>

ESTETİK

Selfie Çılgınlığında Burun Estetiği

Günümüzde birçok kişinin hayatında tutku haline gelen selfie (özçekim) fotoğraf modası, estetik kaygıları da değiştirmeye başladı.
 
   
 
 
     

Obama’dan Oscar’lı yıldızlara, spor dünyasından iş dünyasına kadar birçok ünlünün kendini kaptırdığı selfie akımı, sosyal medyada fotoğraf çılgınlığına dönüştükten sonra yüzdeki asimetrik bölgeler daha çok göze batmaya başladı. Selfie’nin hayatımıza girmesiyle birlikte burun estetiğine olan rağbet de arttı.

Türkçe’de “kendi kendine fotoğraf çekme” anlamına gelen selfie (özçekim), yüzümüzü ve bedenimizi daha farklı algılamamıza neden oluyor. Dijital kamera ve cep telefonlarıyla sık sık çektiğimiz oto-portre fotoğrafların burun estetiğine olan ilgiyi de artırdığını vurguladı. Yrd. Doç. Dr. Taş, “Selfie hayatımızda önemli hale geldiğinden beri yüzümüzdeki orantısız ya da asimetrik olan bölgelerimizi gün içerisinde daha sık görür ve kafaya takar olmaya başladık. Bu da estetik cerrahiye olan yönelimlerimizi artırdı” dedi.

Selfie fotoğraf çekerken de estetik cerrahide olduğu gibi yüzdeki “altın oranın” önem kazandığını belirten Yrd. Doç. Dr. Taş, fotoğraf stüdyolarındaki en profesyonel çekim tekniklerini kullanarak yüzde yapılacak değişiklikleri planladıklarını söyledi. Yrd. Doç. Dr. Taş, selfie’yle altın oran esas alınarak yapılan burun estetiği operasyonlarının kesiştiği noktalar hakkında şu bilgileri verdi:

ANGELINA JOLIE’NIN YÜZÜ ALTIN ORANA SAHİP


Altın oran, “Bir doğruyu neresinden iki parçaya bölersek büyük parçanın küçük parçaya oranı, tüm parçanın büyük parçaya oranına eşit olur” sorunusun cevabıdır. Bu da yaklaşık olarak 1.6’ya denk gelir. Bir başka deyişle altın oran, matematik ve sanatta bir bütünün parçaları arasında gözlemlenen, uyum açısından en yetkin boyutları veren geometrik ve sayısal bir orandır.

Altın oran tarih boyunca sanat ve resimlerde de kullanılmıştır. İnsan yüzleri araştırıldığında, bu orana sahip olan insanların tarih boyunca toplum tarafından çekici ve güzel bulunduğu görülmüştür. Eski Mısırlılarda Kleopatra’nın, günümüzde ise Angelina Jolie’nin farklı yüzyıllarda yaşamalarına rağmen toplum tarafından beğenilen insanlar olmalarının ortak noktası yüzlerinin altın orana sahip olmasıdır. Bu da aslında ne kadar zaman geçerse geçsin estetik algının, çekiciliğin değişmediğini ve toplumlar arası çok büyük farklar göstermediğini ortaya koymaktadır.

SELFIE’DE ALTIN ORANI DOĞRU KULLANMAK ÖNEMLİ


Selfie çekerken bazen çektiğimiz fotoğrafların yüzümüzdeki yapıları doğru yansıtmadığına tanık oluruz. Ancak selfie çekerken de altın oranı kullanmayı bilirsek, yüzümüzdeki yapıları doğru şekilde fotoğraflara aktarabiliriz.

Fotoğraf karesini hayali iki paralel ile üçe böldüğümüzde, gözlerimiz üstteki hayali paralele denk gelecek şekilde fotoğrafımızı çekersek yüzümüzdeki yapıların oranlarını korumuş oluruz. Aksine telefonumuzu yukarı kaldırarak, yüzümüzün fotoğrafını yukarıdan çekersek burnumuz olduğundan daha küçük, aşağıdan çektiğimiz zaman da burnumuzun daha büyük çıktığını görürüz. Kemerli bir burnunuz varsa tam yandan değil de biraz cepheden ve yukarı açıdan selfie çektiğimizde ışığın da etkisiyle burun kemerimiz daha az belli olur. Yukarıdan çektiğimiz için de burnumuz olduğundan biraz daha küçük görünecektir.

MUAYENE ODALARI FOTOĞRAF STÜDYOSUNA DÖNÜŞTÜ

Açıların değişimi ile bile fotoğraflarda burunlarımızın çok farklı çıktığı bir dijital çağda burun estetiği operasyonlarını planlarken standardizasyonu, hastanelerimizde son teknolojik imkânlarla donattığımız fotoğraf stüdyoları ile sağlıyoruz.

Muayene odalarımıza kurduğumuz paraflaşlı, profesyonel fotoğraf makinaları ve storlar sayesinde profesyonel fotoğraf stüdyolarını aratmayacak şekilde fotoğraflar çekiyoruz. Her açıdan burunun yüz ile oranına bakıp, “altın oran” dediğimiz yüz oranlarını hangi değişiklikleri yaparak yakalayabileceğimizi araştırıyoruz. En sonunda yüzde yapmaya karar verdiğimiz değişiklikleri bilgisayar simülasyonları ile ortaya çıkarıyoruz.

ÖNCE KAŞLAR, SONRA DA GÖZLERE VE BURUNA BAKIYORUZ

Türkiye’de en sık yapılan estetik ameliyatı, hiç şüphesiz burun estetiği operasyonları. Bunun sebebi de beynin yüzümüzü algılama şeklinden kaynaklanıyor. Son yapılan bilimsel çalışmalarda “eye tracking” (göz tarama) tekniğiyle beynin yüzü algılama biçimi ve hangi noktaların en çok göze çarptığı ortaya konmuştur.

Yapılan araştırmalara göre bir yüze baktığımızda gözlerimizin 1 saniye kadar kısa bir sürede tüm yüzü taradığı belirlendi. Bu sürenin yüzde 90’ınını sırasıyla kaş, göz, burun ve dudak kısmına dikkat ederek harcadığımız, kalan yüzde 10’luk sürede de yüzün kalan kısmına bakmaya ayırdığımız biliniyor. Bahsettiğimiz bu 4 bölüm arasında (kaş, göz, burun, dudak) en çok ameliyatla düzeltme gerektiren bölüm burun olduğu için günümüzde de en çok burun estetiği ameliyatları yapılıyor.

BURUN ESTETİĞİNDE ATRAVMATİK TEKNİK ÖNE ÇIKTI

Burun estetiğinde son yıllarda oldukça önemli gelişmeler oldu. Artık estetik dünyası, hastanın dokularını zedelemeden, hasar vermeden ve birbirleriyle bağlantılarını bozmadan ameliyat gerçekleştirmeyi hedefliyor. Hastaya “ameliyat olmamış” hissi verecek estetik müdahaleler önem kazanıyor.

Bu felsefe sayesinde artık, “atravmatik” (travma yaratmadan, hasar vermeden) teknik ile sadece burnun sorunlu bölgelerine müdahaleleri gerçekleştiriyoruz. Böylece eskiden yapılan klasik ameliyatlardaki “her şeyi ortaya koy sonra düzelt” mantığından da uzaklaşıyoruz. Plastik cerrahlar olarak, mikro cerrahideki deneyimlerimizi estetik ameliyatlara aktarıyoruz. Tüm dokulara mikron düzeyinde eğildiğimiz gibi bunu burun estetiğine de yansıtıyoruz. Bu yüzden kapalı teknik ile atravmatik tekniği kombine ederek gerçekleştirilen ameliyatların daha iyi sonuç verdiğini düşünüyorum.

 

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>