>

SAĞLIKLI YAŞAM

Depresyon kaynaklı erken menopoz

Geçmişte uzun süreli veya ağır depresyon geçiren kadınların diğerlerine göre erken menopozla daha fazla karşı karşıya kaldıkları saptandı.
 
   
 
 
     
Aslında menopoz tıpta nispeten yeni tanınmaya başlanan bir olgu. Çünkü kadının menopoz dönemini yaşayacak yaşa ulaşması ancak 19. yüzyılın sonlarına doğru mümkün olmuş. Bu nedenle "menopoza girme yaşı" ancak yaklaşık son 150 yıllık bir dönem boyunca incelenebiliyor.

Ancak burada ilginç bir gerçek ortaya çıkmış. Kadının ömrü uzamış ama, buna karşın menopoza girme yaşı neredeyse hiç değişmemiş. Yani kadının yaşam süresi yıllar içinde belirgin bir şekilde artmasına karşın menopoza girme yaşının sabit seyrettiği görülüyor.

Bugünkü tıbbi verilere göre menopoz süreci ortalama 48-52 yaş arasında başlıyor. Verilerin ortaya koyduğu bir başka gerçek daha var ki o da, Türkiye Menopoz ve Osteoporoz Derneği Başkanı Prof. Erdoğan Ertüngealp'in ifadesiyle, Türk kadını Avrupa ve Amerikalı hemcinslerine göre yaklaşık 5 yıl daha önce, yani ortalama 47 yaşında menopozu yaşamaya başlıyor.

Stres ve Erken Menopoz

Bununla ilgili başka bir araştırma da, özellikle yoksul ülkelerde bu ortalamanın daha da aşağılara, yani 43-45'lere kadar düştüğünü gösteriyor. Dr. Bernard Harlow başkanlığındaki Boston Üniversitesi Kamu Sağlığı uzmanlarının yoksul ülkelerde 36-45 yaş arasındaki 600 kadın üzerinde 3 yıl boyunca gerçekleştirdiği bu araştırmaya göre, çocukluklarında veya hayatlarının herhangi bir döneminde uzun süreli yoksullukla karşı karşıya olan kadınların erken menopoza girme olasılığı yüzde 80 artıyor. Burada stres, sigara ve kötü beslenme temel nedenleri oluşturuyor.Ancak asıl neden yoksullukla gelen stresli yaşam biçimi olarak gösteriliyor.

İşte, yine Doktor Bernard Harlow başkanlığındaki araştırmacı grubu buradan yola çıkarak 'depresyon ve menopoz' ilişkisini araştırmış.

Sonuçları Archives of General Psychiatry Dergisi´nde yayımlanan araştırmanın ortaya çıkardığı özet sonuç şu:

Depresyon: Erken Menopoza Giden Yol

Depresyon ile erken menopoz arasında doğrudan bağlantı var. Uzun süreli depresyonla karşı karşıya kalan kadınlar erken menopoza giriyor. Yaşamlarının herhangi bir döneminde uzun süreli depresyonla karşı karşıya kalan kadınların erken menopoza girme riski yüzde 20 artıyor..

Buna göre, uzun süreli veya şiddetli depresyon vücuttaki estrojen hormonunun düşmesine yol açıyor. Uzun süreli estrojen azlığı da erken menopoza yol açıyor.

Depresyon nedeniyle estrojen seviyesinin uzun süre düşük kalması,aynı zamanda kemik kaybı riskini artırıyor ve geç anne olmak isteyen kadınların çocuk yapma şanslarını da azaltıyor.

Erken Menopoz Nedir?

Ortalama menopoza girme yaşını 48-52 olarak kabul eden tıp bilimi, 40 yaşından önce başlayan menopozu "erken menopoz" olarak tanımlıyor. Dünyada ortalama olarak kadınların yüzde 3'ünde erken menopoza rastlanıyor. Yani bu yaşlardan itibaren yumurtalıkların çalışması, bir başka deyişle hem hormon üretimi hem de yumurtlama fonksiyonu ortadan kalkıyor.
Erken menopozun neden oluştuğuna gelince... Aslında tıp buna kesin bir yanıt getiremiyor. Bu konuda değişik görüşler mevcut. Bunlara göre örneğin doğuştan kadınının yumurta sayısı az olabileceği gibi, vaktinden önce tüm yumurtaların tükenmesi de erken menopoza yol açabiliyor. Ya da her yumurtlama döneminde çok fazla yumurta tahrip olup yok olabiliyor. Bu da yine tüm yumurtaların tükenmesine yol açıyor.
En çok üzerinde durulan etken ise yumurtaların değişik nedenlerle doğumdan sonra yok edilmesi.
Ayrıca nedeni ne olursa olsun, erken menopozun genellikle kalıtsal olduğunu da belirtmek gerekiyor. Sigara, alkol, stres ve düzensiz yaşam da erken menopoz açısından risk faktörleri olarak sayılıyor.
Erken menopoza giriş genellikle aniden oluyor. Yani öncü belirtiler pek görülmüyor.

Depresyon Nasıl Etkiliyor?

Aslında bugüne kadar menopozla depresyon arasında bir bağlantı olduğu zaten biliniyordu. Ancak bu bağlantı menopoz öncesi ve sonrası dönemle ilişkiliydi. Dolayısıyla Harvard Üniversitesi'nde gerçekleştirilen araştırma depresyonun erken menopoz üzerindeki etkisini göstermesi bakımından bir ilk niteliği taşıyor.

Araştırmaya gelince... Araştırma, 36-45 yaş arasında, 332'si depresyon geçirmiş, 644'ü geçirmemiş, ama hiçbiri henüz menopoza girmemiş toplam 976 kadın üzerinde gerçekleştirildi.

Bu kadınlarla her altı ayda bir görüşme yapıldı, kan ölçümlerinin yanı sıra adet düzenleri incelendi. Araştırılan kadınların tümü de adet görmekteydi. Ancak depresyon öyküsü olan kadınlar, adet düzeninin değişimi, gecikmesi ve ateş basması gibi semptomları daha fazla göstermekteydi.
Söz konusu çalışmada, adet kanamalarının miktar ve süresinde değişiklik olan, iki adet dönemi arasında üç ay ya da daha fazla zaman geçen, yahut adet dönemi bir haftayı aşan kadınların perimenopoz semptomları gösterdiği kabul ediliyor.
Bu çerçevede bir yıl boyunca adet görmeyen kadınlar da menopoza girmiş kabul ediliyor.

Risk Yüzde 20 Artıyor

Araştırmayı yapan bilim adamları, 50 yaş civarında menopoza girmenin normal sayıldığı Amerika Birleşik Devletleri`nde,araştımaya katılan ve uzun süreli depresyon geçirmiş kadınların yüzde 20'sinin, 30'larının sonlarında menopoz belirtileri gösterdiklerini ortaya çıkardı.

Çalışmanın ortaya çıkardığı diğer bir sonuca göre de,30'lu yaşlarının sonlarıyla 40'lı yaşlarının başlarında depresyon geçiren kadınların,diğer kadınlara göre perimenopoz aşamasına erken girme riski iki kat artıyor.

Bernard Harlow'a göre,uzun süreli veya şiddetli depresyon ile erken menopoz arasındaki bağlantı estrojen hormonundan kaynaklanıyor.

Harlow ve arkadaşları araştırma boyunca altı ayda bir kadınlara kan testi uygulayarak hormon seviyelerini ölçmüş.

Bu ölçümlere göre, depresyon geçirmiş kadınların estrojen seviyeleri depresyon geçirmeyenlere göre düşük olarak tespit edilirken, folikül stimüle eden; yani folikülleri harekete geçiren hormon seviyeleri daha yüksek çıkmış.

Yumurtalıkların giderek fonksiyonunu yitirmesinin bir göstergesi de, folikülleri harekete geçiren ve hipofiz bezi tarafından üretilen hormonlardaki artış.

Yumurtalıklar ve hipofiz bezi normalde uyum halinde çalışıyorlar. Yani hipofizin ürettiği hormonlar yumurtalıklara sinyal göndererek bunların daha fazla estrojen üretmesini sağlıyorlar.

Bir başka ifadeyle yeterli estrojen üretilemediği zaman folikülleri harekete geçiren hormonlar artış gösteriyor.

Depresyon Tedavisinin Önemi

Idaho Üniversitesi 'nin kadınlarda depresyon üzerine çalışmalar yapan uzmanlarından Susan Simonds, Harlow ve arkadaşlarının gerçekleştirdiği bu araştırmanın, menopozda depresyonun rolü üstüne gerçekleştirilmiş ilk araştırma olduğuna dikkat çekiyor ve şöyle devam ediyor:

"Çalışma, depresyon ve stimüle edici hormonlar arasındaki bağlantıyı göstermesi açısından bir ilk niteliğini taşıyor."
Araştırmadan çıkan üçüncü bir sonuç da antidepresan kullanımıyla ilgili.. Buna göre, depresyon geçiren kadınların sadece yaklaşık yüzde 6O'ı tıbbi tedavi görüyor ve tedaviye bağlı olarak antidepresan kullanıyor.

Araştırma sonuçlarına göre, geçmişte ağır depresyon geçirmiş ve halen geçirmekte olup da antidepresan kullanan kadınlarda kesin bir sonuca ulaşılamamakla birlikte, erken menopoza girme riski nispeten azalma gösteriyor. Araştırmacılar bunu, antidepresanlar sayesinde depresyon şiddetinin nisbeten azalmasına bağlıyorlar.

Susan Simond, buradan yola çıkarak, depresyonda erken tedavinin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.
Ancak Harlow burada tedavinin bazı risklerine de dikkat çekiyor. Harlow'a göre, ilaç tedavisinin doğru bir şekilde yapılmaması bazen depresyonun ciddiyetini gizleyebiliyor. Yani semptomlar kısmen önlendiği için depresyonun ciddiyeti görülemeyebiliyor. Bu da depresyonun daha uzun sürmesine ve dolayısıyla erken menopoz riskini azaltmak yerine, aksine artmasına yol açabiliyor.

Jinekologlara İş Düşüyor

Harlow'un kaleme aldığı yazıya göre, estrojen azlığına bağlı erken menopozun yanısıra, osteoporoz ve cinsel işlev bozukluğu riski de artıyor. Ayrıca, erken menopozla birlikte kalp hastalığı riski de artış gösteriyor.

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre depresyon kadınlarda erkeklere göre iki kat daha fazla görülüyor. İşte bu yüzden,depresyon ile menopoz arasındaki bağlantı daha bir önem kazanıyor.
Aynı yazıda, ekibin bir diğer üyesi ve Amerikan Psikoloji Birliği Sözcüsü Elaine Rodino'nun başka bir çalışmasına da yer veriliyor. Rodino, duygusal stresin fertilite üzerinde etkili olduğuna ilişkin veriler bulunduğuna işaret ederek, "Yüksek stres altında bulunan veya depresyonda bulunan kadınlar hamile kalmakta daha fazla zorlanıyor" diyor. Depresyonun, hormonların, özellikle de beyin ve yumurtalıklardaki hormonların normal şekilde üretilmesini engellediğinin artık kesin olarak bilindiğini hatırlatan Elaine Rodino son çalışmanın da bu yönde sonuçlar verdiğini belirtiyor ve tedavinin önemini bir kez daha vurguluyor.

Dr. Harlow da, bu sonuçlar ışığında, erken menopozun nedenlerini araştıran doktorların artık hastanın geçmiş öyküsünü de incelemesi gerektiğini söylüyor. Aynı şekilde, jinekologların adet düzensizliği olan kadınlardaki duygu değişimlerine daha fazla dikkat göstermesi ve gerekli görüldüğü durumlarda psikologlardan da destek alınması gerektiği de ifade ediliyor.



Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>