>

KÜLTÜR-SANAT

“Female Reflection II”

Melike Güral sergisini 19 Şubata kadar MG Art Studio' da ziyaret edebilirsiniz. Heykel Sanatçısının bazı eserlerini ve biyografisini görmek için tıklayın!
 
   
 
 
     
Melike Güral, Mimar Sinan Üniversitesinde başlayan seramik eğitimini Anadalu Üniversite’sinde tamamladıktan sonra, uzun yıllar Kütahya’daki atölyesinde Güral ve Kütahya Porselen’den teknik yardım alarak porselen rölyefler ve heykeller çalıştı.

2001 yılında İstanbul’a yerleşen sanatçı, 2003 yılı Nisan ayında Teşvikiye Hüsrev Gerede Caddesi’nde MG-Art Studio adı altında kendi galerisini açtı. Sanatçı, bu mekanda porselen ve bronz eserlerini sergilemekte. 13 yıldır seramikle uğraşan Melike Güral, çalışmalarında “dans ve Bale”yi konu alan kadın figürlerini kullanmakta. Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Art-Management eğitimine devam eden sanatçı, “Female Reflection” isimli segisini de geçtiğimiz Mart ayı aynı üniversite de gerçekleştirmişti.

Şu anda 19 Aralıkta MG art studio da açılan sergisi 19 Şubata kadar devam etmektedir.



MG ART STUDIO : HÜSREV GEREDE CAD.NO:21/1 TEŞVİKİYE/İST.
TEL: 212 327 93 20 / 21
www.melikegural.com

MG Biyografi

Ben Melike Güral. Heykel sanatçısıyım. G.S.F. seramik bölümü mezunuyum. Üniversiteye girmeden önce seramik sanatını bana öneren, beni yönlendiren Atilla Tos hocam oldu. Onunla çalışmalarım sayesinde Mimar Sinan Üniversitesinde eğitimime başladım. Daha sonra hayatımı porselen sektörüne damgasını vuran bir ailenin oğluyla hayatımı birleştirdim.Böylece sanat hayatım daha 19 unda şekillenmeye başladı. Evlendikten sonra Anadolu Üniversitesine geçtim. Anadolu Üniversitesinde okurken tanıdığım insanların da bu yolda çok destekleri olmuştur. Mesela bu sayede Marmara Üniversitesinin çok değerli Öğretim üyelerinden A.İsmail Türemen ile çalışma şansı buldum. O bana figür konusundaki yeteneğimi dikte ettirdi veya ben onun yönlendirmeleriyle kendimi ve sanatı nasıl ele alabileceğimi adım adım algılamaya başladım. Benden figür istediğinde hemen ellerimde oluşuverirdi. Bazen şaşırırdık birlikte… Bazen bazı figürlerimi onun yanında çalışırken sorgulardı beni ve onore ederdi. İstanbul Eskişehir arası her hafta zamanını tüketirdi, bazen de inancını yitirirdi, öğrencilerinde bir ışık göremez ise… Ben O’nun ümitlerinden biri olduğumu düşünüyorum. Bunları neden yazdığımı söylemeliyim:”Çünkü, hepimiz kendi yolumuzun başında nereye gitmemiz gerektiğini göremeyebiliriz. İşte bazı insanlar gerekir bize ışık tutabilecek. Ben bir kişinin başarısının arkasında mutlaka başka güçler vardır diye düşünüyorum.

Daha da gerilere gidersem, daha tek TRT kanallı televizyonların yayın saatini beklediğimiz yıllarda ben küçüktüm ve en çok tekrar tekrar yayınlanan buz pateni yarışmalarından oradaki dans figürlerinden etkilenirdim. Ben de onlar gibi bütün gün dans ederdim. Sonra okula gitmeye başlayınca o tutkumdan yavaş yavaş uzaklaştım. Belki destek göremediğim için. Yıllar sonra, daha yeni yeni heykel yapmaya başladığım sıralarda, bir gün oturup bale seyrederken “eski”deki bu tutkumu fark ettim aniden. Ben neden bale yapan figürler yaptığımı sorgulamıyordum, sadece teknik konularla ilgileniyordum. Mesela; anatomisi, dengesi, kompozisyonu ve daha pek çok kaygıyı taşıyordum ama neden onları dans ettirdiğimi es geçmiştim. İşte onun için fark etmek çok önemlidir. Hayatımız geçmişimizi bir kenara bırakamayacak kadar bütündür. Biz hatırlamakla ve unutmakla uğraşıp dururuz geçmişi. Ama geçmişten gelecek için bilgi toplamamız gereklidir her zaman.

Şimdi yavaş yavaş bugüne yaşlaşalım diye düşünüyorum. Evlendiğim ilk yıllar Kütahya –Eskişehir arası okula gidip gelirken kendimi Kütahya ‘da yaşıyormuş gibi hissetmiyordum . Sanki misafirdim bu şehirde. Sonra okul bitti ve ben hayatımın kararını aldıktan üç yıl sonra nasıl bir karar verdiğimi anlamaya başladım. Kütahya’yı seviyordum porselen cenneti gibiydi. Her tür teknik imkanın elimin altında olduğu bir yerdi. Ama hayat öyle çok da toz pembe değildi tabiki. Çünkü ben bu şehirde kendimi hep misafir gibi hissettim. İstanbul özlemim hiç bitmedi. Sevdiklerimden ayrı kaldım çok yıllar.Sanırım insanın doğduğu yer sevdiği yerdir. Ben senalerdir küçük atölyemde çalışıp dururken tekrar İstanbula dönüp sanatıma sevdiğim şehirde devam etmeyi hayal ettim. Şimdi İstanbul’dayım. Şimdi çocuklarını İstanbulda büyüten ve okutan, evini İstanbul’a taşımış 14 yıllık evli bir seramik sanatçısıyım. Porselen ve bronzdan oluşan 100 ün üzerinde heykeli ve rölyefi MG ART STUDIO adında ki galerimin arşivinde bulunduruyorum.19 Şubat’a kadar “Female Reflection II” adını taşıyan bronz heykel sergisi MG Art Studio da devam etmektedir.



MG ART STUDIO daki hedefim Plastik Sanatlara hizmet eden bir galeri olabilmektir. Seramik ve heykel sanatçılarının üç boyutu seven alıcılarıyla ile bir araya gelebileceği bir adres olmaktır. Ben İstanbul’da böyle bir galeri anlayışının galericiliğe yeni bir boyut getireceğini düşünüyorum. Bunun içinde özellikle yaptığım tanıtımlarda galerinin hedeflerine ilişkin mesajları tekrar tekrar vurgulamaya çalışıyorum. Dolayısıyla Ülkemizdeki, üç boyutlu sanatın gelişimine ve değer bulmasına katkı sağlamak amacı taşıyorum. Bunu hem kendi sanatım hemde diğer sanatçı arkadaşlarımın yollarına destek vermek için istiyorum. Türk sanatçılarının sadece Türkiye’de değil Dünya klasmanında değer bulması hayallerini taşıyorum. Bunu başarabilen sanatçılarımızı gördükçe, onlarla onur duyuyorum. Sayımızın gün geçtikçe artmasını umuyorum. Ben çalışmalarımı yaparken bu bilinci taşıyorum.
Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>