>

DİĞER HABERLER

Kadının en büyük kumarı

"20’li yaşlar flörtün en tatlı zamanları... 30’larınıza gelince iş değişiyor." Mürsel Sezen'in yeni yazısı...
 
   
 
 
     


20’li yaşlar flörtün en tatlı zamanları... 30’larınıza gelince iş değişiyor. Sadece kendinizi değil doğuracağınız çocuğu da düşünmeye başlıyorsunuz.

Bir kadının hayatında oynadığı en büyük kumar, çocuğunun babasını seçmektir diye düşünüyorum.
Karşınıza ne çıkacağını ne kadar tahmin etmeye çalışsanız, ne kadar emin olsanız da yaşam sürprizlerle dolu.
Karşılaştığım bir çok ilginç hikaye var. Örneğin Gizem (isimleri uyduruyorum tabii ki ama olaylar gerçek) evlenmek için çok düzgün bir baba adayı seçmişti. Her şey güzeldi, ta ki eşi onu aldatana dek. Bunun şokunu yaşarken eşini bir trafik kazasında kaybetti ve dört yaşındaki kızı ile baş başa kaldı.
Bu olay çocuk doğururken önce insanın kendisine güvenmesi gerektiğini öğretti bana. İnsan en kötüsüne bile hazır olmalı ve tedbirlerini almalı.
Başak 11 yaşında bir çocuk annesi. Eşiyle pek ortak noktaları olmadığını biliyordum ama durumun ciddiyetini dün akşam birlikte yediğimiz yemekte daha iyi anladım.
“Boşanacağım o adamdan” derken çok kararlıydı Başak.
Çünkü eşi sadece çocuğun başını okşamakla yetiniyormuş; “Bunun dışında bir varlık göstermiyor. Yaz okuluna göndermiyor, parası varken çocuk tatil yapsın diye yazlık tutmuyor, onunla ilgili hiçbir masrafa karışmak istemiyor. Sadece yemeği ve ev giderlerini karşılıyor” diyordu Başak.
Tüm ömrü oğlu için çalışmakla geçmiş ve çocuğun yavaş yavaş durumun farkına vardığını söylüyor. “Şu anda maddi durumum yeni bir ev tutmaya yetmiyor ama bunu sağladığım an boşayacağım onu” diyor hırsla. Başak örnekleri de çok değil mi?
Çocuğu ile ilgilenmeyen o kadar çok erkek tanıyorum ki çevremde!
Başak’a doğurduğuna pişman olup olmadığını soruyorum; “Hayır pişman değilim, hatta yaptığım en iyi şey onu doğurmaktı” diyor ve ekliyor; “Çocuk bana bir yaşam amacı verdi, onun sayesinde kendimi hiç bırakmadım, hep mücadele ettim ama sen çocuk yapmayı düşünüyorsan çok dikkatli ol ve sorumluluk alan biriyle evlen.”

Bir çok bekar kadın evlendiğinde yalnızlığının son bulacağını, sorunlarının çözüleceğini düşünüyor. Oysa evlenmek, o evliliği sürdürmek de durumu çözmüyor. Bazen “aile” dediğiniz ortamda ya da en yakınlarınızın yanında bile yalnız kalabiliyorsunuz.
Üstelik omuzlarınıza aldığınız bir ton yükle ve bir çocuğun sorumluluğunu taşıyarak.

Cumartesi bana gelen arkadaşım “Çocuk fikrini kafamdan çıkarttım” diyordu. “Hep onun için uğraşıp didiniyor ve hayatını ona adıyorsun. Büyüyünce ise kendi hayatını yaşamaya başlıyor. Sana bakacak diye bir şey yok. Yine yalnız kalıyorsun.”
Başak da şu sözleriyle çok önemli bir noktanın altını çiziyor;
“Doğuracaksan önce imkanlarını gözden geçir, eğer bakabileceksen doğur. Sen istiyorsun diye, egonu tatmin etmek için ya da çevrendekiler seni zorluyor diye doğurma.”

Çevremdeki bir çok kadın 30’lu yaşlarını geçince çocuk krizine giriyor. Bazen evlenmiş olmak için evleniyor, bazen ileride yalnız kalmamak için çocuk doğuruyor.
Sorun şu ki bu kendisi için, çocuğu için ya da eşi için “doğru” olan şey olmuyor ne yazık ki!

Eğer sorumluluk alan bir baba adayı yoksa, tek başımıza o çocuğa istediğimiz imkanları veremeyeceksek doğurmamak da –çocuğunuzu düşünüyorsanız- alternatif olabilmeli.

(Elbette ki bunu mantığım söylüyor, yüreğim değil.)

Mürsel Sezen
msezen@boyut.com.tr


Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>