetini görebilsem” derdi hep. Ben ise mürüvveti komşunun kızı zannederdim." Yasemin Uludoğan'ın yeni yazısı...
 
   
 
 
     
İlkokul yıllarımdı. Rahmetli babaannem saçımı tararken “ah kızımın bir de mürüvvetini görebilsem” derdi hep.

Ben ise mürüvveti komşunun kızı zannederdim.

Bir çıkıp gelse de evcilik oynasak mürüvvet ile…

Doğum günlerimde oyuncak bebeklerle beraber oyuncak tabak, çanak, fırın, tencere gibi hediyeler gelirdi. Hatta bir kere gerçekten çamaşır yıkayan küçücük bir çamaşır makinesi almıştı babam bana. Ne çok severdim o makineyi.

Acaba daha o yaşta altyapı mı hazırlıyorlardı bana komşunun kızı zannettiğim mürüvvet ile evcilik oynamam için??? (Bak işte jeton yeni düşüyor daha )

Başka da oyun yoktu ki o zaman… Evcilik de evcilik… En moda oyundu bu; bütün kızlar evcilik oynuyor… Scrabble mı vardı, tetris mi vardı, Tatilya mı vardı… İşimiz gücümüz evcilik oynayıp fiyatlarından yanına bile yaklaşılmayan moda ikonu Barbie leri eblek eblek vitrinlerde seyredip iç çekmekti….

Biraz daha büyüyünce tuhaf bir içgüdü ile çeyiz toplamaya başladım. Belki içgüdü belki de etrafımızda görüp, duyup etkilendiğimiz ablalarımıza özenme emareleri…

O yıllarda gazetelerin promosyonla tabak çanak için bize kuponlar biriktirtmesi işimi daha da kolaylaştırmıştı. Malum maaş yok harçlık var… Neyse ki eve gazete geliyordu her gün. Kupon toplama görevi bana aitti. Bu vesile ile kupon neticesinde eve giren tabak çanak ta benim oluyordu.

Onsekiz yaşıma yaklaştığım yıllarda doğum günlerimde arkadaşlar hala laylaylom hediyeler alırken akraba hanımlar ise çeyizlik şeyler getirmeye başladılar.

Ah be akrabam hanımlar bu nasıl bir toplumsal baskıdır.. ta o yıllardan bilinçaltıma zerkedilen bu mürüvvet tohumları.

Neyse ki mürüvvetin artık komşunun kızı olarak çıkıp gelmeyeceğini anlamıştım artık.

Alarm zilleri o zaman çalmaya başlamamıştı daha.

Psikiyatrlara göre insan hayalindeki kişiyi 8 yaşında kafasında tamamlarmış.

Onsekize yaklaşırken kızlarla birbirimize hayalimizdeki erkekleri anlatır dururduk. Ama aynı erkeği şimdi anlatsam deli diye gülüp geçerle bana . Onsekiz yaşın verdiği hayal gücüyle ne beyaz atlı prensler yaratırdık hayalimizde akıllara zarar. Öyle mükemmel bir adam peri masalında bile yoktur herhalde.

Artık yaş yaklaşmış otuza. Erkekler iyice analiz edilmiş, merkebin burnuna sokup çıkarılmış, hayal kırıklıkları yaşanmış yaşatılmış derken bir gün geldi dolapları temizlerken diplerde bir yerde unutulmuş karton bir bakkal kutusu içinde özenle saklanan ambalajları bile açılmamış çeyizlikler ile karşılaşıldı.

Kutu bana ben kutuya bön bön bakıştık.

Gencecik kız saflığı ile bakir bakir bana bakan çeyizlerim “Evde kaldım bu kutularda ömrümü yedin” diye bana isyan ediyorlardı.

İşte o an alarm zilleri çaldı.

Dünyanın emeği ile biriktirmiş olduğum bu tabak ve çanaklar artık modası geçti geçecek derken jet hızı ile paketlerinden çıkarılıp o günün akşam yemeğinde kullanılmak üzere mevcut mutfağımızdaki yerlerini aldılar.

Mürüvvet bize yemeğe gelene kadar tabakların modası geçti bile.

Şimdi mürüvvetin kız kardeşi “bekar sultan” ortada terör estiriyor.

Mürüvvet evde kaldı.

Bekar sultan ise herkesin favorisi.

Ben artık mürüvveti defterden sildim. Kız kardeş ile daha iyi anlaşıyoruz.

Ah be mürüvvet!!!

Keşke sen komşunun kızı olarak kalsaydın…


Yasemin Uludoğan
yaseminabla@hotmail.com





Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>