>

DİĞER HABERLER

Kocama...

"Sana rastlayana kadar anlatacağım çok şey vardı." İlknur Akgül Ardıç'ın yeni yazısını okumak için tıklayın!
 
   
 
 
     
KOCAMA...

Sana rastlayana kadar anlatacağım çok şey vardı.
Çok konuştum, eleştirdim, örselendim.
Hiç bir şey düzgün gitmiyordu.
Hiçbir şey ailemin öğrettiği gibi değildi.
Hala da öyle değil.
Bu yüzden konuşan tek annem kaldı.
Yazmaya başladığım zaman, kaptırıyordum kendimi.
Çünkü bitmek bilmiyordu söyleyeceklerim de, yazacaklarım da.
Çok yoruldum, çok da yorulacaktım.
İnsanları düzeltemiyordum, düzeltemezdim de.
Ama her şey yanlıştı.
Ve yanlışları ile övünen bir toplumun istemeden parçasıydım.
İstemesem de parçasıydım.
Çünkü doğmuştum bir kere.
Hepimize sorulmadan başımıza geldiği gibi.
Hiç kimsemi doğru olmazdı veya herkes mi yanlıştı.
Ben miydim sadece sanki doğru?
Bu da imkansızdı.
Aşık olamadım bir türlü.
Çünkü aşık olmak için saygı duymak ve hayran olmak lazımdı.
Ancak ben hepsini iğrenç buluyordum.
Çünkü iğrençlerdi.
Onuruyla oynayan kızların eseriydi onlar.
Ve senin erdemlerinle dalga geçiyorlardı.
Aşk paraydı, puldu, seni gezdirmesiydi.
Seni seviyorum demesi yeterdi.
Böylece sana tokat da atabilirdi.
Seni kıskanabilir, küçümseyebilir, yerden yere vurabilirdi.
Paylaşmazdı kimseyle; çünkü sen onun malıydın.
Ancak kullandığı saat kadar malıydın.
İkinizden de sıkıldı mı atmaya hakkı vardı.
Saat durduğu, sen de çok konuştuğun zaman kıçınıza tekmeyi yerdiniz.
Veya seni bırakmazdı ama sık sık aldatırdı.
Sen ise kendini asla savunamazdın.
Her konuşmada o kazanırdı.
Seni hediyelere, seviyorumlara boğardı.
Hele bir de diğerlerine benzemezsen...
Ya kalbine aslında hiç giremediğini fark ederse?..
İşte bu senin kıyametin olurdu.
O andan sonra eziyet başlardı.
Onu terk etmene asla izin vermezdi.
Çünkü o isteyince ilişki bitmeliydi.
Sen bitiremezdin. O kadar kızın istediği bir adamdı. Ve kimse onu terk edemezdi.
Kendi istemeliydi bunu.
Sen ise bunu istemesi için elinden geleni yapardın.
Daha da kötüsü bunu sağlamak için onunla arkadaş olurdun.
.................

Uzun süre her şey aynı gidince hiç bir şeye inancın kalmadı.
Biliyordun ki o asla gelmeyecekti.
Çünkü aslında o yoktu.
Ucu görünmeyen karanlık bir tüneldi.
Ve sana o tünelde yürümek ve önüne çıkanla yetinmek kalırdı.
Ancak günün birinde, garip bir şey oldu.
Yavaş yavaş etraf aydınlınlığa büründü.
Yürüdüğün tünel artık yoktu.
Sen nefis bir gökyüzünün altında, yanında kuşlar ve ayağını altında çiçeklerle yürüyordun şimdi.
Ve tarifi imkansız güzellikte bir ses şarkı söylüyordu.
Seni çağırıyordu ve sen de koşar adımlarla ona gidiyordun.
Nasıl bu kadar ikna edici, tatlı ve sen olabiliyordu?
Birden ortalık daha da aydınlandı.
Rengârenk ışıklar önünde dans etmeye başladı. Ve sen de ışıklarla dans ettin.
Sonra ışıklar hızla bir araya toplandı.
Bedenleşiyorlardı sanki.
VE SEN OLDUN!
Birden son oldun.
Dilim tutuldu, ellerimde.
Aslında birden olmadın.
Uzun süredir renklerini biriktiriyordun.
İşte sonunda tüm renkler tamamlanmıştı.
O şimdi sensin işte. Benim ışığım. Tüm güzelliklerin bütünü.
Ağzımı kapatan ama gözümü açan.
Gözümü kamaştıran ama kalbimi çarptıran.
Hayatım boyunca peşinden gitmek isteyeceğim bir ışık.
Gerçek, doğru ve asla kimsenin pis elleriyle dokunamayacağı.
O sensin sevgilim.
Benim doğru yolum sensin işte...

İlknur Akgül Ardıç
ilknur@cosmoturk.com

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>