>

KÜLTÜR-SANAT

Doublemoon Kadınları

Doublemoon, 10. yılında seyircisini, bugüne kadar yayımlanmış Doublemoon albümlerinde yer alan kadın vokallerden bir seçkiyle selamlıyor.
 
   
 
 
     
Susheela Raman, Sabahat Akkiraz, Natacha Atlas, Emel Sayın, Azam Ali, Aynur Doğan, Sultana, Aziza A. ve daha nice ünlü kadın vokaller “Doublemoon Kadınları” isimli toplama albümde biraraya geliyor. Albüm Dünya Kadınlar günü öncesinde 4 Mart’ta müzik marketlerde...


“Doublemoon’un kadınları”, hikayeleri olan kadınlar. Yalnız sesleriyle ve müzikleriyle değil kendi hikayeleriyle de... Başkaldıranlar, sorgulayanlar, sesleri ve sözleriyle anlatanlar... Yaşları, kimlikleri, sesleri, duruşları, duyguları bambaşka da olsa bu albümde onları buluşturan, müzikle anlatmaya inanışları ve kadın olmaları...Göç edenler, seyyahlar, arayanlar, bulanlar, anlatanlar... Yılların ve yolların ötesinde hem çok gençler hem de çok yaşlı, hem çok uzaktalar hem de yanıbaşımızda... Almanya’dan, ABD’den, Kanada’dan, Anadolu’dan, İran’dan, Hindistan’dan... Dünden, bugünden ve yarından...

Albüm, uzun yıllar ABD’de yaşayan Sultana’nın kışkırtıcı sözlerle bezediği “Kuşu Kalkmaz” şarkısıyla başlıyor. Sultana’nın sözleriyle pavyonda çalışan Hatice’nin, her gece başlık parası karşılığında satıldığı kocasının eve dönüşünü bekleyen Döndü’nün ve ikisinin hayatının ortak keseni bir “erkek”in hikayelerine tanıklık ediyoruz... Üstelik dilimize yerleşmiş başlık parası, balını yalamak, kadınbudu köfte gibi kelimeleri nasıl da hiç sorgulamadan kullandığımızı hatırlayarak...

Sultana buralardan isimlerle anlatsa da masalını, bir erkeklik (!) halini hicvediyor şarkısında....Hikayesiyle olduğu gibi, müziğiyle de hem bu topraklara hem de tüm insanlığa dair Sultana’nın anlattıkları...

Ardından, Natacha Atlas: Yahudi asıllı bir Mısırlı baba ve hippi İngiliz annenin çocuğu. Brüksel ve İngiltere’de geçen bir ilk gençlik, batının içindeki doğuyu – doğunun içindeki batıyı yaşayan, yansıtan yetenekli bir solist... Arap ezgileriyle bezeli “Habibi”de, ustalıkla kullandığı sesiyle “Sevgili”ye sesleniyor.

Soprano Ayşe Sicimoğlu. Sesiyle, yorumuyla, kıvraklığı ve dinamizmiyle daha önce Dario Moreno, Four Lads ve Frankie Vaughan gibi önemli isimlerin yorumladığı bir şarkıyla bambaşka bir hikaye anlatmayı başarıyor... Gelecek hikayeleri müjdeliyor belki de...

İlk olarak şaşırtıcı, eğlenceli ve hüzünlü bir albümde dinlediğimiz, hikayesinin çok başlarında bir ses.. Burcu Baş. Henüz 14 yaşında, bizleri Roman kültürüne tanıklık etmeye çağırıyor...

“Keçe Kurdan”, “Kürt Kızı”, Aynur Doğan... “Dera Sor” ile masalların, dillerin ötesine geçebildiğini kanıtlıyor sanki. O anlatmaya başladığında dinleyenlerin içinden aşk, hüzün, sürgün, acı, sevinç geçiyor.

“Kadınların içgüdüsel olarak çok güçlü olduklarına inanıyorum” diyor bir röportajında. Tunceli’den Elazığ’a İstanbul’a, İngiltere’ye, ABD’ye uzanan hayatı da bunu kanıtlıyor sanki... Yaylalarda bağıra çağıra türkü söylemesini “sesimi duyurmak isterdim” diye açıklayan Aynur Doğan, şimdi dünyanın her yerinde konser vermek istiyor. Çünkü, müziğin ve duygunun dili yoktur diye düşünüyor. Çünkü anlatmak istediği pek çok hikayesi var...

Sonra sırayı, ömrünü Anadolu’nun türkülerini derlemeye, öykülerini dinlemeye, masallarına tanıklık etmeye adayan Sabahat Akkiraz alıyor. Almanya’da başlayan kişisel hikayesini Anadolu’nun adı duyulmamış köylerinde zenginleştiren Akkiraz, bu toprakların masallarını tüm dünyaya tanıtmayı başarmış usta bir anlatıcı...

Brenna MacCrimmon da Akkiraz gibi bir seyyah, araştırmacı, dikkatli bir dinleyici ve usta bir anlatıcı... Onun hikayesi Kanada’da başlıyor. Bir müziğin peşine düşüp Kanada’dan Balkanlara ve Türkiye’ye kadar uzanıyor sonra bu öykü... “Balkan türkülerini seslendirmek için bölgenin kültürel tarihini ve bu tınıları oluşturan tarihsel olayları da bilmek gerekir” diyor. Bilmekle yetinmeyip anlamaya çalışıyor... Buraların müziğini içselleştirip heybesinde götürüyor gittiği her yere.

“Bir Sana Bir de Bana” da, müziğine hikayenin hüznünü katmayı başarıyor. “Bulutların üstünden bıraktım ben kendimi, sonunu düşünmeden, duygular sarınca beni, gizlice tuttum elini” diye ses verirken müziğe, aşka cesur bir kadını anlatıyor...

Sonra sahneyi, sesiyle, bakışıyla, duruşuyla gerçekliği hep merak edilen bir “masal insan” alıyor: Emel Sayın. O yıllardır söylediği şarkılar ve oynadığı filmlerle bu toprakların “kadınlığını” şekillendirirken bu toprakların kadınlarının biçimlendirdiği bir “hayal kadın” aslında... Masallar kadar gerçek, bir o kadar güçlü ve kalıcı...

Burhan Öçal’ın Türk müziğini güncelleştirme çabalarına yorumuyla ortak olan Emel Sayın, “bir çiğ misali düştü ayrılık, söndü ışıklar, çöktü karanlık” diye seslenirken, yepyeni müzikal yolculuklara çıkmaya ve yeni hikayelere hep açık olduğunu da gösteriyor.

Funda Güllü ise “Ime Prezakias”da mavi deniz ve gökyüzünün birleştirdiği kültürler arasında bir köprü kuruyor sesiyle, müziğiyle... Balkanların rüzgarını üflüyor Anadolu’ya, kulaklarımıza... Çok bildik, çok tanıdık bir müziği yepyeni seslerle harmanlıyor, yeni bir hikaye fısıldıyor, sözden gayri...

Ve “oryantal hip-hop’un ilk ilahesi” sayılan Aziza A. ’yı dinlemeye başlıyoruz ki, o da, doğu motifleriyle bezediği müziği ve kendine özgü metinleriyle gündelik yaşamın gerçeklerini dile getiriyor.

Doğaüstü bir ses: Hindistan asıllı, İngiltere’de doğup büyümüş Avustralya’da yaşayan şarkıcı, Susheela Raman. Müziğiyle anlattıkları belki de en çok onun hikayesi, çünkü o müziğiyle olduğu gibi sesiyle de farklı kültürlerin birleşimini yansıtıyor. Birden çok dille söylediği şarkılarında, diller ve sözcükler birbirlerinin içinden geçip gidiyor. “İçene ölümsüzlük veren su” anlamına gelen “Ab-ı Beka”da, üflemelilerin ve vurmalıların uyumu arasında sesiyle sonsuzluğu anlatıyor dinleyenlere...

Albümün son kadını: Azam Ali... İran’da doğmuş, Hindistan’da büyümüş, Amerika’ya göçmüş... Yılların ve yolların sınırlarından bağımsız, müziğini yorumlarken tüm kural ve kısıtlamalardan uzak duruyor. İnsan sesini, “içten gelen bir yansıma ve tanrının sunduğu bir lütuf” olarak görüyor. Albümde Mercan Dede’nin nefesine karışan “Dem” yorumuyla, arınmanın en saf halini yakalamaya çalışıyor.

Albüm, şarkılarıyla, müziği ve sözleriyle Doublemoon’un kadınlarına yakışıyor. Dünyanın, ayın, güneşin ve gerçeklerin “biricikliğini” savunanlara inat tüm gerçeklerin “birden çok” yüzü, tüm masalların “birden çok” anlatısı olduğunu hatırlatıyor... Yani tüm kadınların içten içe bildiği bir şeyi... Doublemoon’un kadınları, bu albümde en çok da gücünü bu “çokluktan” alan kadınları selamlıyor belki de...

Parça Listesi

1. Sultana / Kuşu Kalkmaz 04:27
2. Natacha Atlas & Burhan Öçal / Habibi 05:39
3. Ayşe Sicimoğlu & Ayhan Sicimoğlu / Istanbul Pas Constantinople 04:31
4. Burcu Baş & Burhan Öçal And The Trakya All Stars/ Karabiber 03:46
5. Aynur Doğan & Orient Expressions/ Dera Sor 06:53
6. Sabahat Akkiraz & Orient Expressions / Nokta 5:18
7. Brenna MacCrimmon & Baba Zula/ Bir Sana Bir De Bana 02:53
8. Emel Sayın & Burhan Öçal / Ben Ağlarken 04:01
9. Funda Güllü & Buzuki Orhan Osman/ Ime Prezakias 03:19
10. Aziza A. / Takil Bana 4:35

Bonus

11. Susheela Raman & Mercan Dede / Ab-ı Beka 06:28
Azam Ali & Mercan Dede / Dem 05:15

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>