>

ANNE - ÇOCUK

Çocuğunuzu mutlu etmenin yolu

Enerjinizi yeniden kazanmak için deneyebileceğiniz birkaç yöntem...
 
   
 
 
     
Mutlu ve psikolojik açıdan sağlıklı bir çocuk yetiştirebilmenin en önemli koşullarından biri ebeveynlerin kendi mutluluğudur.

Ebeveynin mutluluğu ve huzuru, kendini enerjik hissetmesi çocuğun da böyle hissedebilmesi için önemli bir etkendir. Aile içinde sözcüklerden bağımsız anlaşma yolları vardır.

Ebeveynlerim yaşantıları, istek ve arzuları doğum öncesinden itibaren çocuğu etkilemeye başlar. Çocuğunuzun her şeyi kolaylıkla hissedebileceğini unutmamalısınız.

Günlük hayatta her tür meslek için belirli bir öğrenme süreci ve yeterlilik belgesi gerekirken anne-babalık, kendi anne-babamızdan aldığımız miraslar ve sonrasında öğrendiklerimizi birdenbire uygulamaya geçirmek gibi zorlu başlangıcı olan bir sorumluluktur. Anne-babanın kendini ''kusursuz'' olmak zorunda hissetmesi ve çocuklarının ihtiyaçlarını, isteklerini kendisininkilerin çok üstünde tutması doğaldır. Eğer, evde çocuklarla kalan bir ebeveynseniz, kendinizi aşırı evcimen hissedersiniz ve dış dünyaya özlem duyarsınız. Fakat, evin dışında çalışan bir ebeveynseniz, kendinizi ailesi ve evi için az zaman ayıran bir suçlu gibi hissedebilirsiniz. Beş yaşının altında birden fazla çocuğu olan ebeveynlerin neden sürekli yorgun, bıkkın hissettikleri ve sağlık konusunda sınıra dayanmış oldukları kolaylıkla anlaşılabilir.

Kendini çocuklarına adayan ve bunu onlara söyleyen anne-baba, farkında olmadan çocuklarına bedel ödetmeye başlar. Çünkü çocuklar, annenin yorgunluğuna ve üzüntüsüne neden olmaktan ötürü ağır suçluluk hissederler. Anne-babanın çocuğu dışında da ilgi alanlarının olması zaman içinde çocuğun olgun ve özgür bir birey olmasını destekleyecektir. Anne-babalar kendilerini sağlıklı, huzurlu ve mutlu hissettiğimizde, kendimizi tam anlamıyla çocuklarımıza verebiliriz ve bundan hoşnut oluruz. Bunun aksine kendimizi yorgun, sıkkın ve gergin hissettiğimizde çocuklar ebeveyn için tehdit haline gelebilir. Bu durum yaşam savaşı veriyormuşsunuz gibi hissettirecek mücadelelere girmenize neden olabilir. Çünkü yorgunluk ve diğer olumsuz duygular toleransınızı azalttığından çocuğunuzla doğru iletişimi kurabilmeniz zorlaşır. Böylece, hem ebeveyn-çocuk hem de karı-koca ilişkileri zora girer. Aşırı gerilmiş ebeveynler, eninde sonunda daha fazla ebeveynlik yapamayacakları bir noktaya ulaşırlar. İyi ebeveynlik yapabilmek için önce ebeveynlerin kendilerine bakabilmeyi öğrenmeleri çok önemlidir. Sizin hissettiğiniz şeylerin onlar tarafından da hissedildiğini unutmamalısınız. Çocuğunuzun mutlu ve sağlıklı size ihtiyacı vardır. Ebeveynlerin çoğu zaman zaman kendilerinin de benzinlerinin bitebileceğini ve yeniden yüklenmeye ihtiyaç duyduklarını gözardı ederek, ebeveynlik konusunda kendilerinden olağanüstü bir performans beklerler. Halbuki onların da sadece ihtiyaç duydukları şey karınlarının doyması değildir. Ebeveynler sevgiye, ilgiye, başkalarıyla ilişkide olmaya da ihtiyaç duyduklarını unutmamalıdırlar.

Enerjinizi yeniden kazanmak için deneyebileceğiniz birkaç yöntem;

• Çocuklarınızın bakımı için eşinizden ve yakın aile bireylerinden yardım isteyin.

• Tüm ilginizi ve enerjinizi çocuklarınızla paylaşacağınız, onların dört gözle bekleyeceği oyun zamanları ayırın. Bu oyun zamanlarının uzun olması gerekmez. Tümüyle çocuğunuza ait olacağınız bir yarım saatin yerini, yarım ilgiyle üstün körü geçirilecek koca bir gün dolduramaz. Bunun yanında, yapacağınız aktivitenin çok öğretici ya da çok eğlenceli olması şart değildir. Önemli olan çocuğun tatmin olması ve sizden gelen enerjiyi yeteri kadar hissedebilmesidir.

• Sürekli çocuk yemekleri yemek yerine arada sırada kendi sevdiğiniz yemekleri pişirin.

• Suçluluk duymadan kendinize yönelmeyi öğrenin. Böylece ev işleriyle uğraşırken düşüncelerinizi duyabilme şansını yakalamış olursunuz.

• Başka yetişkinlerle ya da ebeveynlerle zaman geçirmeye çalışın.

• Eşinizle her iki tarafın da ihtiyaçlarının karşılanacağı bir ortak nokta bulun. Çocuk yetiştirirken her iki tarafın sadece çocuklara karşı anlayış göstermesi yetmez. Birbirlerine karşı da anlayışlı olmaları gereklidir.

• Sizi bir ebeveyn olarak değil de bir yetişkin olarak tatmin edecek en az bir aktivitede bulunun. Aktivitenin başkalarıyla ya da yalnız başınıza yapılıyor olması önemli değildir. Yeter ki sizin kendi adınıza yaptığınız ve istediğiniz bir şey olsun.

• Her türlü desteği ve yardımı kullanmaktan çekinmeyin. Oyun parkları ve oyun randevuları, komşular, anneanne ve dedeler, bakıcılar, spor merkezleri, çocuklar için özel düzenlenmiş aktiviteler, yuvalar gibi.

• Çocuk sahibi olduğunuz ilk yıllarda mükemmel düzenli bir eviniz olması gerektiği takıntısını bir kenara bırakın. Bunun için ayıracağınız uzun süreleri kısaltarak kendiniz için bir şeyler yapabilirsiniz.

• Değerli eşyaların ortalıkta olmadığı ve lekelerin kolay çıkabildiği mobilyaların olduğu odalarda çocuklarınızın diledikleri gibi zaman geçirmelerine izin verin. Bu, gün içinde sarf edeceğiniz ''yapma!''ların sayısını azaltacaktır.

• Evde düzenli, toplu ve çocukların girmesinin yasak olduğu en az bir odanın olmasını sağlayın. Bu sizin odanız olsa bile size başını dinleyebileceğiniz bir ortama sahip olma konforunu verir.

• Sorunları çözmek ve anlayabilmek için konuşun. Çocuğunuzla yüz yüze iletişim kurmaktan çekinmeyin. Basit sorunları aile içinde büyük durumlara dönüştürmemeye çalışın.

''Küçük çocuklarla uğraşmak zordur.'' ''Hele bir de büyüsün bak o zaman daha da zor olacak.'' ''Eşinin anlayışlı olması lazım, çocukların sana daha çok ihtiyacı var'' gibi efsanelerin hiç biri doğru değildir. Ebeveynliğin eğlenceli olması gerekir.

Gerçekten ıstırap çeken ebeveynler, çok yüksek standartlar koyan ve kendi ihtiyaçlarını listenin en altlarına yerleştiren ebeveynlerdir. Aslında, sağlıklı ebeveynin çocuklar dışında kendisiyle ve eşiyle ilgilenmek gibi sorumlulukları da vardır. İnsanlar genellikle ebeveyn olmanın büyük fedakarlıklar gerektirdiğini düşünürler. ''Senin için onca yaptığımız şeyden sonra'' ve ''En iyi yıllarımızı sana verdik'' gibi sözler sarf eden anne-babalar kendilerini önemsememenin yükünü ve suçluluğunu çocuklarına yansıtırlar. Aslında ebeveynlik kendi başınıza yaptığınız bir şeydir. Yaptıklarınızın sorumluluğu sizde olduğu gibi yapıp yapmamak da sizin elinizdedir. Sınırları belirleyecek kişi ebeveynlerdir. Kendinize bakmak ve zaman tanımak sizi mutlu, huzurlu ve enerjik kılacaktır. Tüm bunların hem çocuklarınızla, hem eşinizle hem de etrafınızdaki diğer insanlarla olan ilişkilerinize yansıyacağından emin olabilirsiniz.

Unutmayın ki siz bir ebeveyn olduğunuz kadar bir bireysiniz de. Kendine ilgi gösteren, kişisel seçimlerini yapabilen, mutlu ebeveynin çocuklar için verimli olduğu kadar, onlara iyi bir model de olduğu unutulmamalıdır. Eğer ebeveynliği doğal olarak birinci sıraya yerleştirdiyseniz, o zaman ebeveyn olmak sizin amacınız haline gelmiştir. Bunun yanında, eğer size değerinizi hatırlatan arkadaşlıklarınınız ve ilişkiniz varsa ve bu ilişkiler sizi tatmin ediyor, mutlu ediyor ise bunu çocuğunuza geçirmeniz daha kolay olur. İlişkilerinizdeki tüm bu olumlu alışveriş çocuğunuzla olan ilişkinize ve bu ilişkinin kalitesine yansır.

BASİT BİR ''HAYIR'' İLE ENERJİNİZİ KORUMA

Çocuğunuz sizden en olmadık zamanlarda bir şeyi ısrarla istediğinde ve bu isteğinden bir türlü vazgeçmediğinde hatırlamanız gereken şey küçük çocuklarda bunun doğal bir gelişimsel süreç olduğudur. Böyle bir durumda hislerinizin kontrolü çocuğunuzda değil sizde olmalıdır. Çocuğunuzun istediği şeye her seferinde sakin, kendinizden emin ve yumuşak bir tonda "hayır" diyerek bu istek konusundaki ısrarının üstesinden gelebilirsiniz. Durum daha da kötüleştiğinde ve basit bir "hayır"ın işe yaramadığını düşündüğünüzde, çocuğunuza bağırmak ve onu azarlamak iyi bir çözüm olarak gözükebilir. Ama unutmamalısınız ki bu sizin için değil çocuğunuz için bir zafer olacaktır ve bu davranışıyla sizi nasıl tetikleyeceği konusunda ona ipucu vermiş olursunuz. Bu davranışın kısa süre içinde tekrarlanması kaçınılmazdır. Doğru yasak koymak çocuğa şiddet göstermek değildir. Doğru yasaklamak, gelişimini sağlamak için çocuğun önüne engeller koymaktır. Öncelikle yasakların açıklaması yapılmalıdır. Gerekirse defalarca da tekrarlanmalıdır. Otoriter bir şekilde "Şunu yapmanı istiyorum!" demek yerine yasağın sebebini açıklayarak "Şunu yapman gerekir!" demek daha doğrudur. Çocukları körü körüne, açıklanmamış yasaklara uyar hale sokmamak, yasağı değerlendirebilmesini sağlamak gerekir. Böylece çocuk kendisine konulmuş yasakların hareketlerini kısıtlamak için değil, kendisini korumak için konulan sınırlar olduğunu anlar.

Uzm. Pedagog
Feriha Dildar
PSİ Çocuk ve Aile

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>