>

KÖŞE YAZILARI | REHA MUHTAR

Hazin bir evli erkek öyküsü...

"genç kadın o kadar naif bir güzel, erkek ise öylesine bebek yüzlü ışık saçan bir güzeldi ki, ikisinin de güzelikleri ünlerinden önde gidiyordu..." Reha Muhtar köşe yazılarıyla Cosmotuk ailesinde...
 
   
 
 
     

Kadın çok güzel, erkek çok yakışıklıydı...

17 yaşındaki David ile 15 yaşındaki Jade’in aşkı ve cinselliği keşfedişlerini anlatan muhteşem gençlik filmi Endless Love’da (Affedilmeyenler) Brooke Shields’in ilk gençlik yıllarındaki kadar taze ve güzeldi kız...

Erkek ise esasen yakışıklı bile denmeyecek kadar bebek yüzlü bir güzeldi...

Endless Love filminin erkek oyuncusu Martin Hewitt’in temizliği vardı yüzünde...

İkisi de çok ünlüydü...

Ama genç kadın o kadar naif bir güzel, erkek ise öylesine bebek yüzlü ışık saçan bir güzeldi ki, ikisinin de güzelikleri ünlerinden önde gidiyordu...

Ortak yaptıkları bir işte tanıştılar...

Sanki Tanrı onları birbirleri için yaratmıştı...

Erkek güzeliyle, naif kadın güzeli birarada olsunlar diye onları dünyaya göndermişti...

Aşık oldular birbirlerine...

Hem de çok aşık oldular ve evlendiler...


***

Uzun yıllar öncesiydi...

Evliliklerinin üzerinden bir süre geçmişti ki, naif ve dünyalar güzeli kadın işinde kendisini yöneten adama aşık oldu...

O adamla beraber oldu...

Adam, naif güzelin, bebek yüzlü sevgilisi gibi yakışıklı değildi...

Belki karizmatikti, belki yaratıcıydı bilinmez, neyi dokundu genç kızın yüreğine ya da tenine anlaşılmaz...

Sezen’in şarkısında dediği gibi;

“yapacak hiçbir şey yok...

gitmek istedi gitti...

hem anlıyorum...

hem çok acı...

tek taraflı bitti...

yapacak hiçbir şey yok,

gönül bu sevdi...

yeni bir ten,

yeni bir heyecan...

bilirim üstelik...

ne acı, ne acı insan...

kendine ne kadar yenik...

bulunmadı ihanetin ilacı...

yürek koca bir kara delik...”


***

Bebek yüzlü genç adam, bütün kadınlar etrafında geçit resmi yaparken, yaşadığı bu dramı hayatı boyunca unutamadı...

İçine işledi...

Yüreği yaralandı...

Gençti, çok yakışıklıydı, ünlüydü ve etrafında yüzlerce genç kadın vardı...

Hangisiyle istese onunla olurdu...

O naif güzele aşık oldu ve aşıkken aldatıldı...

Yara bir daha hiç geçmedi...

Bu olayın üzerine, yaşamı, inançları, tercihleri, her şeyi değişiverdi birden...

Şimdi söylersem hemen anlayacağınız çok başka bir dünyanın içine girdi...

O güne kadar o dünyayla bir ilgisi yoktu...

Ama yeni dünyası, ona acılarını unutturacak, tevekkülü gösterecek, yaşamı acılarıyla yaşamasını öğretecek bir dünyaydı...

Erkek güzeli genç adam, yeni dünyasından bir daha hiç kopmadı...


***

Bir süre sonra yeniden evlendi...

Çocukları oldu...

Yıllar sonra bir gün yakın bir dostuna; “Aşkla evlilik bir arada gitmiyor... Evli olduğun kadına aşık olmayacaksın, onu seveceksin... Aşk zor, çok zor bir şey...” diyecekti...

Genç eşiyle yaşadığı dramatik olay genç adamı bambaşka bir dünyaya itmişti...

Ne ilginçtir ki, yaşadığı o aşk da genç kadını çok başka bir dünyaya götürdü...

Öyle ki bir zamanların bebek yüzlü prensiyle, naif yüzlü prensesi birbirinin tam zıttı iki dünyanın başrol oyuncusu oluverdiler...

Biri dialektik ve materyalist dünyaların önemli bir figürü, öbürü ise maneviyat dünyasının sesi olmuştu...

Aynı filmde başrol oynarlarken, birbirinin zıttı dünyaların başrol oyuncuları haline gelivermişlerdi...

Geçmişi bilmeyen birisi bu iki ayrı dünyanın, fikirlerin ve düşüncelerin insanlarının bir zamanlar tek bir karenin iki fotoğrafı olduğunu mümkün değil anlayamazdı...

Aşk ve aldatma insanları nasıl savuruyordu başka dünyalara... “Aşk zor, çok zor bir şey diyordu...” hâlâ yakışıklı adam...

“Evlilikle aşk yürümüyor...”

Üzerinden kimbilir kaç yıl geçmişti...

“bir lodos lazım şimdi bana...

bir kürek, bir kayık...

zulada birkaç şişe yakut...

yer gök kırmızı..”

Reha Muhtar
rmuhtar@gazetevatan.com
 


REHA MUHTAR
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>