>

YAŞAM KOÇU

Bizim arkadaşlara sizin yaptığınız televizyonculuk diyorum. Radyolu dergili...

"Grubun medyadaki seyri nasıl olacak? Yeni dergi ve TV projeleri var mı?" Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk yanıtladı...
 
   
 
 
     
BAŞLAMADAN:

COSMOTURK NOTU:

Cosmoturk ekibi olarak Sn. Ferit Şahenk'i çok beğeniyoruz. Sn. Ayhan Şahenk'in yolundan devam eden ve iyi şeyler yapmak için uğraş veren güzel bir insan.

Bu röportajın "Gelecek nesillere nasıl bir yönetim?" sorusuna en güzel cevap niteliği taşıdığına inanıyoruz.

---------------------------------

DOĞUŞ GRUBU YAZILI BASINA GİRECEK Mİ? TELEVİZYONDA YENİ YATIRIMLARI OLACAK MI?

"Grubun medyadaki seyri nasıl olacak? Yeni dergi ve TV projeleri var mı? Kral TV'nin farklı bir konsepte taşınacaktı. Buradaki gelişmeler ne oldu?"

Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk yanıtladı...

2001 krizinin en zorlu günlerinde Babası Ayhan Bey hayata gözlerini yumduğunda henüz 37 yaşındaydı. 'Bu yükün altından kalkamaz.' diyenlerin yanıldığını gösterdi zaman. Doğuş Grubu onun kaptanlığında bugün 25 bin çalışanıyla finanstan medyaya, otomotivden inşaata geniş bir yelpazede ülke ekonomisine katkı sağlıyor.

Zaman Pazar'da bu Ayın Konuğu olan Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, Türkiye'nin İran, Irak, Suriye ile yakınlaşmasını 360 derece açılım diye nitelendiriyor. Krizde Avrupa’da maliyetlerin daha da arttığına işaret ederken de "Türkiye bölgede abilik rolü üstleniyor artık. Bu konumumuz AB'nin gözünde bizi daha değerli hale getirdi" ifadelerini kullanıyor. Ergenekon Davası'nın Türk tarihine olumlu bir süreç olarak geçmesini temenni eden Şahenk, küresel krizden Türkiye'nin krizden az etkilendiği görüşünde. Başbakan Erdoğan'ın 'bizi teğet geçecem' sözünü de bulunduğu mevki gereği isabetli buluyor: "Bırakın o mevkiyi, bir kurumun başındaki insan dahi ekibini topladığında kötümser tablo çizerse olmaz. Bu sözde liderliğin getirdiği bir motive etme cesaret verme de var." Şahenk, medya denince yazılı basını esas aldığını belirterek, "Bizim arkadaşlara sizin yaptığınız televizyonculuk diyorum. Radyolu dergili" dedi.

Fenerbahçe'nin şampiyon olacak mı? sorusuna ise "Bu yaz yine şampiyon olur" şeklinde esprili bir dille cevaplandırıyor. Daha önce günde 8 kutu kola içtiğini, ancak bitki çayına yöneldiğini aktarırken, müzikte çok geniş bir yelpaze çiziyor. Zeki Müren, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur ve Müslüm Gürses'in yanında sufi müzik de favorileri arasında. Şahenk, makine koleksiyonu yapacak kadar da fotoğrafa merak duyuyor.

İşte Şahenk söyleşisinde medyayla ilgili öne çıkan konular…

Marx'ı yeniden mi okumalıyız?

Çok samimi söylüyorum; dünya ticaret olarak bu kadar biraraya geldiği bir yerde bunun imkânı yok bence. Fakat, bunun çok iyi denetlenmesi, gözetlenmesi ve otoriteler tarafından paylaşılması gerekiyor. Yani, bu IMF olur, başka bir kurum olur, dünyada birinin riskleri görerek çekiyor olması lazım. Burada da bizim gibi belirli ekonomik büyüklükte olan ülkelerin katılımlarının ve orada temsili ağırlıklarının buna paralel olması lazım. 'İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulmuş ve o günkü ekonomik büyüklüklere göre organize edilmiş bir IMF'nin artık kendi görevini de, kendi içindeki temsil tanımı yeniden organize etmesi lazım, kotalarının değiştirilmesi lazım' diye bunu iki sene once Davos'ta söyledik. O zaman dedik ki ABD'den başlayıp dünyaya yayılacak, dikkatli filan olalım. Haklı çıktık diye sevinemiyoruz tabii. Sahiden IMF'nin kotaları galiba 3'e katlandı. Türkiye, dünyanın 17. büyük ekonomisi, G-20'ye girdik. Eskiden bu memleketten bir dolarla çıkamazdınız. İşadamlığını öğrendik, yabancıya mal satmasını öğrendik.

Sevdiniz mi medya patronluğunu?

Üniversitedeki eğitimim finans üzerine değildi, insan kaynaklarıydı. Tam anlamı da İngilizce Organisational and Consumer Behaviour. Biraz da karakterime uygun. Aldığım eğitim tamamen insanlar üzerine. Belki de bu yüzden iş dünyasında 'patron' lafını hiç sevemedim, hiç sevmeyeceğim de. İşin başında olma hazırlığına okulda aldığım derslerin katkısı oldu.

Gazete almayı hiç düşünmüyor musunuz? Yılın belli dönemlerinde 'Ferit Şahenk, Milliyet'i alıyor, Radikal'i alıyor' söylentileri çıkıyor.

Keşke Şahenk değil, Doğuş deseler daha iyi. Tabii ki, medyaya baktığım zaman, ekrana bakarım, yine fotoğrafçılık tutkumla bakarım. Yani renklere bakarım, insanların giyimine bakarım.

'Nereden girdik bu sektöre?' dediğiniz olmuyor mu? Çünkü medya çok zor bir şey.

Yok, hep derim, dünya standartlarını getirebilmek çok önemli. NTV'nin kendine has bir çizgisi vardı aldığımız zaman. CNBC-e daha çok sermaye piyasalarının daha halka inebilmesi için. Çünkü ilk tecrübem benim Şadan Bey'le başlattığım Garanti Menkul Kıymetler'di. Orada şunu gördüm; 'Ne kadar çok kişi anında fiyatları bilirse o kadar iyi'. Piyasaların derinleşmesi, büyümesi ve daha şeffaf hale gelebilmesi... Buna çok önem veriyorum. CNBC-e bu konuda çok büyük rol oynadı.

Ya National Geographic?

Her ay Ankara'da halamın evinde beklediğimiz, posta kutusundan bazen çıkmadığı zaman üzüldüğümüz bir derigiydi. Allaha şükürler olsun biz İngilizce okuyabiliyoruz, ama İngilizce okuyabilmeyenler için Türkçe'sini yaptık. Sonra bunun en çocuklar versiyonu NG Kids'i çıkardık. Gelecekteki müşterilerimizi yetiştiriyoruz bir anlamda. Arkadaşlarımız güzel tarih ve bilim dergisi çıkardı. Marka ve arkasındaki topluma verdiği şeylere önem veriririm.

Bankacılık ve medya ikisi bir arada zor olmuyor mu?

Her ikisi de kamuoyu önünde kamu yararı için. İnsanların parasının emanetçisiniz bankada. Hep bankaların kredi verip vermediği tartışılıyor. Ama bankaların asli görevi bankalara mevduatını yatıran mudisinin güvenli bir şekilde o parayı istediği zaman alabilmesini sağlamaktır. Ondan sonra ekonomiye katkısı olur. Basiretli tüccarın nereye nasıl parayı yatıracağını düşünmesi lazım. Tabii, bunlar sonraki meselelerdir.

Medyayı nasıl görüyorsunuz?

Medyada insanların kafa yapısının ağırlığını taşıyorsunuz. Çünkü insanların düşünebileceği ve karar verebileceği bilgileri arz etmeniz lazım, insanlar da o bilgiyi aldıktan sonra karar verebilmesi lazım. Bu anlamda insanlara saygı göstermek lazım. İkisi de çok önemli işler. Medyayı ben öyle görüyorum. Yazılı basın bence çok daha değişiktir. Benim için medya aslında yazılı basın. Bizimkine televizyonculuk denir, dergili ve radyolu. Çalışan arkadaşlarımızı seviyorum. Pek onlarla iç içe olma imkânımız olmuyor. Kardeşim var, o koşturuyor. Arada sırada her işte olduğu gibi hatalar olabiliyor. Hatalardan öğrenmeyi bildiğiniz sürece, kendinizi yenilemeyi bildiğiniz sürece hep kazanırsınız. Bugünkü şartlarda Türkiye'de bankacılık yapmak, medyayla uğraşmak hep kendinizi geliştirmeye zorluyor. Onların da bu değişimini görüyorum ve çok memnun oluyorum. Bizim görevimiz zaten başkanlık yapmak değil, kordinatörlük rolü oynamaktır. Garanti Menkul Kıymetler'de Genel Müdürlük yaptım, o zamanlar rahmetli Ayhan Bey'le konuşuyorduk. Bana, 'Bak oğlum, sen artık hesap veren değil, hesap soran tarafta ol.' tavsiyesinde bulunmuştu. Hiç unutamam.

Sizin aynı zamanda bürokrasi ve hükümetlerle işleriniz oluyor. Sizi rahatsız eden, yer yer ayak bağı olan böyle bir tarafı da var mı medya patronluğunun?

Rahatsız olmamız için hem televizyonculuk hem de öbür işleri yapmak için bizi rahatsız edici birşeyin olması lazım. Akşamları kafanızı yastığa rahat yatırabiliyorsanız, bu yeter. İstanbul'da HSBC binası bombalanmıştı. New York'ta TV'yi açtım, NTV'yi gördüm. NBC zannediyorum, ama NTV'ymiş. Olay üzücü, ama bizim markamızın oralarda da izlenmesi güzel. Bana zevk veriyor. Ülker Godiva'yı aldı, ben de New York'da bir tatlı kitapçısından bir avuç Godiva çikolatası aldım. O benim malım. Bunlar gurur verici şeyler. Biz bu ülkelere girerken ne kadar bekletildiğimizi, pasaportumuzun fırlatıldığı günleri gördük. Onun için bana çok iyimser diyorlar. Ben bu tip değişimlerden ve gelişmelerden memnun olan insanım. Onun için bazı şeyleri zamana bırakmak lazım.

Grubun medyadaki seyri nasıl olacak? Yeni dergi ve TV projeleri var mı? Bu arada Kral TV'nin farklı bir konsepte taşınacağı belirtilmişti satın aldığınız dönemde. Burada bir değişiklik olacak mı?

Doğuş Grubu olarak medyadaki büyüme hedefimiz devam ediyor. Bildiğiniz gibi Şubat ayında dünyanın en prestijli dergi grubu olan Conde Nast ile bir anlaşma imzaladık. Bu anlaşma çerçevesinde Vogue başta olmak üzere Türkiye pazarına uygun olduğunu düşündüğümüz Conde Nast dergilerini yayınlayacağız. Aynı zamanda NTV markasını farklı alanlara açarak zenginleştiriyoruz. Bu doğrultuda NTV Tarih ve NTV Bilim dergileri yeni yayınlamaya başladığımız iki önemli ürün. Televizyonda ise var olan kanallarımıza ve Doğuş ailesine yeni katılan Kral TV'ye olan yatırımımız devam edecek. Kral TV'nin karasal lisansını kullanarak kuracağımız yeni ulusal kanalımızın da Türkiye ekonomisinin gidişatına bağlı bir takvimle yayın hayatına başlamasını planlıyoruz.

Ergenekon davasınız siz nasıl görüyorsunuz? Sizin kanaatiniz ne?

Tabii bu bir hukuki bir süreç olduğu için ve sahiden yüzde yüz her türlü bilgiyi haiz olmadığımız için bunun hakkında konuşmam çok zor. Ben devletime inanan bir insanım. İnşaallah bu süreç doğru bir süreç olarak Türk tarihine geçer. Tek isteğim budur. Onun dışında keşke her gün iyi haberler çıksa, iyi şeyler olsa Türkiye'de. Onun için bekleyeceğiz, göreceğiz.

Ya Kürtçe TV açılımı ve diğer reformlar...

Bunlar belli şekilde Türkiye'nin yeni açılımları. Kimsenin sui istimal etmemesi lazım. Bazen serbestlik hazımsızlığa sebebiyet verebilir. Türkiye renkli bir memleket. Renkleri olan, bu renklerin de Türkiye'ye değer katığı bir memleket. Biz 72 milyon insanımızı kucaklayıp sahip çıkacağız. Bırakın sadece kucaklamayı, sahip de çıkacağız. Sabah kızımın okulundan geldiler, projenin adı 'Eşit eğitim hakları'. Bizim kız özel okulda okuyor. Gitmişler devlet okuluna, oradaki ortamı görmüşler. Rapor hazırlamışlar. Sponsor bulup oralara yardım edecekler Bakın çocuklar nasıl yetişiyor? Bizim zamanımızda yerli malı haftası olurdu. Dengeler değişiyor. Ben yarınlara inanıyorum. Yani ben gitsem bu memleket benim çoluk-çocuğuma sahip çıkacak.

Bu röportaj Medyatava.com'dan alınmıştır.
Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>