Böyle çeteye can kurban

Bruce Willis’in başını çektiği bir seslendirme kadrosunun görev aldığı Orman Çetesi, doğal yaşam alanlarından ‘sürülen’ bir grup orman sakininin maceralarını konu alıyor

ORMAN ÇETESİ
(Over the Hedge) ANİMASYON Y: Tim Johnson, Karey Kirkpatrick S: Bruce Willis, Garry Shandling, Steve Carell ile Wanda Sykes Yapım: 2006 ABD, 83 dk.

Pixar, animasyon sinemasının altın çağını yaşamasının başlıca müsebbibi malumunuz. Pixar’ın işin kaymağını götürdüğünü gören diğer tüm stüdyolar kendince bazı hamlelerde bulunsa da, DreamWorks haricinde pek azı eli yüzü düzgün işler çıkarmayı becerebildi. O DreamWorks bu hafta önümüze gelen son animasyon filmi Orman Çetesi’nde, teknolojik açıdan Pixar’la kafa kafaya geldiğini kanıtlıyor. Lakin senaryoları ve zekice fikirleri ile Pixar’ın hala bir adım önde olduğunu söylemek gerek...

Orman Çetesi, görsel açıdan neredeyse kusursuz bir film. Üstelik küçük ve sevimli bir film olmaktan öte bir iddiası da yok. Büyük laflarının altında ezilmiyor ve satır aralarına yerleştirdiği mesajlarla yetişkinlerin de gönlünü çalmakta zorlanmıyor... Fast food düşkünü tüketim toplumuna ve çevreye duyarsız insanoğluna ince ince dokunan Orman Çetesi’nin orijinal seslendirme kadrosu da son derece başarılı... Kahramanlarımız, günden güne daha çok yayılan şehrin tacizeri nedeniyle, küçücük bir orman parçasında mahkum kalmış bir grup kemirgen. Kış uykusundan uyanıyorlar ve sakin evlerinin hemen yanına konuşlanmış lüks siteyi görünce şaşkına dönüyorlar. Bu sırada, insan dünyası hakkında şaşırtıcı bilgilere sahip RJ çıkageliyor. Filmin başında tanıdığımız RJ, kış uykusundaki ayı Vincent’ın yiyecek zulasını patlatırken enseleniyor ve tüm yiyeceklerin zayi olmasına neden olunca Vincent’ın gazabını üzerine çekiyor. Bir hafta içinde kaybettiği yiyecekleri Vincent’a teslim etmek zorunda yoksa başı fena halde derde girecek. Kurnaz RJ, saf orman sakinlerini kullanarak, insan dünyasına ‘akın’lar düzenlemeye ve türlü abur cuburu aşırmaya koyuluyor. Ancak insanlar da bu küçük hırsızlara karşı boş durmuyor elbette. 10 üzerinden 6



İskoçya’da alacakaranlık kuşağı

ALACAKARANLIK
(Half Light) GERİLİM Y: Craig Rosenberg O: Demi Moore, Hans Matheson, Kate Isitt, James Cosmo Yapım: 2006 ABD-İngiltere-Almanya, 110 dk.

Henüz yakın zamanda Güney sahillerimizi ziyaret eden ve gül cemalini bizden esirgemeyen Demi Moore, bu ziyareti şerefine midir bilinmez, ABD’de gösterime giremeyen filmi Alacakaranlık ile salonlarımızda. Film, yaz aylarının favori karakterini, çocuğunu kaybetmiş bir anneyi karşımıza getiriyor, yeniden... Stephen King’in kadın versiyonu olarak tanımlanabilecek bir yazar; Rachel Carlson, parayı bulduktan sonra İngiltere’ye taşınmış, burada kocası ve önceki evliliğinden olan oğlu ile birlikte huzur içinde yaşıyor. Günün birinde görünmez bir kaza yaşanıyor ve oğlu boğuluyor... Aylar sonra olayın acısını halen içinden atamamış Rachel, arkadaşının bulduğu ıssız bir sahil kasabasında, mütevazı bir eve taşınıyor, yarım kalan kitabını tamamlayabilmek için... Lakin oğlunun ruhu bir türlü yakasını bırakmıyor; küçük tacizlerle varlığının işaretlerini veriyor. Bu sırada kasabanın altıncı hissi kuvvetli bir sakini, Rachel’ı etrafındaki ruhlar konusunda uyarıyor. Üstelik genç kadının çevresindeki hayaletler sadece oğluyla sınırlı değil... Demi Moore’un kötü oyunculuğu ile gölgelenen ilk yarının ardından, özellikle son bölüme doğru toparlanan Alacakaranlık, zekice bir film değil belki ama ortalama sinema izleyicisi oyalayacak niteliklere sahip olduğu kesin. Pastel renklerin hakim olduğu, nitelikli görsel işçiliği filmin belki de en büyük artısı... Bu vasat filme bile sempati duymamızın nedeni, sefil geçen ağustos ayının yerlere serdiği beğeni düzeyimiz elbette.



Fransa evladına sahip çıkıyor

ARSEN LÜPEN
(Arsene Lupin) MACERA Y: Jean-Paul Salome O: Romain Duris, Kristin Scott Thomas, Pascal Greggory, Eva Green Yapım: 2004 Fransa-İtalya, 131 dk.

Edebiyat dünyasının en meşhur hırsızı Arsen Lüpen, 100 yılın üzerine ilk kez Fransız sinemacıların elinden beyazperdede. Hırsızlığa olan tutkusunu dizginleyemeyen 20’li yaşlarının başlarındaki tutkulu bir gencin öyküsünü anlatan filmde, Arsen Lüpen’i Fransız sinemasının sıradışı aktörü pek sevgili Romain Duris canlandırıyor. Kristin Scott Thomas ve Eva Green gibi iki mühim aktris de filmin kadrosunda. Seyirciyi Normandiya taşrasından, Caux’nun uçurumlarına ve Paris’in karanlık sokaklarına taşıyan bu yeni uyarlama, genç Lupin’in karanlıkta kalmış farklı yönlerini ön plana çıkarmanın derdinde.



Adam küçük çilesi büyük

KÜÇÜK ADAM
(Little Man) KOMEDİ Y: Keenen Ivory Wayans O: Marlon Wayans, Shawn Wayans, Mathew Ast, Jeffrey Ballard Yapım: 2006 ABD, 90 dk.

Wayans kardeşler, zevzek Amerikan izleyicisi sağolsun, hala Hollywood’da iş yapıp film çekiyor, çilesini çekmek de bize düşüyor. Son projeleri, adam yüzlü bebek vücutlu bir karakter yaratıp burdan eğlence çıkarmak üzerine kurulu. Düşünün ki bebek vücudunun üzerine yerleştirdikleri surat Marlon Wayans’a ait, daha sevimsiz bir şey düşünebilir mi insan? Önceki sezonun en kötülerinden White Chicks’in üzerine gelen Küçük Adam, umuyoruz ki, Wayansların hayatımızdan çıkmasına vesile olacak artık.



Bu akşam Cannes’a
gidelim paraları ezelim

TATLI HAYAT
(Quatre Etoiles) KOMEDİ Y: Christian Vincent O: Isabelle Carre, Jose Garcia, François Cluzet, Jean - Paul Bonnaire Yapım: 2006 Fransa, 106 dk.

Tatlı Hayat hiç beklemediği bir anda 50.000 avroluk bir mirasa konan Parisli bir kızın hikayesini anlatıyor. Rakam zengin olmaya yetmeyince kahramanımız Franssou da hovardalık etmeye kadar veriyor. Paraları ezmek üzere Cotes d’Azur’a iniyor; burada paralı ve güzel hatunları ‘kafeslemeyi’ meslek edinmiş (son derece Kirli Çürük ve Adi bir adam olan) Stephane’le tanışıyor. Elbette üç kuruş parasını Stephane’e kaptırmaya hiç niyeti yok. Ama Stephane’in de genç kızdan vazgeçmeye niyeti yok.


Talip Ertürk
terturk@gazetevatan.com