>

KÖŞE YAZILARI | BETÜL MARANGOZ

Umurumda Mı Dünya?

Bir elimde cips tabağı, bir elimde meyve suyu, üzerimde pijamalarım... (Betül Marangoz)
 
   
 
 
     

Bir elimde cips tabağı, bir elimde meyve suyu, üzerimde pijamalarım, karşımda vizyondaki filmlerden biri (reklam olmasın :), sıcacık battaniyem ve ben…

Bütün bir haftanızın nasıl geçtiğini, her gününüzün aynı olup olmadığını, gece yatarken ‘bugün kendim için ya da başkaları için ne yaptım, diğer günlerden bugünün farkı neydi?’ diye hiç düşündünüz mü? Doğruyu söylemek gerekirse ben ilk kez düşündüm ve her gece de düşünmeye karar verdim. Çünkü bütün haftamı gözden geçirdiğimde kendime hiç zaman ayırmadığımın farkına varıp, miskinlik yaptım. Bir günlük de olsa dünyayı umursamadım, keyfime keyif kattım…

Diyeceksiniz ki ‘miskinlik yapıp nasıl keyfine keyif katabildin?’ hemen yanıtlıyorum.

Düşünsenize hafta içi bir gününüzü evinizde geçireceksiniz. Sabah alarm sesi duymadan güne başlamak, servisi kaçırma derdi olmadan rahat rahat kahvaltı yapmak, sabah kâbusu olan müdürünüzü görmemek… Böyle bir günde nasıl miskinlik ve keyif yapılmaz ki… Bunları düşünerek bu hafta keyif yaptım ve size de sadece 1 kereliğine bu keyfi öneriyorum. Maazallah birkaç kere olursa bağımlılık yapabilir. Ya da işinize son verilebilinir. (Zaten bir kereden fazlası da sıkıcı olur.) Neyse gelelim miskinlik önerilerimize…

İlk başta güne alarm sesi olmadan uyanıyorsunuz. Güzel bir radyo kanalı açıyorsunuz. Duşa giriyorsunuz. Duştan sonra dışarı çıkıp fırından taptaze sıcacık ekmeğinizi, bayiden gazetenizi alıyorsunuz. Eve gelip, çayı demleyip güzelce bir kahvaltı masası hazırlıyorsunuz. Rahat rahat kahvaltınızı yapıp gazetenizi okuyorsunuz. Telefon hiç çalmıyor, mail hiç gelmiyor. Çünkü telefonunuz kapalı :). Sofrayı öylece bırakıyorsunuz… Televizyon karşısına bir güzel kuruluyorsunuz. Tıpkı çocukluğunuzda olduğu gibi çizgi film izliyorsunuz. Öğlene kadar zamanınız böyle geçiyor.

Midenizde karıncaların dolaşmaya başladığını hissettiğinizde yine mutfağa ilerliyorsunuz. Hemen bir sandviç ve portakal suyu hazırlayıp yine tv karşısına geçiyorsunuz. Zap yaparken tabi sandviçin nasıl bittiği anlaşılmıyor.

Canınız yavaş yavaş miskinlikten sıkılmaya başlıyor. Dışarı çıkıp DVD, cips, çerez, meyve suyu, alkol alıyorsunuz. Evinize gelip ayaklarınızı uzatıp yine büyük bir keyifle hem yiyip içip, hem de filminizi izliyorsunuz. Film bitiyor ve saat 6 oluyor. İşten çıkış saati… Ama siz evde miskinlik yapıyorsunuz. Oysa ofiste olmuş olsaydınız işleri yetiştirme ve müdürün yüzünü görmeden çıkma derdinde olacaktınız.
Hal bu ki şuan öyle mi? Bir elinizde cips tabağı, bir elinizde içeceğiniz, karşınızda en sevdiğiniz film ve sıcacık battaniyeniz… Değmeyin keyfinize…

Filmin bitmesi ve saatin 6 olmasıyla birlikte miskinlik mesainiz de sona eriyor. Sonra ise üzerinizdeki miskinliği yok etmek için arkadaşlarınızla birlikte dışarı çıkıyorsunuz. Arkadaşlarınızla da eğlence başlıyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde kendinizi eve atıp uykuya dalıyorsunuz. Sonrasın da ise alarm çalıyor ve kaldığınız yerden her şeye başlıyorsunuz…

Bir kereliğine de olsa her şeyi bir kenara bırakıp miskinlik yapmak güzel değil mi?


BETÜL MARANGOZ
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>