>

KÖŞE YAZILARI | NİLHAN FİDAN

Herkes Kendine

“Anlatacaklar azalmış, sesler kısılmış artık. Kimse kimseyi özlemiyor, kimse kimseyi sormuyor…” Nilhan Fidan`ın yeni yazısı...
 
   
 
 
     

Herkes Kendine

En çok neyi özlüyorum biliyor musun... Uzun uzun soluksuz sohbetleri. Hani hatırlar mısın bütün gün bir arada olsak da okuldan eve dönünce yine telefona koşar saatlerce konuşurduk. Konuşacak ne çok şeyimiz varmış yaşadığımız sınırlı zamanlarda. Evden okula okuldan eveydi çoğu zaman; yine de anlatacak hikâyelerimiz boldu. Bir yan bakışın, bir laf atışın, hayallerin, mutsuzlukların anlamı vardı. Birden çoklar yaratırdık biz o zaman. Hisseder, dinler, paylaşır, anlardık.

Şimdi evden işe, işten eve çoğu zaman. Arada farklı ülkelere de çevirsek dümeni kelimeler az, anlatması zor, dinlemesi eziyetli. Hikâyelerimiz birbirine benziyor hep, yeni diyarlar görsek bile yeni öyküler yazamıyoruz. Anlamını yitirdik yaşananların, acıyı tanır olduk. Paylaşmayı unuttuk ya da gerek duymaz olduk artık. Hepimiz tekiz, bireyiz, benciliz. Yakın sanılan uzaklardayız. Bir “click” uzağında, her zaman “ulaşılır” sanıyoruz. Ama kimse kimseye değmiyor. Kimse kimseyi tanımıyor artık. Büyük bir yabancılaşma ve her şeyden kaçıp (bıkıp/usanıp) kendine dönme.

Yorucu bir günün sonunda eve dönerken ve beynimde bin bir deli tilki dolaşıp dururken en çok neyi özlüyorum biliyor musun? Sansürsüz, uluorta sohbet etmeyi... Düşünmeden konuşmayı, susmadan açılmayı... Ama öyle kolay değil işte. Anlatacak çok şey olsa bile azalıyor artık. Söylemeye gelmeden siliniyor. İçten ve doğal olabilmek, tüm yorgunluğa rağmen paylaşmak ne zormuş. Herkes kendi kuyusuna iniyor akşamları, kimseyi dahil etmiyor yuvasına. Bir tek ay ışığı vuruyor vursa vursa, kapıları çalan yok, seslenen yok camdan cama.

Evli evine köylü köyüne olmuş çoktan. Çoğu arkadaşım evlenmiş barklanmış, kendi hayatlarına çekilmiş. Öyle akşamlardan bir akşam işte ne arayacak biri var ne de beni arayan. Hani bir gizli numaraya bile razı oluyor bazen insan. Banka kredisi falan alası geliyor ya da durduk yere spor merkezine üye olası. Hani aslında ben de arasam sevdiğimi ve aradığıma o da sevinse en az benim onun sesini duyduğumda sevindiğim gibi. Ne söylesem beni dinleyeceğini, ne anlatsam anlayacağını bilsem arayacağım tabii.

Ama olmuyor işte, olmuyor. Herkes sıkılmış herkesten. Her şey bir yere kadar. Özlemek bile eskidenmiş. Arkadaşlık, dostluk, sevgililik, yarenlik, dert ortaklık, falan filan. Dedim ya herkes kendine ait artık, kimseye açılmak o kadar kolay değil. İçten ve doğal olabilmek; böyle olduğunda bile sesini duyurabilmek kolay değil.

Yine ne var? diye açıyor telefonu. Hiç, öylesine aramıştım, diyorum, nasılsın diye, sesini duyayım diye. Ne fayda... Kimse kimseyi sormuyor artık. Tüm soruları kendine, tüm cevapları da.

Nilhan Fidan
nilhanfidan@cosmoturk.com

 


NİLHAN FİDAN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>