>

KÖŞE YAZILARI | ÇAĞATAY ÖZTÜRK

Savaşma seviş!

“Birbirleriyle kavga eden insanların en büyük kavgasının kendileriyle…” Çağatay Öztürk`ün yeni yazısı...
 
   
 
 
     

SAVAŞMA SEVİŞ!

Çocukluktan beri kavga etmek istemediğim ve kavgadan kaçtığım için hep eleştirilmişimdir. Hatta birçok kişi alay etmiştir benimle.

Lisedeki sıra arkadaşlarım, ailedeki akrabalarım, çevremdeki birçok kişi benim kavgayla olan kavgamı alay konusu haline getirmişlerdir.

Aslında birbirleriyle kavga eden insanların en büyük kavgasının kendileriyle olduğunu düşünüyorum. Eğer kendinizle barışıksanız, başkalarıyla kavga etmek için istekli olmazsınız. Birileriyle kavga etmeyi bir övgü kaynağı haline hiç getirmezsiniz. Ancak , agresyonun bu kadar yaygın olduğu ve bu kadar prim yaptığı bir dönemde bu düzene rant sağlayan birçok kişide her nedense toplum tarafından rağbet görüyor. Oysaki kendi yarattıkları o saldırgan canavarın, bir gün onlara ve onların çocuklarına da saldırabileceği ihtimalini pek hesap etmiyorlar.

Düşünüyorum da insanların kavgaya bu kadar eğilimli olmalarının altında yatan en önemli sebeplerinden bir tanesi hoşgörü eksikliği olsa gerek. İnsanların birbirleriyle ilgili olumsuz bir davranış karşısındaki cevapları daha ağır bir saldırıyla karşılık buluyor. Oysaki size yapılan bir saldırıya, daha ağır bir saldırıyla karşılık vermektense, hoşgörüyle karşılık vermek ya da sessizliğin sesini kullanmak kimi zaman en güzel cevap olabilir. Daha çok kavga etmenin ya da karşısındakini kaba kuvvetle sindirmenin ‘güç’ olarak görüldüğü bir düzeni değiştirmek aslında hiç zor değil. Elbetteki bu düzen bir günde bozulmadı. Bu nedenle bir günde değişmesi de beklenemez. Biraz zamana ihtiyaç var bunun için.

Saldırganlık psikolojide, her insanda var olan ilkel bir duygu olarak tanımlanır. Ama mutlaka ehlileştirmemiz gereken ilkel bir duygu. Zira saldırganlık ehlileştirilmediği takdirde topluma görünenden çok daha fazla zarar verir. En azından yeni nesil şiddetten ve saldırganlıktan uzak büyütülmeli. Ebeveynler, çocuk büyütürken bu detaya çok dikkat etmeliler. Bazı anne - babalar, okulda sıra arkadaşına şiddet gösteren bir çocuğa çok rahat ‘Aferin aslan oğlum, erkek oğlum’ diyerek şiddete eğilimli bir çocuk büyütebiliyor. Kısacası şiddet ve saldırganlık erkekliğin ölçüsü gibi görülüyor. Yani ne kadar şiddet uygularsanız o kadar erkekmişsiniz gibi algılanıyor. Oysaki burada varolan önemli bir noktaya dikkat çekmek istiyorum; erkek tamamen bir güç sembolü olarak görülüyor. Bu nedenle erkeğin ağlaması ya da duygularını dışa vurması yönündeki davranış biçimi çok fazla tasvip edilmiyor. Adeta erkek duygularını ifade ettiği için yadırganıyor. Erkeğin ağlaması neredeyse güçsüzlük olarak tanımlanıyor. Bu durum erkeğin duygularını ifade etme özgürlüğünü kısıtlayan ve onun kişisel alanına yapılan acımasız bir saldırı niteliği taşımaktadır.

Saldırganlık duygusu genelde doğuştan var olduğu kabul edilen bir dürtüdür. Saldırganlık konusunda karşı konulmaz arzu duyan kişilerin, günlük yaşamdaki psikolojilerini irdelediğiniz takdirde, özellikle çocukluk döneminde bu kişilerin yoğun baskılara maruz kaldıklarını görürsünüz. Hayatınızın herhangi bir döneminde görmüş olduğunuz baskı sizdeki saldırganlığın sınırlarını zorlasa da size düşen o dürtüyü ehlileştirmektir.

Saldırganlığını engelleyemeyen ya da ehlileştiremeyen kişiler toplumla uyum konusunda büyük zorluklar yaşarlar. Bu uyum sorunu da onların yaşamdaki başarılarını etkiler. Çocukluk döneminde istekleri yerine getirilmediği zaman kendilerine zarar veren (saçlarını çekmek, yüzlerini tokatlamak, kafalrını bir yerlere vurmak.....) çocuklar o dönemde kendilerine yönettikleri şiddeti birer yetişkin olduklarında başkalarına yönlendirirler. Bizim gibi doğuda yer alan asya ülkelerinde, eğer spor gibi fizksel aktivitelere önem verilmiş olsa ya da sanat ilerlemiş olsa toplumdaki saldırganlık düzeyi daha bir azalır.

İngilizlerinin çok iyi bilinen bir lafı vardır, daha sonra ünlü ozan Sezen Aksu’nunda bir şarkısında da hayat bulan, ‘Make Love, No War’ , ‘Savaşma Seviş’ diye. Belkide seviştiklerini söyleyince ayıplanan birçok kişi bu durumu protesto etmek için saldırganlaşıyor. Her nedenle olursa olsun saldırganlık dürtünüzü mutlaka ehlileştirmeniz gerektiğini unutmayacağınızı ümit ediyorum.

Hepinize saldırıdan ve saldırganlıktan uzak sevgi dolu mutlu günler diliyorum.

Hoşça kalın. Bu arada unutmayın her hoşçakal bir merhabadır aslında.

Çağatay Öztürk
Psikoterapist
oztuc@aol.com

 


ÇAĞATAY ÖZTÜRK
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>