>

KÖŞE YAZILARI | CENK BABAEREN

İpek yolu günlüğü…

"Hülya Koçyiğit`in tacizcisi diye gazetelere geçersem hiç şaşırmayın!... Ne yaptıysam kendim için yaptım : ) " Cenk Babaeren’in yeni yazısı…
 
   
 
 
     

İPEK YOLU GÜNLÜĞÜ…

Geçen Cuma, 3. Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali’ne geldim. Bir hafta boyunca büyülü filmlerin Dünyası’nda kaybolmak için bulunmaz bir fırsat…

Geçen seneye nazaran festival yüzde yüz büyümüş ve katılımcı sayısı oldukça artmış. Organizasyonun başında ufak tefek sorunlar yaşansa da bugün itibariyle taşlar yerine oturmuş gözüküyor.

Bu festivali seviyorum. Kendine has bir çizgisi var. Ve Antalya Altın Portakal Film Festivali’ni iki – üç yıl sonra sollayacağına yürekten inanıyorum.

Bu benim düşüncem, kim ne derse desin...

Festivale ekibimle birlikte geldim. Ve bugün onları bilgisayarlarının başına İstanbul’a uğurladım.

Yalnız kalmak güzel şey. Kendimi resetlemenin tam zamanı… :)

Bursa Çelik Palas otelinde kalıyorum. Beş yıldızlı olmasına rağmen, beş yıldız olduklarının farkına varamamışlar. Hizmetlerini beğenmedim. Biraz daha kendilerini yenilemeye ihtiyaçları var.

Ama şehir merkezi’nden biraz uzak olması beni rahatlatıyor.

Hiç yoktan sahte gülüşler atan bazı insanlar çevremde dolaşamıyor.

Sıcak tavırları ile yanıma sokulmalar, duygusuz gülüş atmalar ve sonrasında “Nasıl bir pundura getirsem de şu adamın çevresinden yararlansam?” diye düşünen kişilerin uzağımda olması beni oldukça mutlu ediyor.

Bir haftalık film programımı yaptım bile... Birbirinden güzel Avrupa filmleri, vizyona çıkmamış Türk filmleri beni bekliyor.

Bu hafta beni arayanlar, bana biraz zor ulaşacak :)

Dün akşam yönetmenliğini Ben Hopkins’in üstlendiği “Pazar - Bir Ticaret Masalı” filmine gittim. Tam bana göre bir filmdi.

Ekmeğini taştan çıkartmak için uğraşan bir adamın hikayesi…

Size filmi tavsiye falan etmiyorum. Tavsiye edenlere de çok sinirleniyorum. Onların görüşlerine ihtiyacım yok. Giderim seyrederim. Beğenirsem beğenirim, beğenmezsem de beğenmem kime ne?

Bu benim hayatım ve hayatımı birilerinin yönlendirmesine de ihtiyacım yok…

Neyse,

Filmden önce fuayede beklerken, sağ arkamdaki masada Hülya Koçyiğit ve Atilla Dorsay koyu bir sohbete gömülmüşler.

Atilla Bey, kaldıkları otelin çamaşırhanesinde ufak çaplı yangın çıkmış, otelini değiştirmiş, Hülya Hn’a heyecanla anlatıyor.

Hayatım boyunca hayalini kurduğum kadın tam arkamda sohbet ediyor. Ve ben Hülya Hn’ın bir boşluğunu yakalamak için pusuya yatmış bekliyorum.

Bulduğum ilk fırsatta Hülya Koçyiğit’in yanaklarına yapışıp şapppp diye öpebilmek için… :)

Hülya Koçyiğit'in tacizcisi diye gazetelere geçersem hiç şaşırmayın!... Ne yaptıysam kendim için yaptım :)

Aramızda kalsın, geçen yıl Erzurum Film Festivali’nde, yirmi dakika boyunca, tüm gözlerden uzak, Hülya Hn ile keyifli bir sohbet etmiştik. Sonrasında Hülya Koçyiğit’e hayranlığım bin kat daha artmıştı.

Bir kadın zerafetini gösteren en büyük yaşayan abide…

Neyse fırsatını buldum kalktım yerindem Hülya Hn’a kendimi hatırlattım ve "şappp" diye öptüm.

Atilla bey biraz sinirlense de muhteşem bir duygu :) Hiçbir şeye değişmem…

Bugünlük bu kadar. Bu hafta iki gün arayla Bursa anılarımı yazmaya çalışacağım.

Kahvem ve sigaram bitsin birazdan yatacağım. Sabah kahvaltıdan sonra, beş film beni bekliyor olacak…

Kıskanmayın sakın :)

Sevgiler,

Cenk Babaeren
cenkbabaeren@cosmoturk.com












 


CENK BABAEREN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>