>

KÖŞE YAZILARI | SERPİL ŞAHİN

Seni Değiştirene Değil Seni Kabul Edene Teslim Ol!

"Ne kadar garip bir kadın bu! Dağınık saçları, saçlarına dekor yapmaya çalıştığı çirkin tokaları..." Serpil Şahin`in yeni yazısı...
 
   
 
 
     

SENİ DEĞİŞTİRENE DEĞİL SENİ KABUL EDENE TESLİM OL!

Ne kadar garip bir kadın bu! Dağınık saçları, saçlarına dekor yapmaya çalıştığı çirkin tokaları, yüzündeki irili ufaklı sivilceleri, sarımtrak dişleri, birkaç kırılmış tırnağı ile bakımsızlıktan yıkılmak üzere; ama farkında değil! Net görmediği her halinden belli olan çekik gözleri ile sadece bana ve tarot kağıtlarına bakıp geleceğimi okumaya çalışıyor. Oysa bilirdim ki geleceği, “O”ndan başkası gör-e-mez-di... Peki; sadece “O” görüyorsa geleceği, bu kadın nasıl oluyor da bu kadar destekli söyleyebiliyordu herşeyi?

Teşekkür edip sandalyeden kalktığımda sendelediğimi farkettim. Sanki yumruk yemiş gibi biktindi bedenim. Kendi masamıza kadar yürüdüğüm kısacık mesafede duyduklarımı mantık çerçevesinde oturtmaya çalışıyordum. Belki de kadına Sinem tüyo vermişti benimle ilgili, nereden bilecektim ki?! “Öfff, saçmalama Işıl!” derken homurdandığımı farkeden Sinem kendi şokunu atlatamamış bir yüz ifadesi ile bana bakıyordu. O esnada diyebildiğim tek şey “Hadi gidelim!” oldu.

Konuşamıyorduk... Hala duyduğumuz o garip şeylerin büyüsündeydik. İkimiz de yıllarca arkadaş olmanın verdiği bir sadakatle tek söz etmeden taksiye bindik. Ve o esnadan itibaren Sinem hevesli hevesli kadının ona neler dediğini anlatmaya başladı. Sanırım mesafe arttıkça kadının sözleri ile kendisini daha fazla şaşırtmayacağını bilmeye ihtiyacı vardı. Sinem’in söylediklerinde sadece harfleri işitebiliyor, uygun kelimeleri duyamıyordum. Ruhum resmen sağırlaşmıştı. Bedenim yorgun düşmüştü ve bir an önce eve gidip uyumaktan başka birşey dilemiyordu taksi yolculuğu boyunca.

Her zaman çıktığım merdivenler bu kez zorluyordu kısa ve düzgün bacaklarımı. Kapıyı açıp da koltuğun üzerine kurulduğumda hala fısıltıları duyabiliyordum. Sanki evin içerisinde yüzlerce homurdanan küçük falcı vardı.

Mutfağa doğru yöneldiğimde kadının sesi daha net geldi kulaklarıma, sanki o masadan hiç kalkamamışım gibi...

“İlişkilerinde hep taş olmayı seçmişsin. Yıllar ve beraberinde gelenler beni bu hale getirdi, benim seçimim değil deyip kalp kırmış ve her savaştan üstün çıkmışsın. Güçlü duruşuna rağmen yaşadığın hayal kırıklıklarının çevreni yosunlaştırmasına izin vermişsin. Dışardan bakılsa gücünden onları koruyorsun sanmışlar; ama sen yalnızlığından korkup ses etmemişsin yosunların sana yanaşmasına. Karşına çıkanlar, hayatında olmak isteyenler ise; makas misali. Seni, sen olduğun için kabul edemeyip oranı buranı kırpmaya çalışmış, hazmedememiş, sonunda senin gücün karşısında ezilip gitmişler. Çünkü onlara senden önce kağıtlar tesadüf etmiş, her kalıba sokmak zor olmamış o kağıtları. Tüm kontrol makasların elindeymiş, makası kaybetmemek için ne derse yapmış kağıtlar. Ama sana geldiklerinde dumur olmuş bu bıçkın makaslar. Gururun, onurun, sert görüntüne rağmen yosunlaşan kalbin önce korkutsa da cesaret vermiş. Farklı duruşun etkilemiş onları. Ve bu taş-makas oyununda sana ayak uyduramamış, sen de ağırlığından vazgeçmemişsin; yitirilmişsiniz aşk hikayelerinde...

Oysa düşünememişsin sana kağıttan başkası yar olmaz! Sana, seni değiştirecek aşklar değil, seni sahiplenecek ve sana sarılacak sevdalar lazım. Düşün bakalım, senin sert çıkışlarında hangisi daha çok dağılacak? Hangisi senin aşkın için belirli şekillere girecek? Hangisi rüzgar estiğinde sen üşüme diye üzerini örtecek? Sakın bana herkes kendinden sorumludur, ben tek başına varım gibi laf zırvalıkları yapma küçük hanım! Yalnızlıktan için çürümüş. Bırak da birileri seni şefkatle sarmalasın, senin için çabalasın, seni taş da olsan sevsin! Sen değil miydin, dilediğim tek şey saçımı okşayıp beni dizinde uyutmayı isteyecek bir adam! Aşk, bazen sevdiğin için başka şekle girmektir ve taş, kağıt karşısında her zaman boyun eğer. Teslim olmaktan korkma! Eksiklerimi görecek, alay edecek diye korkma! Bu akşam adı Umut muydu neydi? Ara onu!”

Bütün tüylerimin hala diken diken olduğunu görebiliyordum korkudan açılmış gözlerle. Nasıl oldu da bu kadar şey bildi ve ağzından çıkan ilk isim onun adı olabildi.

Peki, doğru muydu? Aşk için vücutlar ve duygular şekil değiştirir miydi? Sever miydi bu kez aşk beni saçlarımdan?

Serpil Şahin
serpil5sahin@gmail.com
www.serpilsahin.net



SERPİL ŞAHİN
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>