>

DİĞER HABERLER

‘Ruh Eşi’ni Arayış Denemeleri

""Ruh Eşi" diye bir şey var mıdır? Varsa nerelerde dolanır? Ne yer? Ne içer?" Yunus Baran köşe yazılarıyla Cosmoturk ailesinde...
 
   
 
 
     
“RUH EŞİ’Nİ ARAYIŞ DENEMELERİ

Bugün uzun zamandır görüşemediğim bir arkadaşımla konuştum. Aslında böyle bir çağda uzun zaman görüşememek biraz garip. Telefonlar, mailler veya sesli görüntülü iletişim yöntemlerinin hepsi önümüze bir nimet gibi uzun uzadıya serilmişken nasıl oluyor da biz uzun zamandır irtibat halinde değildik? Güzel bir soruydu ikimiz içinde. Bir de baktık ki yıllar içerisinde hayatımıza giren diğer insanlar veya işlerimizin yoğunluğu neden olmuş buna. Hepsini anlarım. Anlamam da gerek zaten.

İnsan bazen birilerini birileri için ihmal edebilir. Ya da bir şeyleri biri için feda edebilir. Veya birbirlerini birbirleriyle tamamlayabilir. Bu birileri ve birbirleri bir, bir, binler kadar bir olarak çoğaltılabilir de.

Yazılarımı okuyormuş. Beğendiğini söyledi. Benim bu yönümü çok bilmeyen arkadaşlarımdan birisi olduğunu da söylemeyi ihmal etmedi. Hatta bir istekte bile bulundu. İstek bir yazı yazmak hiç güzel bir duygu değildir bilirim. Ne yazacağına karar vererek kaleme alınmış her şey daha güzel ve içten olur.
Ama arkadaşımla yaptığımız konuşmamızdan ve son zamanlarda çevremde dönen olaylardan "Ruh Eşi" ile ilgili bir şeyler yazabileceğime karar verdim. Konu bu olmasaydı "Şans Faktörü" ile ilgili bir şeyler çiziktirmek isterdim. Ona da ilerde değinirim artık diyerek içimdekiler dökeyim.

Biraz romantik olabilirse şimdiden kişiliğime yorulmamasını dilerim.

Ormantik ve romantik kıvamda bir şey tahayyül ediyorum.

"Ruh Eşi" diye bir şey var mıdır?
Varsa nerelerde dolanır? Ne yer? Ne içer?
Kimlerle takılır? Karşımıza hangi kılıkta çıkar?
Onu nasıl fark ederiz?
Kimlerden olduğunu nasıl anlarız?
Sorularını herkes merak etmiştir zaman zaman. Tabi ben de!
"Ruh Eşi" kişinin ikiz ruhu gibi tanımlanır.

"What dreams may come" isimli Robin Williams baş aktörlü filmde de ruh ikizine dem vurulmuştur. Ben "her tencereye uyan bir kapak" derim ‘Ruh Eşi’ için. Başka birisi "bir elmanın diğer yarısıdır" der.

Herkesin kolay kolay başına gelemeyecek kadar mucizevî bir olay ve ruhların olgunlaşması durumu da denir. Kavramsal olarak aynılıkların birbirlerini tamamladıklarına inanan insanların birer sığınağı da denir. "Farklılıklar birbirini daha da çok tamamlar" diyenlerde "Ruh Eşi" durumlarını savunur.

Her şeyin birleşimi bir şey demek gerekirse eğer, bence Ruh Eşi; yoktan var edilen mutluluğun aynadaki yansımasıdır. Hani şu aşağıdaki cümleleri söyletmeden de her anı güzel bir şekilde yaşatan ve yaşanır kılan bir durumdur.
"Ben seni düşünüyorum, aynı yolda yürümesek de aynı yolda yürüyormuş gibi hissediyorum.
Keyiflenmelerimin sebebi sensin, üzüntülerim ve kırgınlıklarımın da.
Her özelliğimiz aynı değil.
Hatta bazen senden utanıyorum.
Seni toplum içine çıkartamayacak kadar utansam da yanımda olman beni mutlu ediyor.
Aslında evde yalnızken daha da anlaştığım birisin.
Uzun zamandır "bir kapak atsam" dediğim tencere gibisin.
Anlaşamayacak kadar farklı yönlerimiz olan kedi köpek karakterli olsak da sen iyi ki varsın.
Mucizevî bir olgusun, bunu ben de sen de biliyoruz ama birbirimize söylemeden asırlarca yaşayabiliriz.
Varoluş nedenim, aynı şeyleri yapma hissim, soluğum, sesim, tenim, duyum ve bütün dokum gibisin.
Hâkimiyetin sende olduğu bir imparatorluğun tek yöneticisi.
Dörtnala kovaladığım ama hep yerinde duran bir at.
At, avrat, silah üçlüsünden biri.
Geri verilmesi gereken her şeyin tek sahibi.
Önüme koyduğum sevinçlerin varisi.
Mutlulukların kaynağı, ayrılıkların olağan şüphelisi.
Hayatın tamamı. Olmazsa olmazı. Sorumlu olduğum. Sorumlu olduğun."

Tüm bu olumlu-olumsuz şeyler "Ruh Eşi" tarafından düşünülen şeyler olabilir. Peki bu mucizevi bir şeyse, ihtimal dahilinde olması beklenen bir durumsa, nasıl gerçek olacak bu ihtimaller? ...

Varlığı kabul edilse de kimin geçek ruh eşi olduğu nasıl kestirilecek? İnsanı huzura kavuşturacak bir soru olurdu eminim cevabı bulunacak olursa. "Umduğunla değil bulduğunla yetin" işte bu dakikada oyuna girecek olan kurtarıcı bir forvet gibidir. İlk trenler hep kaçırılmış olsa da, dönüşler beklenmeli. Bir sonraki tenlerin gelmesi. Zaman durmuş olabilir. "Ruh Eşi" hala gelmiyor da. Sayısal ihtimalleri kadar çetrefilli olan bir oyun mu oynamak ve yukarıdaki hisleri yaşatacak birini bulmayı mı beklemek gerek? Yoksa o birini kendimizin yaratmasını mı ummak? Herkes tencereye uyacak bir kapak bulabilir mi? Bunu şahsen ben çok kez tecrübe ettim. Okuldayken öğrencilerin favori yemeklerinden melemeni bende bolca yapardım. Elime aldığım her teflon tavanın bir kapağı yoktu. Ama ben çoğu kez üstüne bir kapak uydurmayı bildim.

Yorulmadan hangi tepe aşılır ki?
Ben sevdiysem buna kim karışır ki?
"Ya yemek kıvamında olacak, ya da bir kapak uydurmalıyım" diyen herkes elindeki tencereye bir kapak muhakkak uyduracaktır. Bir olasılığın olması için bütün olasılıkların meydana gelmesi kadar vakit geçmesini beklemek mi gerek? O olasılığı gerçekleştireceğimiz yolu kendimiz tayin edebiliyorsak, o şansımızı vakit geçmeden kullanmamız gerek.

Herkes kaslı, aptominalleri kıvrım kıvrım kıvrılan, bir erkeği hayal ederek yaşarsa ve o erkeğin bol gömleğinin altında bunu fark edemediği için, için için yanarsa gömleğin çözüleceği güne kadar merakından ölmesi müstahaktır. "Ruh Eşi"ni bulması için bakması gereken yer farklı olmalıdır.

Mucizevi bir olgunun derin mevzulara doğru ilerlemesi pek tabiki mümkün.
Hayatın içinde, aynadaki yansımamız kadar bize benzeyen başka bir şey daha yoktur.
Ye farklılıklar tamamlar hayatı, ya da benzerlikler.
Bunun kararını biz belirleriz.
Bir zaman geldiğinde kızın erkeği bırakırken söylediği anlamsız isim tamlaması haline dönmesin bu olay.

- Sen ruh ikizim değilsin, üzgünüm.

THE END

Yunus Baran
ordinaryunus.wordpress.com
ordinaryunus@gmail.com
Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>