>

KÖŞE YAZILARI | NİLHAN FİDAN

Dalmışım

“Dalıp kendimi unuttuğum bir tatil anısı...” (Nilhan Fidan)
 
   
 
 
     

Bundan bir buçuk sene kadar önce durup dururken dünya döner oldu, sevdadan değil, vertigo olmuşum. Yürürken sağa sola savruluyorum, duvara tutunuyorum, çok kötü bir hal. İç kulakta bi ton şey tespit edildi, ilaçlar içildi. Derken ben bunların hepsini unuttum, yeni iyileştim demedim, dalışa gittim. Dalış okulu falan da değil, Bodrum’dan açılan teknelerle keşif dalışı yapmaya. Öyle hazırlıksız, paldır küldür bir dalış işte. Ben ki sağlığıma dikkat etmeyi kendime görev edinmişim, artık cesaretimi sergilemeye mi çalışıyorum yoksa sevgimi mi gösteriyorum peşinden daldığım birine, orası meçhul. Giyindik kuşandık dalış elbisemizi. Ardından kurbağa gibi göründüğümü bildiğim gözlükleri ve en sevmediğim aksesuar olan şnorkeli taktım. En son o kocaman dalış tüpünü de geçirdik sırtımıza, altında ezildik ezilicez derken zar zor teknenin ucuna ittiler de bir adımla denize indik. İndik inmesine de şimdi asıl mevzu dalışa geçmek.

Dalış hocası yanıma geliyor, bana dalış yapacağımız yeri işaret ediyor. Birlikte bir üç metre iniyoruz, başparmak yukarda her şey yolunda işaretini verip bir üç metre daha iniyoruz. Her şey yolunda. Bu insanlık dışı soluma sistemine bile alışmaya başlıyorum. Biraz daha iniyoruz. Ama bana bir şeyler oluyor. Kulaklarım patlayacak gibi, peşinden de panik geliyor. Alıştığımı sandığım şnorkeli serum hortumuna benzetiyorum, boğulacak gibiyim sanki. İyi olmadığımı işaret ediyorum hocaya. Yukarı çıkıyoruz. Birkaç kez daha denememize rağmen dalışı gerçekleştiremiyorum ve tekneye geri dönüyorum.

Normalde tüpsüz dalınabilecek bir derinliğe bunca aksesuarla tantanayla indim ya helal olsun bana. Ağırlıklardan, tüplerden, paletlerden her bir şeyden kurtulup teknede sakin bir köşe buluyorum kendime. Düşüncelerim karman çorman, derin maviye dalıyorum. Daha birçok şey oluyor o tatil ve İstanbul’a dönmeden önceki akşam kulağımda da bir ağrı sanki işitme kaybı hissediyorum. Uzun sure uyuyamıyorum bunu kafaya takıp. Dön o yana dön bu yana. Sabah da dörtte kalkıcam üstüne üstlük. Dinlenmeye mi eziyete mi geldik belli değil.

Tatil dönüşü ilk iş, kulak burun boğaz doktorunun kapısını çalıyorum haliyle. Pazartesi sabahı kısa bir muayene ve kulak temizliği sonrası yine pırıl pırıl duyuyorum, yaşasın! Birkaç gün içinde duyacaklarımdan habersiz, güle oynaya işimin başına geçiyorum.

Şimdi bu anı nerden geldi aklıma da anlattım derseniz, zaman zaman bızzz diye girip çıkan bir kulak ağrısı musallat oldu bana. O gün bugündür, birkaç ayda bir aklına esti mi bızzz edip gidiyor. Bana da hep bu kendimi hiçe saydığım düşüncesiz tavrımı hatırlatıyor. Dersse ders, alınmıştır. Sağlık en kıymetli hazinendir. Bedenin en değerli varlığındır. O bedeni hor gören her kimse hayatından çıkmalıdır. Artık ne gereksiz cesaret sergilemek ne de sevgiye ikna turuna çıkmak var hayatımda. Tatile çıkılacaksa kendin gibi bir tatil olmalı, sana seni hak eden biri eşlik etmeli.

Siz de kendinizi her şeyin üstünde tutun, kendinize çok çok iyi bakın lütfen. İyi tatiller…


NİLHAN FİDAN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>