>

KÖŞE YAZILARI | ÇAĞATAY ÖZTÜRK

Herkesin Bir Hikayesi Var: ‘Karmaşık İlişkiler’

"Seni Seviyorum Demek İçin Geç Kalmış Sayılmazsınız!" Çağatay Öztürk`ün yeni yazısı...
 
   
 
 
     

HERKESIN BIR HIKAYESI VAR: ‘KARMAŞIK İLIŞKILER’

Sizlerle bir sinema filmini paylaşmak istiyorum. İzlediğimde, bizim ülkemizde neden böyle filmler yapılmıyor diye düşünmeden yapamadığım bir sinema filmini. Şu sıralar gösterimde olan ve oldukça başarılı buldğum filmin başrol oyuncuları Hollywood sinemasının efsanevi ismi Merly Streep, Steve Martin ve Alec Baldwin. Yönetmeni ise Nancy Meyers. Filmde 60’lı yaşlarda olan birbirinden boşanmış bir çiftin yeniden ilişki yaşamayı deneme ile ilgili çabaları anlatılıyor. Bir durum komedisi olan filmin adı ‘It’s Complicated’ (Karmaşık İlişkiler) gerçekten de karmaşık ilişkilerin mizahi bir dille anlatıldığı çok başarılı bir film.

Bizim ülkemizde son yıllarda sinemalarda gişe yapan filmler, ya gençlerin hikayesinin yer aldığı ve başrolde oynadığı filmler, ya da argo sözlerin havada uçuştuğu ve toplumumuzdaki bastırılmışlıkların peyazperdedeki yansımaları... Oysaki orta yaşta olan ya da orta yaşın üzerindeki insanlarında bir yaşamları olduğu, duygularının olduğu ya da aşk ilişkisi yaşadıkları göz ardı ediliyor. Ya da beyaz perdede bu tür konulara çok sık yer verilmiyor.

Dünyanın ilerlemiş ülkelerindeki birçok teknolojik yeniliğini yakından takip eden ülkemizde ne yazık ki insan ilişkileri ile ilgili, birçoğumuz halen bastırılmışlıklarımızın esaretinde yaşamlarımızı sürdürüyoruz. Toplum bireylerden meydana geldiğine göre, her bireyin ait olduğu sosyal statü, ekonomik statü ve psikolojik statü ile ilgili çok ayrıntılı konuları yakından takip ederek beyaz perdeye aktarmak mümkün. Sinema, geniş kitlelere ulaşmayı en kolay ve en başarılı bir şekilde sağlayabileceğimiz en özel iletişim ve sanat aracı diye düşünüyorum. Özellikle Lümier Kardeşler tarafından 1896-97 yıllarında aktüalite filmleri İstanbul’da ilk önce saray halkına daha sonra ise, Beyoğlunda’ki Sponeck meyhanesinde halka gösterildiğinde sanırım, Türk sineması adına çok umutlu yapıtların ortaya çıkacağı ümit ediliyordu. Lümier Kardeşler’de İstanbul’a Paris’teki ilk sinema gösteriminin ardındaki yıllarda gelerek değişik mekanlarda aktüel filmler çektiklerinde de eminim Türk sinemasından çok umutluydular.

Elbetteki Türk sinemasında da çok başarılı yapıtlar olduğunu inkar etmiyorum. Çok önemli yönetmenlerimiz, aktörlerimiz ve aktristlerimiz olduğunu bilmek sinemamız adına beni çok umutlandırıyor. Ancak günümüzde artık sinemayı biraz daha yukarı çekmek ve daha fazlasını yapabilmek mümkün. Konuların işlenişi bakımından tek düzelikten kurtulmamız gerekiyor. Gerek yurt içi gerekse yurt dışında yabancı yapım bir film izlediğimde bu nedenden ötürü, yani Türk sinemasından çok daha başarılı yapıtlar çıkacağı umudumdan ötürü, yabancı yapıtları hep gıptayla izlerim. Neden bizde onların yaptığını yapabileceğimiz halde yapmıyoruz? Cevap: Çünkü gişe yapmaz!...

Daha önce ‘Kod Adı İnsan’ adlı kitabımda da yazdığım gibi, 80 yaşını geçmiş Türk Tiyatrosunun dev çınarı Yıldız Kenter’e sen kenara çekil yaşlandın denilerek emekiye ayırılıyor,ancak İngilizler’in 80 yaşını geçmiş Demir Lady olarak bilinen Margaret Thatcher ise bir saatine onbinlerce sterlin ödenerek değişik üniversitelerde, ders vermesi için teklif üstüne teklif alıyor. Öte yandan, İngiltere’de, İngilizlerin dünyaca ünlü gay şarkıcısı Elton John ‘Sir’ ünvanıyla Kraliyet ailesi tarafından mükafatlandırılırken, bizde halen Zeki Müren’in ve Tarkan’ın cinsel kimliği tartışılıyor...Artık bunları bir kenara bırakıp, gerçekten kalıcı birşeyler üretmenin zamanı gelmedi mi? Faydasız tartışmalarla vakit kaybetmek yerine, ilerlemiş ülkelerin teknolojik yeniliklerini ülkemize getirme çabamızın yarısını biraz da insani değerleri daha iyi noktalar taşımak için harcasak fena mı olur?

Seni Seviyorum Demek İçin Geç Kalmış Sayılmazsınız!

Ben yaşamda hiçbir zaman hiç birşey için geç kalındığını düşünmüyorum. Sevgililer gününün yaklaştığı bu günlerde sadece gençler aşk yaşamıyor unutmayalım. Bu toplumda herkes her duyguyu yaşıyor. Genciyle yaşlısıyla, erkeğiyle, kadınıyla...Bizden olmayanı ötekileştirmeyelim. Herkesin hikayesine yer verelim. Bugüne kadar yapılmayanı yapalım. Konuşulmayanı konuşalım. Ancak o zaman ülkemizi ilerlemiş ülkelerin gözünde ve kendi içimizde çok daha farklı bir yere taşıyabiliriz.

Herkesin Sevgililer Günü’nü, sevgi dolu dileklerimle kutluyor ve sevgiliniz yoksa bile en azından 14 Şubat günü birilerine sihirli o iki sözcüğü (SENİ SEVİYORUM) söylemek için tereddüt etmemenizi ümit ediyorum. Belki de Seni Seviyorum demenin tam zamanı!

Hoşçakalın. Mutlu Kalın.

Bu arada unutmayın her hoşçakal bir merhabadır aslında!

Çağatay Öztürk
oztuc@aol.com

 


ÇAĞATAY ÖZTÜRK
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>