>

KÖŞE YAZILARI | ITIR SEMA ERTAŞ

Kadın ve diğeri...

"Kendine benzeyen bir taraf arıyordu… Kaşı, gözü, gözünün şekli, gülüşü belki, duruşu ya da…" Itır Sema Ertaş'ın yeni yazısı...
 
   
 
 
     
KADIN VE DİĞERİ…

Kendine benzeyen bir taraf arıyordu… Kaşı, gözü, gözünün şekli, gülüşü belki, duruşu ya da… Acaba tavırlarında, sözlerinde, cevaplarında benzeyen bir yan var mıydı? Bununla teselli olmaya, avunmaya çalışacaktı işte… Kendisinden bir iz taşıyan aldatılış tesellisi…

Durup durup bir fotoğrafa bakıp kendiyle kıyaslıyordu kadın, diğerini…

Dişiliğini kanıtlamaya çalışan küçük bir kız fotoğrafıydı. Acaba bu mu onu çekici kılmıştı?

Kendine özel sandığı şeyleri başkasının da yaşamış olması çok can yakıyordu… Kadın işte, bakıp bir fotoğrafa, canını sonuna kadar yakmaya devam ediyordu.

Düşündü sonra bakarken, onunla da, baş başa konuşup gülmüş müydü? Birlikte kadehlerini tokuşturup “bize” demişler miydi? Arkasından, birbirlerinin gözlerinin içine bakıp gülümsemişler miydi? Masanın üzerinde duran elleri birbirine dokunurken, sadece kendisinin sandığı ten, diğerine dokunmuş muydu? Neler söylemişlerdi birbirlerine? Ne konuşmuşlardı…

İçtikçe ne kadar kopmuşlardı gerçeklerden? Gerçeklerden koptukça ne kadar yakınlaşmışlardı? Ondan uzaklaştıkça diğerine ne kadar sürüklenmişti?

O gece… Adam bunları yaşarken, nasıl da onu beklemişti. Nasıl gözü telefonda, bir yandan hazırlanmıştı gelecek diye… On dakikada bir saate bakıp nasıl erimişti… Zaman geçtikçe ümidi nasıl tükenmişti. Dünya gibi, bir tarafta güneş batarken diğer taraf ne kadar aydınlıktı…

Bir daha baktı fotoğrafa, sonra yazdıklarına… Türkçeden bi’haber, bomboş cümlelerle, hayatta en önemlisini yaşadığını zanneden basit, muhabbet mezesi bir zavallı diye düşündü, daha da ağırına gitti kadının… Acaba kendini mi rehabilite ediyordu ona b.k atarak?

Sahip olduklarından nefret etti… Neye yaradı ki? Benzer bedene sahip bir başka kadınla aynı kefedeydi…

Yoktu önemi ufkunun… Sevişirken beynin ne önemi vardı?

Onun için katlandıklarının, emeklerinin, sadakatinin, “her şeye rağmen”lerin ne önemi vardı…

Diyordu ki şarkıda; PARDON ADINIZ NEYDİ? BAŞ HARFİNİ GÖĞSÜME KAZIMIŞ OLABİLİRİM…

Ona dokunmuştu, onu öpmüştü…

Kadın, gece yarısı olduğunda ışıklarını kapatıp yatağına yalnız gittiğinde, koca yatakta yanı boş, içi boş, koca bir boşlukta uykuya gözlerini kapadığında, onlar koca yatakta tek olup yalnızlıklarını susturmuşlardı, on dakikalığına…

Ya sonra? Hangi gerçek daha gerçekti?

Bir daha onun gözlerine ne kadar eskisi gibi bakabilecekti? Su, bir başkasının kokusunu alıp götürse de bilmenin dayanılmaz ağırlığını kaldırabilecek miydi? Zaman yarının sayfalarını kilit altında tutarken dünün arşivini hep açacaktı… Bacağında ki kabuk tutmuş yarayı kopardı, tam iyileşecekken kanattı…

Ne çok söz vardı çıkmak için boğazında bekleyen, söylemedi, sustu… Yazdı…

Vazgeçebilmekle vazgeçememek arasında yazı tura mı kaderini belirleyecekti? Beklediği, sevdiği, ait olduğu; o…

Peki, şimdi kadın ne yapacaktı?


Sevgiler

Itır…
itir.sema@gmail.com



ITIR SEMA ERTAŞ
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>