>

DİĞER HABERLER

Kuyucaklı Yusuf

"Kuyucaklı Yusuf Türk klasikleri arasında yerini almış bir roman. " Mürsel Sezen'in yeni yazısı...
 
   
 
 
     
Gerek yazarı Sabahattin Ali’nin hala tartışılan cinayeti, gerekse kitabın çok güçlü bir kurguya ve dile sahip olması neticesinde yüzlerce kez hakkında yazılıp çizilmiştir elbette.

Ben başka bir açıdan göz atmak istiyorum bu kitaba.
Kitap dönemin kadın-erkek ilişkileri açısından inanılmaz tespitler içeriyor ve bugünü anlamamız için önemli ipuçları veriyor.

1903 sonbaharı... Anne-babası eşkiyalar tarafından öldürülen ve kendisi Kaymakam tarafından evlat edinilen Kuyucaklı Yusuf, Kaymakam’ın evinde eşi Şahinde Hanım tarafından pek hoş karşılanmaz. Şahinde Hanım eve bir “köyle piçinin” getirilmesinden hiç memnun değildir, bağıra çağıra söylenir.
Peki Yusuf üzülür mü? Hayır.
Yusuf bir kadının çenesini bu kadar açabilmesine hayret eder ve Kaymakam’a biraz da merhametle bakar. Çünkü evde sözü geçecek, hükmü yürüyecek yegane adam evin erkeğidir, evin erkeği kendisini istediğine göre Şahinde Hanım’ın sözlerinin bir kıymeti yoktur.
Kuyucaklı Yusuf okula da çok az devam eder. Neden okumadığını soran Kaymakam’a şu sözleri söylemekten de çekinmez: “Sen bile okudun bildin de ne oldu sanki? Benim babam birşeycikler bilmezdi ama evinde sözü senden çok geçerdi.”

Sebahattin Ali o dönemin aile tablosunu çizmekten de geri durmaz;
“Bizim küçük Anadolu şehirlerimizde müzmin evlenme hastalığı daima hüküm sürmektedir. En kuvvetliler bile bir iki sene dayanabildikten sonra bu amansız mikroptan yakalarını kurtaramazlar ve kör gibi, önlerine ilk çıkanla evlenirler.
Tabii bu evlenmede herhangi bir müşterek hayattan ziyade, erkek için evde bir kadının bulunması; kız için de “münasipçe bir kısmet” varken kaçırılmaması düşünülmüştür...”
Evliliğin ileri safhası ise beterdir;
“... evde meram anlatmaya asla imkan olmayan, seviyesi, ahlak telakkisi, dünyayı görüşü ve itiyatları büsbütün ayrı bir mahlukla daimi bir beraberlik insanı dış hayatta da bedbin yapar ve bütün insanlardan şüpheye düşürür.”
Kitabın ilerleyen bölümlerinde Kaymakam Salahattin Bey ile Şahinde hanımın evlilik içi çatışmaları gerçekten okunmaya değer. Herkesin kendi dünyasında yaşayıp karşısındakini –ısrarla- anlamaması, anlayamaması bir ailenin git gide sonunu hazırlar.

Şimdilerde adı Playboy olarak geçen tiplere o dönemlerde de rastlanır. Bunun en güzel örneği Şakir tiplemesidir;
“Şakir’in kendisine benzeyenlerden ibaret bir partisi vardı. Ne candarma, ne hükümet bunlara karışamazdı. Çünkü, parayı bolca oynatıyordu.”
Bu playboylar her tür eğlenceye içerisinde gününü gün ederken yine de ailesinin isminden dolayı kızlar için “en münasip koca” adayı olarak görülür, hayat kadınları ile düşe kalka kaptıkları hastalıkları eşlerine bulaştırıp kapalı kapılar arkasında aile dramları yaşanmasına neden olurlarmış.
Bu anlatılanlarla bugünün tek farkı hastalık kapma ihtimaline karşılık prezervatifin araya girmiş olması ve hijyenik koşulların yaygınlaşması.
Bunun dışında 1910’larda yaşanan neyse, bugün de o...

Keşke Sabahattin Ali öldürülmeseydi de, Kuyucaklı Yusuf’un İnce Memet gibi devam kitaplarını yazılabilseydi.

Mürsel Sezen
msezen@cosmoturk.com

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>