>

KÖŞE YAZILARI | ÖZCAN KANDEMİR

Kana Bulanan Aşklar

"Canım gazetelere bakmak istemiyor." Özcan Kandemir’in yeni yazısı…
 
   
 
 
     

KANA BULANAN AŞKLAR

Gazetelerde her gün cinayet haberleri okumaktan bıktım. Canım gazetelere bakmak istemiyor.. Gün geçmiyor ki hunharca işlenmiş bir cinayetin haberini okumayalım. İçimiz yanarak, yüreğimiz burkularak…

Ailesini tümüyle yok eden babalar, ayrıldığı eşini öldüren kocalar, yeni sevgilisiyle bir olup kocasını ortadan kaldırtan kadınlar ve “ ayrılalım” dediği için öldürülen genç kızlar genç kadınlar..

Bu tür cinayetlerin çoğunun arkasında “onsuz yaşayamamak”veya “Onu başkasına yar etmemek”duygusu yatıyor. Peki öldürünce onu tümüyle kaybetmiş olmuyor mu? Onu bir daha görme şansını tümüyle yitirmiyor mu?Bu ayrılık sonsuza dek süren bir ayrılık değil mi?

Bende neler söylüyorum. Bu bir cinnet anı olmalı. Bunları düşünen insan böyle korkunç bir olaya neden olabilir mi?

Aşk dünyanın en güzel duygusu ama son yıllarda aşklara kan bulaştı.

Aşk cinayetlerinin sayısında gözle görülür bir artış var.

İnsan sevdiğine nasıl kıyar? Onun ‘beni öldürme,’’bana kıyma’ diye yalvarmalarına nasıl duyarsız kalabilir? O’nun gözlerini nasıl unutabilir? O’nun çığlıkları kulaklarından nasıl silinir?Bunları düşünmek bile insanın ruhi dengesini bozmaya yetiyor.

‘Bu insanlara ne oluyor?’ diyerek dehşete düşerken, tüylerimiz ürpererek, çevremizdekileri düşünmeden edemiyoruz. Tehlike hepimizin yanı başında olabilir. Örneğin: sevgiyle kucakladığımız, özlemle beklediğimiz, uğrunda fedakarlıklar ettiğimiz ve yokluğuna dayanamadığımız kişilerden birisi katiliniz olabilir!..Bu ne kadar korkunç bir düşünce. İnsanın dengesini bozan, güven duygusunu yerle bir eden ve yaşama sevincini alan bir duygu. Bu düşüncelere saplanırsak rahat ve huzur içinde yaşamımızı sürdürmemiz mümkün olabilir mi? Elbette olmaz…toplum içinde yaşayıp, insanlardan kendimizi soyutlayabilir miyiz? Sevgisiz, ilgisiz yaşayabilir miyiz?

Gençlere başlarına kötü bir şey gelmesin diye arkadaşsız, sevgisiz bırakıp evlere kapatabilir miyiz?

Herkesin çocuğu çocuğu, kızı oğlu ve bunların sevgilileri, kız ve erkek arkadaşları var.Kimi aileler bunu biliyor, kimi ise tümüyle kızlarının kiminle gezdiğini bilmiyor, bilemiyor, tahmin edemiyor.

Emniyet müdürüne göre cinayete kurban giden Münevverin ailesi kızlarına sahip olmalıydı!..Onun kiminle ve nereye gittiğini takip etmeliydi. Bu mümkün mü? Münevver bu tür ilişkilerde en açık, en dürüst ve en net olan kızlara bir örnek. Ailesi erkek arkadaşını biliyor, tanıyor ve hatta seviyor. Her gün bu gençle buluşuyor, görüşüyor. Bütün bunlardan aile haberdar ama belki de çocuğun evine gittiğini bilmiyor.Genç kız bu bildik, tanıdık kişi tarafından hunharca öldürülüyor.… Daha da kötüsü cinayet zanlısının kim olduğu biliniyor ama nedense bir türlü ele geçirilemiyor.. Münevver’in bu eve ilk gidişimi? Yoksa birçok kez gitti de son gidişinde aralarında ne geçtiğini kimsenin bilmediği bir nedenle mi hunharca öldürüldü ve kaldırılıp bir çöp konteynerine atıldı. Tüm bunların cevabı zanlıda gizli. O bulunmadan bu olay tam olarak aydınlanamaz.

Sayın Emniyet müdürü “Ailesi kızlarına sahip çıksaydı” gibi talihsiz bir laf edeceğine zanlının bir an önce yakalanması için kollarını sıvamalı ve emniyeti bu yüz karasından kurtarmalı. Katili bulup adalete teslim ederek, bu acılı aileyi ve toplumu rahatlatmalı.

Eğer insanlar ve aile bu işten umudunu kesip oturur diye bekleniyorsa bunun böyle olmayacağı açık.Ne aile, ne de merhum Münevver’in arkadaşları bu olayı unutacak gibi gözükmüyor.Her fırsatta olayı gündeme getirerek işin takipçisi olduklarını vurguluyorlar. Çok da iyi ediyorlar..

Başka Münevverlerin korunması için bu cinayetin aydınlanması ve suçlunun cezasını çekmesi gerek. Halk devlete güvenmeli, emniyet güçlerinin sınıf ayırımı yapmadan her olayı aydınlatmak ve faillerini bulmak için canla başla çalıştığını bilmeli. Ancak o zaman evinde huzurla uyuyabilir, çocuğunu güvenle okuluna, işine ve eğlenmeye gönderebilir.

Hiç kimse kimseye sahip olamaz. Her aile için çocukları gözbebekleridir ama onların dışında olaylar gelişebilir. Herkes geriye dönüp gençlik yıllarına bir göz atarsa pek çok masum yalanına rastlayacaktır. Okula gidiyorum diyerek maça gidenler, ders çalışmaya arkadaşa gidiyorum diyerek sinemaya gidenler, arkadaşımda kalıyorum diyerek sevgilisiyle buluşanlar.. bunlara benzeyen masum yalanları hemen herkes söylemiştir ama sonu Allaha şükür cinayetle bitmemiştir…

Elbette ailelerine gençlerin yalan söylemelerini önermiyoruz ama bir cinayetin arkasından da suçu ailelere yıkamayız. Toplumu her tür tehlikeden korumak önce devletin görevidir. Ailesi olmayan gençler ne olacak peki? Başlarına gelecek her kötülüğü “Hak etmişlerdi” diye geçiştirecek miyiz?

Son günlerin gündemini oluşturan iki cinayetini üzülerek konuşuyor insanlar..İkisi de yaşamların baharında, ikisi de kadın, ikisinin de katilleri sevgilileri. Birisi Münevver. Katili yakalanamadığı için nedeni de bilinmiyor ve bir yığın soru cevap bekliyor.

İkincisi ise bankacı Zeynep. Sevgilisine “ayrılalım” dediği için sevgilisi tarafından boğularak öldürülüyor.

Münevve’in arkasından cinayetin aydınlanması ve faillerinin veya failinin yakalanması için büyük çaba harcayan ailesi ve arkadaşları.

Zeynep’in arkasında ise onu bebekken terk edip giden ve ancak öldükten sonra sahiplenen annesi…

Bu yazıyı bitirirken şunu söylemeden edemeyeceğim. Cinayete kurban gidenlerin ailelerinin acısı kuşkusuz çok büyük. Allah kimseyi böyle bir acı ile karşılaştırmasın Ancak,çocuğunun katil olduğunu bilmek de en az cinayete kurban vermek kadar acı olmalı.

Tanrı hepimizi kötü rastlantılardan korusun…
Tekrar buluşuncaya kadar sevgiyle kalın.

Özcan Kandemir
o.kandemir@superonline.com


ÖZCAN KANDEMİR
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>