>

KÜLTÜR-SANAT

Indigo tüm hızıyla devam ediyor...

Klasik müziği kendine özgü yorumuyla gitarına entegre eden, her albümünde yeni bir “ilk”e imza atan ünlü gitarist Dominic Miller, Türkiye’deki ilk solo konseri için Indigo’da!
 
   
 
 
     
20 Mayıs 2005, Cuma / 22:00
Dominic Miller

Klasik müziği kendine özgü yorumuyla gitarına entegre eden, her albümünde yeni bir “ilk”e imza atan ünlü gitarist Dominic Miller, Türkiye’deki ilk solo konseri için Indigo’da!


Solo albümlerinde beraber çalıştığı Sting’in 7 albümünde imzası bulunan ve Shape Of My Heart, Mad About You, If I Ever Lose My Faith In You gibi klasikleşmiş Sting parçalarının gitar partisyonlarını yaratan Dominic Miller, grubuyla 20 Mayıs Cuma gecesi müzik severlere kolay unutulmayacak bir ziyafet verecek.

Dominic Miller
www.dominicmiller.com

Her şey Sting’le ve Bach’ın seçili işlerini içeren verdiği kitapla başladı. “Son turnesine hazırlanırken, Sting bana geldi ve “bu kitap seni biraz da olsa meşgul eder” dedi. Ama neye yol açacağını o da bilmiyordu, turne başladıktan kısa bir süre sonra Bach beni meşgul etmekten çok bir takıntıya dönüşmüştü” diyerek sözlerine başlıyor Dominic Miller. Bütün grup kendi işleriyle meşgulken Dominic Miller gün geçtikçe Bach’ı gitara nasıl entegre edeceğini düşündü ve Brand New Day turnesi bittiğinde birçok sonat ve partisyonu çözmüş ve yeniden şekillendireceği kendi stilini oluşturmaya başlamıştı.

"Seslere teknik egzersizlerim için bakmaya başladım ve gitar için parmaklarımı nasıl kullanacağımı bulmaya çalıştım”. Hergün birkaç kademe daha ilerleyen sanatçı, sonunda müziğin anlamını ve ruhunu çözmeyi başardı. Devamında gelen çalışmaları ise bunu ne kadar çözebildiğinin en iyi kanıtları oldu.

Dominic Miller, Sting’le çalışmaya 1989 yılında başladı ve sanatçıyla 7 albüm kaydetti. Sting’in müzikal kariyerinin ortasında ve hatta her yerinde yer alan sanatçı ayrıca kaydettiği solo albümlerinde de Sting’le beraber çalıştı. Arjantin doğumlu Miller, müziğinin geçirdiği son evrimden önce, tarzının kökenlerini Latin Amerika müziği ve Beatles-Jimi Hendrix karışımından alıyor. Phil Collins, Tina Turner, Ronan Keating, Bryan Adams gibi 100’den fazla önemli ismin albümlerinde yer alan Dominic Miller, Nigel Kennedy, Lesley Garret ve Pavarotti gibi müziğin ustalarıyla aynı sahneyi paylaştı. Klasik gitarla yaptığı ilk çalışmaları ve Guildhall mazisine rağmen, aslında pop müzisyeni olduğunun altına çizen Miller, özellikle “Shapes” albümü ile müziğini sarsılmayacak bir yere oturtmuş oldu. Böylece, klasik müziği kendi tarzıyla yeniden ifade etmeyi başarabilen nadir isimler arasında da en üst sırlarda yerini almayı başardı. Son albümü Third World’le yeniden bir ilke imza atan sanatçı, Türkiye’deki ilk solo konserini büyük bir dinleyici kitlesi eşliğinde Indigo’da veriyor.



21 Mayıs Gökhan Kırdar, Cumartesi / 23:00

27 Mayıs 2005, Cuma / 23:00
T.Raumschmiere & Band (Shitkatapult / Novamute, Berlin)
Eden Batu

T.Raumschmiere dendiğinde, içine punk enjekte edilmiş electro/techno müzik; T.Raumschmiere & Band dendiğinde ise, sonunda her şeyin ters-yüz olduğunun görüldüğü geri dönülemez bir yolculuk akla gelir.

Avrupa’nın en özgün plak şirketlerinden Shitkatapult’un kurucusu T.Raumschmiere, grubuyla beraber bu seneki ilk canlı performansını sergilemek üzere 27 Mayıs gecesi Indigo sahnesinde!

Sonrasında da bir başka Eden – Batu klasiği için hazırlıklı olmak lazım.

T.Raumschmiere & Band (Shitkatapult / Novamute, Berlin)
http://www.shitkatapult.com

T.Raumschmiere, William S. Burrough’nun “Düş Polisleri” adlı kısa öyküsünden (almancası: traumschmiere) ve Marco Haas, yani kendisinden oluşuyor.
1997 yılında kendi plak şirketi Shitkatapult’u kurduktan sonra içine punk enjekte edilmiş electro/techno müziği büyük bir ilgiyle karşılandı. Kompakt’tan Chicago’daki Hefty’ye kadar birçok önemli şirketle beraber çalışan T.Raumschmiere son olarak birçok dahiye ev sahipliği yapan Novamute’a imza attı

Geçtiğimiz sene sonbaharda yayınlanan “Radio Blackout” albümü, ki albüme dikkatleri çeken “Monstertruck Driver” single’ını unutmamak lazım, T.Raumschmiere’in müzik kariyerindeki bir başka dönemeç olarak tarihe geçti. Kavramsal ve stilistik açıdan punk, electro, hip-hop, rock ve elektronik atmosferin mükemmel karışımı olarak hazırlanan albüm sanatçı ilk misyonunu yerine getirdiğinin kanıtı oldu.

Şüphesiz T.Raumschmiere’in müziği en çok canlı olarak izlendiğinde zevk veriyor. Sanatçının sahnesi stüdyosu kadar karmaşık bir şekilde hazırlanıyor. Marco Haas’ın “anti” söyleminin temelini oluşturduğu canlı performans sırasında, grubuyla beraber kendisini seyircilerin “acımasız” kollarına teslim ediyor ve 1 saatten uzun süren ve geri dönülemeyecek bir yolculuğa start veriyor.

Geçtiğimiz yazı turnelerle ve festivalleri dağıtmakla geçiren T.Rauschmiere ve çetesi, verdiği aradan sonra tekrar Avrupa’yı tersyüz etme planları içinde. Mayıs ayına kadar DJ performanslarına devam edecek sanatçı, bu sene grubuyla ilk canlı gösterisini Indigo’da yapıyor.


28 Mayıs 2005, Cumartesi / 23:00
Sweet Sense

Captain Comatose on “Up in Flames” Tour (Playhouse, New York)
Ata (Playhouse / Robert Johnson, Frankfurt)
Eden

Sweet Sense, 2. sezonunun kapanışında 28 Mayıs Cumartesi gecesi Playhouse sanatçılarını Indigo’da ağırlıyor. Sezon finaline Captain Comatose ve Ata konuk oluyor.

Ayakta kalan son disko grubu Captain Comatose herkesi ateşler içinde tutuşmaya çağırıyor. İçkiler durmadan getirilecek, ta ki son disko hayranı ayakta kalana kadar içilecek, içilecek. Orkestra şefi edasıyla da Captain Comatose’dan Khan ve Snax hepimizi Ata sahneye çıkana kadar delirtecek. Sonrası ise zaten malum.

Bu sezon Ekim ayından itibaren sırasıyla Martini Brös., Ellen Allien ve Kiki, Ivan Smagghe ve Chloé, Rework ve Sammy Dee, Wighnomy Brothers, Michael Mayer ve Superpitcher, son olarak da geçen ay Sieg Über die Sonne ile beraber sahne alan Eden, her zamanki gibi bu gecenin de ev sahibi. Bir dahaki sezona kadar ağzınızda tatlı bir his kalacak gecenin son noktasını da tabi ki o koyacak.


Captain Comatose (Playhouse, New York)
http://www.captaincomatose.com

Türk-Fin asılı Khan yüzyılların dans provokatörü. Washington meşeli Snax ise, tam anlamıyla go-go ve garage punk sesleriyle yönetilen bir parti canavarı.
“Müzikal olarak rock müziğin disco’ya dönüştüğü 70’lerdeki garip periyotla ilgileniyorum” diye başlıyor sözlerine Khan, “Hastalıklı görünebilir ama, Rod Stewart ve The Stones’un disko kayıtları, yaptıkları en iyi albümler” diyerek sözlerine devam ediyor.

Snax ise: “O günlerdeki hikayeler, bana müzik ve olan olaylar kadar önemli geliyor. İstediğinizle yatabildiğiniz ve istediğiniz kadar uyuşturucu kullanabildiğiniz bu “diğer” dünyadan fantastik bir kopuşa sahip. Biz bu duyguyu geri getirmek istiyoruz.”

Yeni albümün tarzı, kaynağını çıkış albümleri “Going Out”un kapanış parçası olan, Iggy Pop’un “Baby” cover’ından alıyor ve “Up in Flames”in açılış parçası “To my Song”la da bağ kuruluyor.

Aklınızda ne varsa bırakın gitsin. Bu gecede amaç hedonizm ve motif de aşk. Khan ve Snax şarkılarıyla herkesi canlandıracak ve günümüz dünyasının sorunlarından uzaklaştıracak. Bu yüzden lütfen eller birleşsin… Captain Comatose geldi...

Ata (Playhouse / Robert Johnson, Frankfurt)
http://www.ongaku.de

14 yaşındayken Ata, GI’ın komşusuydu. JBL hoparlölerden gelen bas seslerini duyduğunda komşusuna gidip bu tarzın ne olduğunu sordu ve Zapp’la müzik hayatına giriş yaptı. Daha sonrasında ise Kraftwerk, DAF, Visage, Police, Midnight Star ve George Clinton geldi.

Jörg Hanze ile Delirium’da ilk DJ’lik deneyimlerini yaşayan Ata, çok geçmeden günümüz müziğinin altın kaynağını kurmaya karar verdi ve Heiko MSO ile birlikte Ongaku plak şirketi ortaya çıktı. Daha sonra Roman Flügel ve Heiko’nun Klanfabrick” diye adlandırdıkları stüdyolarında Acid Jesus olarak yaptıkları çalışmalar Klang’ın Ongaku bünyesine girmesini sağladı ve sonrasında da Playhouse ortaya çıktı.

Ongaku kontrolden çık
Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>