>

DİĞER HABERLER

Kırmızı başlıklı kız oldum

"Eveeeeet, bütün haftamı doğumu, ölümü ve hayatı sorgulayarak geçerdim. Tabii bu koşuşturmada sorgulamalarım hangi dakikacıklara sığarsa..." Mürsel Sezen'in yeni yazısı...
 
   
 
 
     
Kırmızı başlıklı kız oldumJ

Eveeeeet, bütün haftamı doğumu, ölümü ve hayatı sorgulayarak geçerdim. Tabii bu koşuşturmada sorgulamalarım hangi dakikacıklara sığarsa...
Çarşamba akşamı önce spora sonra koştura koştura annemlere gittim. Allahtan sadece aramızda bir sokak mesafe var. Yine de gitmem 9’u buldu. Minik kızkardeşim (hatırlatayım 12 yaşında) uyuyordu, annem ise saçlarını öğrenciler gibi iki yanından toplamış ve acaip gençleşmişti.
“Doğumgünüme nispet gençleştin mi naptın?” dedim.
“Hayır, saçlarımı boyadım, boyarken omuzlarım tutuldu, Viks sürdüm, saçım değmesin diye böyle topladım.” (Yani bir nispet yokmuş ortada)

32 yılda yalnızca bir kez annemin doğumgününü unuttum. O da bu yıla denk geldi, o kadar yoğundum ki! Yediğim paparalardan sonra bir daha unutabileceğimi sanmıyorum.
Kendimi Fausto Zonaro’nun kitabını alarak affettirebildim. (Onun sergisine üç kez gitmişti, bayılır Zonaro’ya, kendime de Siyah Kalem’inkini aldım. Taksitler hala sürüyor.)
Neyse efenim ilk kutlama buydu. Hemen kaçayım moduna girdim. Daha yarın akşama hazırlık yapacağım. Kaçamadım. Annemin arkadaşı webmaster Turan’a yakalandım. Bu arkadaş web sitesi yapar ama İngilizce bilmez. Serverı gitmiş Amerika’dan almış, bir spam olayından dolayı sitesini kapatmışlar.
“Beş dakka telefon edicez, siteyi açtıracaz” dedi. 1,5 saatim Amerika ile konuşmaya çalışmakla geçti. Call center’daki adamın “maaam, maaaam I didn’t hear you” sesleri kabus gibi gece rüyama girdi. Tabii benim eve gelmem, banyo yapmam, saçlarımı kurutmam ve üstüne uykum kaçınca bir de film seyretmem saat 2’yi buldu. Bu sürecin yüzde 90’ı da Turan’a homurdanmakla geçti.

Doğumgünü sabahı kalktım. Servis saatine 10 dakika kala... Gözlerim yanıyor uykusuzluktan... Hayatımın en hızlı giyinme maratonu başlamış, aynı anda çorabımı giyip telefonumu açmaya çalışırken telefon çalıyor?
Babam. 7’den beri beni arıyormuş, ilk kutlayan o olmak istemiş. Düşmeyeyim derken telefonu beklemeye almışım, geri aldım, şaşkınım, servis kaçıyooooooo babaaaa... derken bir mesaj.
Yıllar önce gittiğim sürücü kursu. Onlar da doğumgünümü kutlamak için sabahı zor etmiş. Bu ne müşteri memnuniyeti... Bir kez daha mı ehliyet alıcam, çok yağlı müşteri miydim nedir?
Neyse servisi yakaladım.
İşe varıyorum bir telefon. Gözlükçüm arıyor. “Mürsel hanım, doğumgününüzmüş, kutlamak için aradık.”
Bu mudur müşteri memnuniyeti. Budur abi!

Akşam arkadaşlarımla beraberim. Minik bir grup yapayım, dedim. Şöyle 5-6 arkadaş falan. Nihan çok samimi arkadaşım ve onun arkadaşlarıyla (ki her defasında 5-6 kişi oluyoruz) bir aydır her hafta düzenli olarak görüşüyoruz, onları çağırdım.
En yakın kız arkadaşlarım! Onları da çağırdım. Eeeee sevgilileri gelmezse olmaz, onları da...
Sonra işyerinden arkadaşlarım da var derken liste bir anda 25-30 kişiyi buldu.
20 kişi kesin gelecek, 5 kişi de "bir ara uğrarım" ya da "pasta yemeğe gelirim" dedi.
İş çığırından çıktı. Gittiğimiz mekanda arkadaşlar da var. Ordan da 5...

(Araya bayram gireceği için torpilli yazıyorum.)

10’ar kişilik 3 pasta yaptırdım, meyveli, çikolatalı ve yine çikolatalı. (Yaşasın çikolata!)
Koşa koşa Bir Kahve’ye gittim. (Mis Sokak’ta, minik, şirin mi şirin bir yer, dergimde haberini yapmıştım, Birol’la arkadaş olduk, o gün bu gün giderim. En önemli not; Yüzsüz adında çok şeker bir kedisi var Birol’un... Geçe kalırsanız nasıl oyun oynadıklarını görebilirsiniz.)

Birol minik çiçeklerle süslü harika bir masa hazırlamış. Her şey nefis.
Üstelik Mürsel beni bekliyor. Ne kadar zaman olmuş görüşmeyeli? Saçları görmediğimden beri iki karış uzadığına göre bir-iki yıl. (Adaş olduğumuzu farkedince birbirimize Lütfi Kırdar’da randevu verip tanışmıştık.)
Herkese aramıza girip dilek dileyin esprileri yapıyoruz.
Nihan’lar geliyor, iş arkadaşım Ebru sonra sevgilim, Emine, Elif ve eşi Ekrem derken Nergiz kapıda beliriyor. O gelene kadar en şık ben olacağım diye geçiriyordum içimden. Nergiz bordo bir ceket giymiş, harika bir makyaj yapmış. Asil giyinmeyi çok seviyor ve her defasında beni solluyor, hırfs...
Bol bol fotoğraf çektirdik, sohbet ettik. 7’den 12’ye saatler su gibi aktı, bir baktım herkes ufak ufak kalkıyor, durun daha yeni geldiniz derken saat 10 buçuk olmuş, daha karşıya geçecekler.
Geceyi sevgilim, ben, Nergiz, sevgilisi Murat ve Birol’la kahve içerek, Patrick Süskind’in Kokusu hakkında yorumlar yaparak, kediler hakkında konuşarak, Yüzsüz’ü mıncıklayarak bitiriyoruz.
Gece boyu gülümsemekten yanaklarım acıyor. Tüm arkadaşlarıma tek tek sarılıyorum, öpüyorum.
Mürsel inanılmaz güzel kırmızı bir şapka almış.
Nihan’ın aldığı (üstünde Arap harfleriyle “Para Allahtandır” yazan) kolya boynumda... Kendimi bir masal kahramanı gibi hissediyorum.

Ben dün akşam kırmızı başlıklı kız oldum.

Herkese güzel yaşlar ve iyi bayramlar...

Mürsel Sezen
msezen@boyut.com.tr



Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>