>

DİĞER HABERLER

L’ultimo Bacio

Deli Fişek yine deli dolu, bu hafta yine bambaşka... Deli Fişek'in "Tatlı Hayat" köşe yazısını okumak için tıklayın!
 
   
 
 
     
Aslında başka şeyler yazmak vardı kafamda. Ama son izlediğim ve bu yazımın başlığını oluşturan filmi o kadar beğendim ki, son yaşadıklarım da buna benzer şeyler olunca anında çark ettim. Bir film bu kadar gerçekçi, oyuncular bu kadar başarılı ve konu ancak bu kadar güncel olabilir. Gerçi insanlar varoldukça bu filmin konusu da güncel olmaya devam edecek, çünkü konu kadın erkek ilişkileri. Filmde çok güzel bir laf vardı, "insanlar binlerce yıldır evlenip durduklarına göre bir bildikleri vardır". Sahiden de, bu konuda yazılıp çizilen o kadar çok şey varken, etrafta onca mutsuz evlilik varken, yine de "bir musibet bin nasihatten iyidir" düşüncesiyle olsa gerek, insanlar evlenip bunu kendileri görmek istiyorlar. Halbuki ben tüm evlenenlere söylüyorum, imzayı atana kadar vaktin var, hala vazgeçebilirsin… Eh tabii bu telaş içinde olanlar bana ancak acıyarak, "hadi be, gör bak ben öyle olmayacağım, bizim ilişkimiz sonsuza dek sürecek" tipi bakışlar atarlar. Aslında benim derdim evlilikle ilgili falan değil. İnsanoğlunun yaradılışının evlenmeye ve en çok 3 seneden uzun süren ilişkilere aykırı olmasıyla ve bunu bile bile evlenmeye çalışmalarıyla ilgili, sonra da aşk bitip ilişki bitince ağlayıp sızlanmalar, sanki hayatta bir tek kendi başına gelmiş gibi hayata küsmeler. Halbuki olay budur….

Mesela ben de hayatımda aşk olduğu sürece varolabileceğimin farkındayım. Aşk benim için Güneş gibi. Güneşli havalarda kendimi çok daha iyi hisseder, güne daha farklı bir heyecanla başlarım. Güneş bana enerji verir, heyecan verir, yaşama sevinci verir. Aşk da öyle. Ama aşk "aşk" olduğu sürece. Biterse bittiğine inanmalı ve çekip gitmelidir.

Bitmişse bitmiştir, geri dönmeler, değişmeyeceğinden emin olduğun halde son bir kez şans vermeler falan aslında hep yalandır, kandırmacadır. Canım sürekli filmi anlatıp, yorumlar yapmak istiyor, ama tüm filmi anlatıp da heyecanınızı kaçırmanın alemi yok. Neredeyse sonunu söyliycez. (Katil uşak, ehe ehe) Şaka şaka, katil falan yok ama filmin sonu korku filmi gibi. Seyredin ve görün. Eminim herkes bu filmde kendisinden ve yakın çevresinden birşeyler bulacak. Filmden, yüzünüzde muzip bir gülüşle çıkacaksınız çünkü hayatın gerçeği bu!

Geçen akşam arkadaşlarla konuşurken, içimizden biri sevgilisiyle ayrıldığını ve en son yaşadıklarını anlatıyordu. Bizi de kendisi gibi uzun zamandır inandırmaya çalışmıştı güzel bir ilişki yaşadığına. Biliyorduk bu ilişkinin aslında onu çok mutsuz ettiğini ama biz söyleyince inandırıcı olmuyordu, yaşayıp görmesi gerekiyordu. Kız anlattı durdu ve içimizden biri çıkıp "şu işe bak ya, insanın bir başkasının ilişkisi üzerine yorum yapması ne kadar kolay" diyiverdi. Çünkü olay o kadar apaçık ortadaydı ki, hepimiz aslında o ilişkinin çoktaaaaaan bitmesi gerektiğini biliyorduk. Neyse işte, bu grupta gözyaşına yer yok, hayat devam etmeli, içip içip ağlamak, gereğinden fazla dert yanmak yasak. Onlarla birlikteyken iyi de, sonra ne oluyor? Hepsini toplayıp evine götüremiyorsun ki! Işte o noktada aile giriyor devreye. "Canımız çoğuğumuz, sen bizim herşeyimizsin, seni üzen top olsun" falan tarzı yaklaşımlarla yüreklendiriyor. Artık hiçbirşeyden korkmuyor, "tamam ulan bu sefer bitti" diyebiliyorsun. Peki ya arabaya binip de eskiden sözlerini ezbere bildiğin ve mutlu mesut bağıra çağıra söylediğin aşk şarkıları çalmaya başlayınca ne oluyor? O güne kadar sana hoşça vakit geçirten şarkıların, aslında sevgilisinden ayrılanların gerçek birer düşmanı olduğu ortaya çıkıyor. Mesela Sevgili Sibel Tüzün’ün Hakikaten adlı çalışması!!! (Sibel Tüzün en yakın arkadaşımız olduğu için "sevgili"; şarkısı da hala üzerinde çalışıldığı ve radyolarda, televizyonlarda binlerce kez çalınmasına rağmen henüz tamamlamadığı için veya her ne sebepleyse "çalışma" diyoruz) Bu tür şarkıların sözleri ve hatta içerdikleri her kelimenin şiddetle birer gözyaşına dönüşme, sel olup akma ihtimali var. Daha önce dikkat bile etmediğin, sözleri kulağa anlaşılmaz gelen İngilizce şarkıların ise sözleri bir anda anlaşılır hale geliyor ve hepsinin bıçak kadar keskin anlamları olduğu anlaşılıyor. Eh n’apalım artık bunun da altından kalkmak kendimize düşüyor. Şunu unutmayalım ki hayat devam ediyor. Biri gelir biri gider, bakın herkese oluyor, ölenle ölünmüyor, NO MAN NO CRY! Hadi bakiyim. Bir dahaki yazımda daha mutlu şeyler yazmaya çalışacağım.

Sevgi ve aşkla kalın.






Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>