>

DİĞER HABERLER

Fark ettiğinde artık çok geçti!

"Bir frikik… Bir de yerli filmler üzerine güzelleme..." Can Anamur'un yeni yazısı...
 
   
 
 
     
Fark ettiğinde artık çok geçti!

14 Ocak Cuma günü yayınlanan Takvim’in eki Papatya’nın başlığı. 14 Ocak Cuma, aynı zamanda, “Hababam Sınıfı Askerde” filminin de vizyona girdiği gün.

Yukardaki başlığa konu olan frikiğin sahibi de Hülya Avşar. Üstünde mavi desenli, ipekli gibi bir kumaştan bir gömlek, altında kahverengi tonlarında bir etek, ayağında dizlerine kadar çıkan çizmeler. Bacak bacak üzerine atmış. Etek bayağı bir sıyrılmış. Deklanşöre basan basana… salondaki tüm magazinciler bu önemli anı görüntülemişler.

Birlikte şöyle bir gazeteleri inceleyelim.

Star Box… yarım sayfalık bir frikik fotoğrafı ve bir başlık: “Hababam Sınıfı’nda Oynamaktan Gurur Duydum”. Alıntının sahibi Hülya Avşar. Daha ufak basılmış bir fotoğrafta “Helin Avşar ablasının frikiğni önleyemedi” başlığına yer verilmiş.

Bağımsız Günlük Gazete Vatan, bu frikiğe ilk sayfada manşetten yer vermiş. Frikik görüntüleri arasında en çarpıcısı bu aslında. Fotoğrafı çeken arkadaş bayağı bir yerlere yatmış olmalı! Vatan’ın olaya yaklaşımı şöyle: Yırtmaçlı eteğinin azizliğine uğradı. Bu çok anlamlı başlık manşetten veriliyor!

Posta, Hülya Avşar’ı kızdıracak bir başlık atmış: Selülitli Hülya. Haberin yer aldığı yer yine birinci sayfa ve manşetten.

Ve Kelebek… yine manşetten “Galaya Damga Vuran Frikik”. Yine büyükçe boy bir fotoğraf. Hülya hanım yine iyi bir frikik vermiş halde.

Bu haberler tüm haftasonu da sürüyor. Selülit laflarına “hani?” cevabı veriyor Hülya hanım. Bu sefer magazinciler daha da bir üstüne gidiyor, “işte!” diyorlar ve yeni fotoğraflar basıyorlar. Sütunlar, sayfalar doluyor, taşıyor. En sonunda Hülya hanım yeni bir vecize yumurtluyor: “oturmasını bilmiyorum”.

Lafı uzatmayalım. Bu hafta tatil haftası. Okullar tatile girdi bile. Çalışanlara iki buçuk gün daha mesai, ardından beş günlük bayram tatili. Havalar da soğumaya başlıyor. Yani… evet, yani, sinemalar her zamankinden daha çok iş yapacak gözüküyor.

Bu hafta vizyona giren üç film var. İkisi Türkçe dublajla oynayacak, çocuklara yönelik, çizgi filmler. Haftanın son yeni filmiyse “Hababam Sınıfı Askerde”.

Film iyi bir gişe yapabilir. Televizyonda ellinci kez Hababam Sınıfı seyredip hala bıkmayanları sinemalara çekebilir. En azından böyle bir ihtimal var. Peki, daha fazla ne yapılabilir? Bir frikik ve film tüm gazetelerde boy, boy…

Hababam Sınıfı Askerde’ye bakalım bu frikik uğurlu gelecek mi?

Gösterimi devam eden iki yerli film daha var şu sıralar…

“Bulutları Beklerken”… Avrupalı festival seçicilerine hoş gözükmek için film çekmek böyle bir şey olsa gerek! Yeşim hanıma bir kaç soru sormak isterdim. Pek kimselerin sormaya cesaret edemediği…

Batı Trakya’dan, Midilli’den, Girit’ten sırtlarına aldıkları tek bir bohçayla Anadolu’ya sürüklenen göçmenlerin sayısını biliyor mu acaba?

Bu insanların yaşadıklarını?

Hiç tanımadıkları bölgelere, şehirlere yerleştirildiklerinde ne hissettiklerini?

Yerleştirildikleri yerlerde sadece yıkılmış, yakılmış evler bulduklarını. Oysa ki onların “yerimize gelenler temiz bulsun” diyerek geride bıraktıkları evlerinde her şeyi yıkayıp, temizleyip bıraktıklarını.

Ayvalık’ta hala akşamları “bizim köyün ışıkları yandı” diyerek Midilli’yi seyredenleri?

Acaba Karadeniz’den sürülen Rumların yerine Midilli’den sürülen Türklerin filmini yapsaydı, filmi Avrupa’da seçildiği festivallere yine de seçilir miydi?

Hiç sanmıyorum ama belki Ayvalık’taki muhacirler üzerine de bir gün film yapmak ister!

Bir de bir fotoğraf öneriyorum. ODTÜ yayınlarından çıkan Ali Cengizkan imzalı “Mübadele, Konut ve Yerleşimleri” kitabında 270. sayfada yer alan fotoğrafı. Midilli’den sürülen 3 erkek limanda yan yana diz çökmüş vaziyette görülür bu fotoğrafta. Her biri birbirinden yakışıklı bu üç adamın gözlerinde bir hüzün, geride bıraktıkları evleri, köyleri için. Sadece Trakya ve adalardan sürülen 700.000’i aşkın insanı hatırlatır belki Yeşim hanıma!

Aynı hafta vizyona giren bir diğer filme dikkat çekmek istiyorum son olarak. “Gönül Yarası”. Ve kendime kızıyorum film Cuma günü vizyona girdiği halde görmek için pazartesiye kadar beklediğim için. Çok yazıldı, çizildi. Daha da yazılıp çizilmesi gerekiyor. Şener Şen’in ustalığına dikkat çekildi. Meltem Cumbul’un belki de ilk kez bu kadar başarılı olduğuna. Genç oyuncular Timuçin Esen ve Devin Özgür Çınar hakkında olumlu yazılar yer aldı. Magazinciler hemen sevgili olduklarını bile ileri sürdüler. Yavuz Turgul, “bir sonraki filmim için bu kadar beklemeyeceğim” dedi.

Evet, neredeyse on yıl beklemişiz bir Yavuz Turgul filmi seyretmek için. Ne olur, bir daha bu kadar beklemeyelim. İyi Türk filmi o kadar az ki!

Can ANAMUR





Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>