>

DİYET

Bir Türlü Kilo Veremiyorum...!!!

Sürekli diyet yapıyor ama kilo veremiyorsanız, kontrolünüzün dışında, hormonlarınızla ilgili bir probleminiz olabilir.
 
   
 
 
     

Kilo verememenizin nedeni, hormonlarınız olabilir

BESLENMENİN SIRRI

Beyinde bulunan açlık ve tokluk merkezleri yemek yeme ile uyarılır veya yeterli besin tüketiminden sonra yemeğin kesilmesi ile uyarım durur. Enerji metabolizmasında beyin (hipotalamus) açlık ve tokluk merkezlerini kontrol eden merkezdir. Kişiler hiçbir özel gayret ile yiyecek alımı ve enerji harcamasını denetleyemezler.

Besin alımı iştah ile kontrol edilir. Bu sırada sadece fizyolojik gereksinme yeterli değildir. Aynı zamanda yemek yeme zevki, tat, lezzet, sosyal atmosfer de iştahın uyarılmasında önemli rol oynar.

Kişide enerji harcaması fiziksel aktivite yapmadığı takdirde gün boyunca çok değişken değildir. Bu bilinen kurala göre bireylerin yemekleri ne zaman yediği değil de ne kadar ve hangi besinleri tükettiği önem kazanmaktadır. Buna karşılık besin tüketimi gün boyunca en az iki veya üç defa olmaktadır, bu vücudunuzun metabolik dengesi için gereklidir.

HAYATIMIZI YÖNLENDİREN HORMON

Bu metabolik dengede kan şekerinin rolü büyüktür. Kan şekerini kontrol eden en önemli hormon insülindir. İnsülinin etkisi kas, yağ dokusu ve karaciğer üzerindedir. İhtiyaçtan fazla karbonhidrat alımı karaciğer ve kas dokusunda insülinin etkisi ile vücutta yağın depo şekli olan trigliseridlere dönüşür yani vücut yağlanır. Sonuçta insülin dolaşımdaki lipid seviyesini azaltıp fazla enerjinin depolanmasını sağlar. Bu nedenle 3 ana öğün 2-3 ara öğün besleniniz. Kan şekerini daha uzun sürede yükselten yani glisemik indeksi düşük besinleri tüketiniz. Kan şekerinizin kontrol altında olmasını sağlamak için düzenli fiziksel aktivite yapınız.

VÜCUT YAĞ DOKUSU

Yağ dokusunun sorumlusu diyetle alınan yağlar Vücudun başlıca enerji dokusu olan yağlar, gereğinden fazla alınan proteinler ve karbonhidratlar yağ dokusuna dönüşerek depolanırlar. Yetişkin kadının vücut ağırlığının % 20-27’si, erkeklerin ise % 12-15’ini yağ dokusu oluşturur. Bu depo yağı organların işlevi için gereklidir. Yağ dokusunun bu oranların altında olması sağlık için olumsuzluktur.

Depo yağının temel kaynağı beslenme ile gereksinimden fazla alınan yağlardır. Enerji kaynağı olmalarının yanında yağda eriyen vitaminlerin taşınması ve esansiyel yağ asitlerinin sağlanması açısından son derece önemlidir. Esansiyel yağ asitleri kalp-damar hastalıkları üzerine olumlu etki sağlayan, vücutta yapılamayan mutlaka dışarıdan besinlerle alınması sağlanan yağ asitleridir. Omega 3 (linoleik asit)-Omega 6 (linolenik asit)...

LİPOPROTEİN LİPAZ ENZİMİ GERÇEĞİ

Yağ deposunun oluşumunda lipoprotein lipaz (LPL) enzimi önemli rol oynar. Ağırlık artışı sırasında normal kilolu bireylerde LPL aktivitesi artar, ağırlık kaybı sonrası ise normal düzeye düşer. Ancak şişman bireylerde ağırlık kaybı ile LPL aktivitesi azalmaz hatta artabilir. Şişman bireylerin zayıfladıktan sonra tekrar kilo almalarının bu farklılıktan kaynaklandığı sanılmaktadır. Bu nedenle kilolu bireyler kilo verdikten sonra beslenme alışkanlıklarına dikkat etmedikleri sürece LPL aktivite olabilir ve kilo alımı hızlanabilir.

Sonuçta, şişman bireyler zayıfladıktan sonra sağlıklı kilolarını koruyabilmeleri için kazandıkları beslenme alışkanlıklarını bir yaşam biçimi haline getirmeleri zorunlu olmaktadır.

 

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>