>

KÖŞE YAZILARI | ÖZCAN KANDEMİR

Üç Kadın Bir Erkek

"Bu öykü üç kadın ve bir erkek arasında geçen hazin bir öykü. Sadece hazin olmakla kalmıyor insanın tüylerini diken diken ederek..."
 
   
 
 
     

Bu öykü üç kadın ve bir erkek arasında geçen hazin bir öykü. Sadece hazin olmakla kalmıyor insanın tüylerini diken diken ederek yüreğini kanatıyor.
Bu öyküyü kuşkusuz hepiniz biliyorsunuz. Günlerce gazete manşetlerinden inmeyen tırnakları ve dişleri sökülmüş, vücudunda sayısız sigara yanıkları olan, aç susuz bırakılan ve çektiği eziyetlerden ve gördüğü şiddetten tanınmaz hale gelen Meryem’in öyküsü.
Sözüm ona aile dostları olan ve aynı zamanda da patronu olan Mustafa Kıvrık tarafından şiddette ve işkenceye maruz kalan bu kızcağızın durumuna daha fazla katlanamayan Mustafa Kıvrık’ın kızının ihbarıyla ortaya çıkan bu öykü insanın tüylerini diken diken ediyor.
İşin ilginç tarafı bu eziyetlerden Meryem’in annesinin ve öz be öz erkek kardeşinin de haberinin olması ve durumu bildikleri halde hiçbir şey yapmamaları veya yapamamaları.
Diyelim ki bu adamın ruh sağlığı yerinde değil. ( bunu elbette adli tıp ortaya çıkaracak) Bir anne, bir kardeş en yakınının böyle bir eziyete maruz kaldığını göre göre nasıl harekete geçmez? Nasıl karakola gitmez? Nasıl ortalığı ayağa kaldırmaz?
Asıl konu bence bu.
Bunların elini kolunu bağlayan ne? Korku mu? Menfaat mi? Yoksa hepsinin mi ruh sağlığı bozuk?
Ölüm derecesinde ağır darbeler alan Meryem tanımaz halde hastaneye kaldırıldığında kendisine gelir gelmez ilk söylediği söz “Annemin ve abimin suçu yok!” demek oldu. Meryem’e bunu söyleten neydi? Bir şeylerden korktuğu kesin, önce bunu bulmak gerek.
Geçenlerde bu konunun üçüncü kadını Mustafa Kıvrık’ın eşi bir televizyon programında konuştu ve olaylardan haberi olmadığını söyledi. Oysa çevrede bulunan birçok esnaf aynı programda konuşarak konunun eşi tarafından da bilindiğini söylediler.
İnsanın kanını donduran bu olayda mağdur üç kadın ve bunları insanlık dışı davranışlarıyla sindiren bir erkek var. Bu canavar ruhlu adam, bir kadının eşi ve çocuklarının babası. Diğer kadının patronu ve ( söylenene göre aynı zamanda sevgilisi) üçüncü kadın ise bu genç kızın annesi.
Meryem türlü işkenceye maruz kaldığı halde sindirilmiş bir genç kız. Karakola gidip şikayet etme cesaretini bile gösteremiyor. Ailesi durumu bildiği halde buna göz yumuyor. Her gün kızının işkenceye tabi tutulduğunu bile bile bir anne buna nasıl dayanabilir?. Akıl alır gibi değil.
Mustafa Kıvrık’ın eşi bütün bunların para için yapıldığını ima ediyor. Bu eziyet para için çekilir mi? Önünüze altın dökseler bir parmağınızın tırnağını söktürür müsünüz? Veya kızınızın üzerinde sigara söndürmek için size dünyaları bağışlasalar razı olabilir misiniz?
Şimdi Meryem’in annesi de, abisi de, patronu da tutuklu. Patronu Meryem’e eziyet etmekten, annesi ve abisi de bu duruma göz yumdukları için yargılanıyorlar.
İlk duruşmada patronu ve abisi susma haklarını kullanarak konuşmadılar. Anne kızına eziyet edildiğini bildiğini ve patronu ona eziyet ederken görmemek için evi terk ettiğini söyledi. ( ne güzel çözüm değil mi?!...)
Hüsey’in Kıvrık’ın eşini programa çıkaran sunucunun “size de şiddet uyguladı mı?” diye sormasını bekledim ama bu soruyu sormadı. Bir kadının beş yıldır süren bu ilişkiyi hissetmemesi mümkün görünmüyor Bu canavar ruhlu adam, büyük ihtimalle eşine de zaman zaman şiddet uyguladığı için, kadın korkusundan susmak zorunda kalmış olabilir.
Bütün bunlar kuşkusuz mahkeme sırasında açıklığa kavuşacak.
Meryem’in yüzünde ve vücudunda yer alan yaralar her geçen gün iyileşiyor ama yüreğindeki yaraların kapanması mümkün mü acaba!...
Yaşadığı bu kabusu unutabilecek mi?
Hayatına yeni bir sayfa açıp bunların üzerine bir sünger çekerek yaşayabilecek mi?
Bir erkeğe güvenebilecek mi?
Bir erkeği bırakın annesine abisine güvenebilecek mi?
Bütün bu işkenceleri yapan Hüseyin Kıvrık’a ve bu işkencelere göz yumanlara ne ceza verilecek?...
Bu öyle bir ceza olmalı ki, tüm insanlara örnek teşkil etmeli. Kimse bir kadına el kaldırmaya, ona eziyet etmeye ve onun hayatını karartmaya cesaret etmemeli, edememeli.
Konu ne olursa olsun, hiç bir insana, bir başka insanın eziyet etmesini haklı gösterecek bir gerekçe olamaz!...
“Artık olan olmuş” diye bu olayı unutmamalıyız.
Bunun sonunda Meryem çektiği eziyetlerle kalmamalı.
Bu insanlık dışı davranışı yapan ve buna göz yumanlar mutlaka cezalarını görmeli ve bunun sonuçlarını herkes öğrenmeli.
Hiçbir ceza kuşkusuz Meryem’in çektiklerini ona unutturamaz ama hiç değilse yüreğini ferahlatır diye düşünüyorum.

Özcan Kandemir o.kandemir@superonline.com
 


ÖZCAN KANDEMİR
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>