Çocukluk çağlarında neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmediğimiz için ailemizi ve çevremizi gözlemleyerek öğrenmeye çalışıyoruz. Yanlış bir şey yapıldığında çocuğa sınır koyup geri bildirim vermek gerektiği gibi olumlu eylemlerin sonucunda dozunda takdir ederek çocuğu başarmış ve onaylanmış hissettirebiliriz. Bu şekilde çocuk neyi yapıp yapmayacağını ayırt etmeye başlayacaktır. Bazı ebeveynler çocuklarını sürekli olarak yüceltirler ve sınır koyması gereken yerde üzülmesin ve özgüveni kaybolmasın diye karışmazlar. Böyle yetişmiş bir çocuk yetişkinlik döneminde her şey istediği gibi olsun isteyebilir, iletişimde karşı tarafı dinlemeyebilir ve ona söylenen her şeyi hakaret olarak algılayabilir. Güç savaşı olarak gördüğü ilişkilerde sürekli haklı olma çabasına girebilir. Ya da sürekli yargılanan bir çevrede büyümüş çocuk yetişkinlik döneminde yargılayıcı iç sesi oluşmuş olabilir. Etrafına sürekli üst perdeden konuşarak haklılığını ispat etme çabası içine girebilir. Kimisi kıyaslanarak büyümüştür ve görünmez olduğunu hissetmiştir. Bu görünmezliğini yok etmek için haklı olma çabasına girebilir. Haklı oldukça görüleceğini ve duyulacağını düşünebilir.
Kimsenin kimseyi tam olarak anlamayacağını kendimize hatırlatmalıyız. Aynalı bir odada baktığımız her şeyin kendimizi gösterdiği gibi yaşantı içinde de herkes kendi penceresinden dünyayı değerlendirir. Bu nedenle kişilerin birbirini anlaması her zaman mümkün değildir. Haklı olma gayesiyle konuşan kişi karşı tarafı dinlemez ve kurduğu her ilişkide sadece kendisi vardır. Bu şekilde ilişki kurmakta güçlük çeker, ilişkilerde yeni bir şey öğrenerek zenginleşemez. Ortak yönler bulup eğlenmek yerine sürekli haklı olma çabasına girmek karşı tarafı ilişkide tedirgin eder ve otantik bir ilişki kurulamaz.
Her zaman haklı olmak isteyen kişiler hata yapmaktan çekinirler. Hatasız olmak onlar için başarı örneğidir. Bu nedenle her şeyi kontrol etme eğiliminde olabilirler. Haklı olacağım diye karşı tarafı dinlemezler ve ilişkilerinde problem yaşamaya başlarlar.
Psikolojik Danışman Ekrem Çağrı Öztürk ,'''Hayatı sürekli olarak yargılandığımız bir mahkeme salonu olarak gördüğümüz sürece özgür olamayız. Haklı olmak için harcadığımız eforu dinlemeye, açık uçlu sorularla anlamaya çalışmaya, duygu ve düşüncelerimizi ifade etmeye harcarsak sağlıklı ilişkiler kurabiliriz.''dedi.
Sürekli Haklı Olma İsteği İlişkilere Zarar Veriyor!
Hepimiz belirli ihtiyaçlarla doğuyoruz. Bunlardan biri de onaylanma ihtiyacı.
“Hitit Anadolu Medeniyetleri Uluslararası Film Festivali ”
“İBB Şehir Tiyatroları’nın Yeni Genel Sanat Yönetmeni: Ayşegül İşsever”
“Vahşetin Adı Aşk Cinayeti Mi Oldu?”
“İftarlık Gazoz Rüzgarı İzmir`de Esti ”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32