>

DİĞER HABERLER

Hikayedeniz - 17 - İki

"Damağından, boğazının içine doğru yayılan tat, bir anda içine bir umut rüzgarlarını estirdi. Maziye daldı yine gözleri" Güven Gürbüz^ün yazısını okumak için tıklayın.
 
   
 
 
     
HİKAYEDENİZ-17-İKİ

Öğlen sıcağı yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlamıştı. Yoldan geçen seyyar satıcıların bağrışmaları İle bir an ürperdi. Kucağına dallardan dökülen birkaç olgun dut, iri ve bembeyazdı. Damağından, boğazının içine doğru yayılan tat, bir anda içine bir umut rüzgarlarını estirdi. Maziye daldı yine gözleri;

Küçüklüğünden hatırladığı annesini bir daha göremeyişiydi. Öldüğünden bile haberi olmamıştı. Kardeşi Fadime bile onu unutmuş olacaktı ki konağın yanından bile geçmezdi. Duymazdı hiç. Görmezdi ve yine bilmezdi. Her gün karnı doyuyor, güzel elbiseler giyiyordu ama gelgelelim yüreciğindeki öz ve öz ailesinin sıcaklığına hasretti.

O hasretler, ateş oldu, kor, kor, oldu, sonra kül oldu.

Genç kızlık çağı geçiyordu artık, istemeye gelenleri kapı dışarı ediyorlar, sonra kimselerede göstermiyorlardı ki kimseler beğenmesin diye. Bulutlu bir günün akşamında kaçtı konaktan. Bilmiyordu nereye gideceğini kuru dallar gibi savruluyor, bir yandan da ıslak mendiliyle kimselere belli etmemeye çalışıyordu. Aynı akşam mahallede kendisini çok seven yaşlı bir kadının misafiri oldu. Ertesi sabah kasaba’dan otobüse binerek yola çıktı. Kolundaki bilerzikleri kolundan çıkartıp sakladı, birisinide paraya çevirip yol.masrafı yaptı. Ankara’ya geldiğinde gidecek hiç kimsesi yoktu. Aklına kasabalarından önceden buraya göçen bir aile geldi. Araya, araya buldu onları. Halini anlattı. Artık kendi hayatını yaşamalıydı. Esaretten kurtulmalıydı. Nitekimde bu aile ona kalacak bir yer buldu.

Ankara’nın en güzel semtinde boyacılık yapan genç delikanlı birinin kendisine talip olduğunu öğrendi.

Fazla sürmedi. Hemen baş göz edildi. Tarihi bir binanın içerisindeki nikah salonunda kıyıldı nikahları.

Yoksulluğun soğuk elleri titredi üzerlerinde. Bir gecekondu mahallesinde ev tuttular. Hayat zordu. İlk çoçukları burada dünyaya geldi. Elif ev işlerine gittiği bir gün iş dönüşü komşulardan duydukları karşısında şoke oldu. Kocası Kudret ağlıyor diye bir aylık bebeğin başını soğuk su ile yıkamış, ateşler içinde yanan bebecik hastaneye götürüldüğünde iş işten geçmişti. İlk çoçuğu henüz bir aylık iken tanrının rahmetine kavuşmuştu.

Ne kadar ağlasa, ne kadar çaresiz çırpınsada nafile, gide geri gelmiyordu. Zengin ailenin varlıklı sofrasında bulamadığı sevgiyi, yoksul bir gecekondu mahallesinde, bir de Kudret ile nasıl bulacaktı? Sessiz sedasız toprağa verdi yavrusunu, hüngür, hüngür ağlıya, ağlıya....

Eşi kudret onu memleketine götürmek istedi. Gitmem desede mecbur kaldı gitmeye. Eşinin memleketinde pek hoş karşılanmadı...

Devam edecek....

Güven Gürbüz


Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>