>

KÖŞE YAZILARI | ÇİSEM SOYLU

“Yağmurlu Bir Gündü…”

Bugün duygusal açıdan sakin bir gün sizi bekliyor. (Çisem Soylu)
 
   
 
 
     

“Bugün duygusal açıdan sakin bir gün sizi bekliyor. Rüyalarınızdaki kişiyle karşılaşmak için uygun bir gününüzde değilsiniz. O nedenle çok fazla hayal kurmayın ve gerçekçi olun. Kendinizi çok fazla üzmeyin ve o kişiyle karşılaşmak için başka bir gün, başka bir fırsat kollayın”

Öğle yemeğimden arta kalan zamanda maillerime bir göz atayım dedim. Günlük astroloji yorumlarının yer aldığı bir eposta; tam silecekken elim gitti, okumuş bulundum. Sakin bir gün beni bekliyormuş, peh! Uzun zamandır öyle aman aman dalgalandığımı hatırlamıyorum ki zaten. Şöyle heyecandan midemin bulandığı, içimde kelebekler uçuştuğu günler pek yakından takip etmiyor bugünümü. Genel olarak kafamda filler si.. Tepişiyor diyecektim canım…

Daldım bir an; Oğlak ve Kova burçlarının olabilecek en iyi karışımlarından biriyim ben. İnadım inat yalan değil, ironi ve sarkazmı severim evet, görebileceğiniz en dışa dönük en rahat insanlardan biriyim, toprak kokusuna toprağa aşığım… Şöyle bir yorum gelse daha mutlu olabilirdim;

“Sevgili Oğlak,

Bugün duygusal açıdan sakin günlerinin sonuncusu olacak. Bir dizi olay seratonin ( mutluluk ) hormonu seviyeni öyle arttıracak ki bu yağmurlu İstanbul gününde bir gökkuşağı bulup üzerine çıkıp tepesinden kayıp karşı kıyıya geçmiş, altındaki sakin göl manzarasını seyretmiş, karşı kıyıda da altın dolu çanağa ulaşmış gibi olacaksın! Beraberinde yaşayacağın adrenalin de cabası. Her bi’ şeyin tavan yapacak bugün, hazır ol.”

Ama nerde…..

İstanbul bolca yağmurlu bugün. Rahatsız değilim bilakis mutluyum çünkü görünüşte soluk mevsimleri seviyorum, sonbaharı, kışı. Sonbahar, sarı sarı yapraklar arada turuncular, kırmızılar. Sıcacık renkler, sonbaharı kovalayan Kış Baba. Herkesin aksine bana sıcacık gelir, aşığım kendisine. Klasik sahnedir gözümde canlanan; pijamalarım, polar battaniye, şarap, üç beş çeşit peynir, bir kitap yahut güzel bir film; Bulgar sinemasından, belki de Fransız bilemedim şimdi, seçenekleri çoğaltabilirim. Filmi izlerken şimşekler çaksa, gök gürlese bende hafif korkmuş gibi yapıp yanımdaki o adamın koynuna sokulsam! Hoş beni tanıyan bir adamsa zaten korkmayacağımı bilir, bunun ufaktan bir cilveleşme olduğunu anlar ya, neyse…

Sonra olmayan o adamı düşündüm, nasıl biri acaba? Size de oluyor mu; bir gün karşılaşacağınız o ikinci yarınızın şu anda nerede olduğunu, neler yaptığını düşündünüz mü hiç? Belki üzerinize su sıçratan şoföre söverken arkanızı döndüğünüz anda size çarpan omuzdu, belki market alışverişinde aynı reyonda zıt yönlere giderken görmediniz birbirinizi; o yeni çıkan bilmem kaç katmanlı traş bıçaklarına odaklanmışken siz yeni ambalajıyla gözünüze çarpan hijyenik pedlere takılmıştınız. Bir gün bir şekilde karşılaştınız ama birbirinizi fark etmediniz, ta ki o olduğunu anlayana kadar. Buna inanıyorum ben; bir gün birbirlerini bulacak insanların hayatlarının bir anında bir şekilde yan yana geldiklerine.

Mesai saatinin bitimine saatler var henüz ve ben halâ isyandayım. Tüm yağmur uyarılarına rağmen giymediğim çizmelerimi istiyorum şu an! Akşam eve gittiğimde o adamın elinde bir şişe şarapla kapıyı çalıp sadece üşüyen ayaklarımı ısıtmasını. Kışlık çorapla aynı vazifeyi görmeyecek elbet, sıcağı başka sıcak, şarabın tadı bambaşka. İşin komik yani; özlüyorum evet fakat kimi özlediğimden bir haberim. Birinin varlığını mı özlüyorum yoksa inanmaktan hiç vazgeçmediğim aşkı mı? Birileri gibi yaralanıp yaralanıp aşk diye bir şey yok diyenlerden değilim ben, aşk bal gibi de var! Bir gün geliyor, buluyor mutlaka. Ha gitmiyor mu? Gidiyor ama geliyor da. Gidişi gelişinin en büyük kanıtı zaten.

Dudaklarımda bir tat, burnumda bir koku, öyle tanıdık ki. İçimde bir özlemek var adını koyamadığım bir de …

Yazıyı okuduğunuzda halâ yağmur yağıyorsa ve bir yerlerde bir şekilde yalnızsanız belki anlayacaksınız ne demek istediğimi. Telefonun ucunda arayabileceğiniz, yakınınızda sarılabileceğiniz o adamlar, o kadınlara sahipseniz ve anlamsız kaprislerle onu ittiyseniz söyleyecek sözüm zaten yok, her şeyin aksine aşk yazın değil kışın güzeldir. Kışın rengi de başka, tadı da, kokusu da… Olur olmadık yerlerde harcadığımız zamanlara yazık değil mi? Vakit; sevmek vakti!


ÇİSEM SOYLU
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>