>

DİĞER HABERLER

Hikayedeniz - 17 - Üç

"...Yemyeşil otların içerisinde, kuşların cıvıltıları, onu yine geçmişe doğru götürdü...." Güven Gürbüz'ün yeni yazısı...
 
   
 
 
     
HİKAYEDENİZ-17-ÜÇ

Elif’in gelini Hatice ahşap kapının önünden seslendi..
- Öğlen yemek vakti oldu, acıkmadınmı? Yine nerelere daldı gözlerinn?
Elif yaşlanmıştı artık, yavaş, yavaş belini tutarak kalktı ayağa,. Hatice ile oturup allah ne verdiyse yedi içtiler..

Yemekten sonra eline aldığı küçük bir çapa ile bahçedeki fasulye dikili karıkları çapaladı, yorulmuştu. Hemen oracıkta çöküverdi yere. Yemyeşil otların içerisinde, kuşların cıvıltıları, onu yine geçmişe doğru götürdü..

İlk çoçuğunu toprağa verdikten bu yana, aradan bir yıl geçmiş, hemen ikinci çoçuğuda dünyaya gelmek üzereydi. Kudret’e “Çoçuğumuz doğsun öyle gidelim memlekete olmazmı?”dedi. O da kabul etti.
Ankara’nın bir gecekondu semtinde, bir küçük odada sancıları tuttu. Hastanede doğum yapan Elif, artık bu çoçuğuna ne pahasına olsun iyi bakacak, aç kalacak susuz kalacak onu yanından ayırmayacaktı. Çünkü ilk çoçuğunu kaybetmenin acısını yüreğinden henüz silememişti. Adını evlenmelerinde ön ayak olan Kudret’in
Hemşerisi Aydın bey koydu..Çoçuğun adı itimat olsun dedi. adı gibi güvenilir olsun. Elif bebeciğine gözü gibi bakıyordu. Kudret’te ayakkabı boyacılığı yapıyor.Oradan evine sağladığı gelirle ailesinin geçimini sağlıyordu..

Kundaktaki bebeği kollarında Elif ile Kudret memleketlerine doğru yola çıktılar..Kuzeydoğu anadolunun ucra, yüksek dağlarla kaplı, heybetli kalesi ile yürekleri titreten Kudret’in memleketine, uzun bir yolculuktan sonra ulaştılar. Memlekete geldiklerinde aile büyükleri onları pek hoş karşılamadılar..Kudret’in annesi “ El kızı” diye ilk sitemini yapıştırdı. “ Sen git Ankara’lardan kız bul evlen gel, bizim memleketin neyi vardı” der. Kimisi başka bir söz, kimisi daha değişik..derken fazla sürmez Elif’in Kudret’in memleketi ile birlikteliği. Karar verirler artık. durulmaz burada derler, bize ekmek yedirmezler, her gün hır gür, kavga..

Mevsim güzdür artık. Ağaçların yaprakları gazel olmuştur. Kudret birkaç eşya bir kat yatak alır evin önüne yığar. “Gideceğim artık buralarda bize dirlik yok”. Elif bir kenarda bebeciğine sarılır ağlar, ağlar, ağlar, hiç kimseler yanaşmaz yanına.. Onlara göre el kızıdır. Bir atın sırtına sarılır göçleri. Akşamdan yağan kar, henüz erimemiştir. Havada soğukmu soğuk. Kudret’e yardım eden Elif bebeciğini bir kenara bırakmıştır da kimseler kucağına almaz, bebek ağlar duvar dibinde kimseden tın yok. Sonra bebecik durmaz iyice ağlamaya başlar. Elif sarılır hemencecik, basar yavrusunu bağrına “ Üşüdü zavallıcık hadi gidelim artık der.”

Nice ümitlerle geldikleri memleketinde sahiplenmez kimsecikleri. Öyle ya o bir yetim, üstelikte el kızıdır.
“Bu dünya’da” der “yetim olmayacaksın, çünkü yetim olanın vuranıda çok olur.”. Kudret’in annesi içten içe ağlasada. ne çare içeri akan yaşla, dışarı yansıyan birbirini götürmez. Büyüklük hep böyle olmaz elbet, büyüklük hep küçüğün yaptıklarına göre belirginleşmez. Küçüklerin istedikleri gibi olmasada büyüklük yine büyük olmalıdır.

Elif ile Kudret’in eşyaları sarılır uzun burunlu otobüsün üstüne ve kucağında itimat ile Ankara yollarına düşerler.
Gözleri dolu doludur. İçine akar çoğu gözyaşları. “Dayan be Elif bu günlerde geçer elbet” der..
Ankara’ya dönerken onları orada bekleyen ne bir yuva vardır, ne bir tüten ocak..

Devam edecek..

15.Ekim.2004 Ankara-Çankaya
guvenin@turkiyeonline.com



Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>