>

KÖŞE YAZILARI | ADİL GÜRPINAR

Hayal Camın Kırıldığında…

"Terk edilme krizinin hat safhasında acil aranacaklar listesindeki ilk isim!" Adil Gürpınar`ın yeni yazısı...
 
   
 
 
     

HAYAL CAMIN KIRILDIĞINDA…

Ben, bir kadının bulabileceği en iyi dostum. Üzüldüğünde dertlerini dinleyecek sabır çarkından yapılma akrep yelkovanımla, ağladığında gözyaşlarını silen ellerimle ve aldatılıp, destek aradığında seni saran kollarımla masum tilkinin döneceği o malum adresteki kişiyim ben. Terk edilme krizinin hat safhasında acil aranacaklar listesindeki ilk isim! Kim miyim ben? Bir erkek...

Peki neden bir kadının en iyi dostu bir erkek? Neden kendi cinsi, istisnalar hariç, avutamaz kadını en çok ihtiyacı olduğu anlarda? Aslında ikna edebilmesi gerekmez mi? Sonuçta duyguları bilindik bir hikaye yaşanır hep. Tezgahlanan bir oyun vardır ortada. Aynı senaryo, her seferinde sahaya sürülen farklı oyuncularla işlenir. Bu yüzden herkes kendine özel olanı yaşadığını zanneder. Doğru ya sensin seçilmiş olan kişi, biçilmiş kaftan misali. Dünyada yedi milyar bir yana, sen diğer yana! Bırak onlar dönsün etrafında!

Oysa aynı giriş, aynı gelişme ve onu takip eden aynı sonuç bölümleri yaşanır her defasında. Sen bu görüntüleri daha önce hiç yaşamamışsın farz et. Kandır kendini, erkek üzerine kurguladığın hayal camının kırılacağı, varılacak o son nokta zaten baştan belli. Çünkü geçmişten beri bu olayı yaşayan birileri zaten deneyimlemiştir aynı sahneleri.

Saatlerce çok bilinmeyenli denklem problemlerini çözmeye çalışır gibi çıkış yolları aramak için kafa patlatırım seninle. Aslı astarı olmayan, değerini yitirmiş ilişkiler için neden gözyaşını harcarsın ki? Bir bar kelebeğine aşık olmanın üçüncü günü güneşi göremeyeceğin anlamına geldiğini hiç düşünmedin mi hakikaten? İnanamıyorum sana! Zaafın mı var ah akıllı kadın? Aç şu gözlerini ağlatan dünyaya! Gör bak insanlar ne kadar acımasız. Artık herkes minyatür bir vampir anlamıyor musun? Değil bir kadına, çiçeğe bile zarar veren seni de incitmez mi?

Kullanılan kadın, aldatılan kadın. Aldatansa erkek. Ama erkeğin yöneldiği de başka bir kadın. İşte sana üç bilinmeyenli bir denklem. Sorun kimden kaynaklanır ki oyun perdeye taşınır? İşte bu kördüğüm yüzden kadın kendi cinsinde bulamaz dostluğu. Şeytanın eline tutuşturduğu ihanet hançeri, başka bir kadın tarafından, başroldeki kadının hükümranlığına saplanmıştır bir kere. O sırada yardımcı oyuncumuz olan erkek bir adım öne çıkar ve timsah gözyaşlarını döker. Gerisi sadakat dolu sevgisiyle kadının mağdur olduğu durum içersindeki akıl ve ruhunun savaş alanında yeri göğü inleten o sert mücadelesinden ibarettir. Akıl, ayakta kal derken kadına, ruh çoktan salmıştır kendini. Kişilik kendisiyle çatışır o vakitlerde. Beyin, dört duvar arasına kıstırır düşüncelerini. İçin içini yer. Sanki kıyamet kopmuştur da gücünü yitiren güneş içe doğru büzülmüştür, aynı ellerinle tuttuğun karnına saplanan sancıların seni iki büklüm etmesi gibi.

Ya kaderine küseceksin, ya da kaderini bir kenara itip kadınlığını göstereceksin. Toplum zaten kaderci. Toplum zaten gelenekçi. Bırak, laf eden etsin. Söz söyleyen söylesin. Sen, aynada gördüğün senin sana düşman olmaması için mücadeleni ver. Ne oldu? Saçın başın birbirine mi girdi? Göz altların mı soldu? Akan burnunu bileklerinden aşağı çekiştirerek uzattığın kazağınla mı siliyorsun? İşte o zaman git o aynanın karşısına, bak o sana düşman olacak yapboza dönmüş suratına! Kabul et artık, bıraktı o seni. Bana bel bağlama lafını hiç mi duymadın ah güzel kadın?

Yoğun miktarda sudan oluşan bir salyangoz kışın donmamak, yazınsa kurumamak için çırpınır. Ama birçoğu kaçamaz, engel olamaz bu gerçeğe. Bu onların değişmez kaderidir. Seninse tabiatın farklıdır. Doğduğu günden itibaren sevgiyle dolu olan insan yüreği, sevdikçe mutlu olur. Ama doğasında fısıltılara kulak vermek de vardır. Çünkü o hep merak eder. Yaşamayı, tatmayı, denemeyi, heyecanlanmayı, hata yapmayı, doğruyu bulmayı… Kadın ve erkek ne donar, ne de kurur ama eninde sonunda yalnızlık her ikisini de esir alır. Onlar buna ne kadar inanmasa da…

Tekerrürden ibarettir her şey. Ders alsaydın yaşadıklarından, ilişkinin kaderle çarpışma anını tekerrür ettirir miydin hiç? Gel hadi sarıl bana! Ağlasın artık gözlerin. Titresin artık isyan eden sesin. Nasılsa üç vakte kadar kapımı çalıp, yine ağlayacaksın. Dedim ya acil aranacaklar listesinin ilk sırasında yer alan ismim ben! Gün gelip, sana zarar vermeyeni bulana dek…

Adil Gürpınar
adilg@windowslive.com



 


ADİL GÜRPINAR
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>