>

RÖPORTAJ

Reklam ve Halkla İlişkiler Sektörünün Duayen İsmi

Mine Kalpakçıoğlu ile anneliği, iş ve özel hayatı üzerine…
 
   
 
 
     

Kendinizden bahseder misiniz?

İnsanın kendinden bahsetmesi çok zor ama aklıma gelen, benle ilgili üç şey diye cevap verecek olursam: Hayatı çok seven, negatifliklerden uzak, pozitif yaşamayı ilke edinen, huzur ve ailenin önemine inanan, bu kavramlarla iç içe yaşayan, dengeye inanan; en önemlisi sağlıklı ve başarılı olmak için dengeli yaşamaya çalışan bir insanım.

Pek çok başarılı projeye imza attınız. En ilgi çekici projeniz hangisiydi?


İş hayatımda çok değerli kişilerle çalışıp bu sayede güzel projelere imza atabildim.
Örneğin;
*Montreux reklam festivalinde en iyi reklam seçilen “Slazenger” ayakkabı projesinin tüm reklam filmi yapımı.
*Hollywood’un dahi yönetmeni Tarsem Singh’in çektiği ve Andy Garcia’nin oynadığı “The Fall” filminin Türkiye’de çekilen bölümünün prodüksiyonu.
*New York eski Belediye Başkanı Mr. M. Bloomberg’in İstanbul’da Haydarpaşa tren Garı’nda düzenlediği uluslararası konferansın tüm organizasyonu.
* Kevin Spacey Vakfı için Kevin Spacey ile İstanbul galası.
* Ricky Martin ve Shakira basın toplantıları.

Marka imajının oluşmasında “Halkla İlişkiler”’in rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?


Halkla İlişkiler, bir markayı konumlandırmada en önemli uygulamadır.

Eksik konumlama; aşırı konumlama, kafa karıştıran konumlama ve kuşkulu konumlama olmak üzere dört türde konumlandırma bulunmaktadır.

Eksik veya yetersiz konumlama; alıcıların marka hakkında çok zayıf fikirlerinin olması durumudur. Aşırı konumlama; alıcıların markayla ilgili çok geniş bir resme sahip olmaları, varyasyonlarını bilmeleridir. Kafa karıştıran konumlama da; alıcılar markayla ilgili karışık imajlara sahip olabilir. Bu karışıklık çok fazla iddialar ortaya koymaktan ve konumlamayı sürekli değiştirmekten kaynaklanmaktadır. Kuşkulu konumlama; ürünün özellikleri, fiyatı ve üreticinin kimliği konularında tüketicinin kuşku duyması durumudur. Dolayısıyla, Halkla İlişkiler ile bunların aksini veya tamamlanmasını sağlarsınız. Halkla İlişkilerin rolü, ürün ve hizmeti konumlandırma stratejilerinde, pazarda ilk olarak konumlandırmada (pozitioning) çok büyüktür.

Yurt dışında birçok projede yer aldınız. Dünya çapında hangi ünlü isimlerle çalıştınız?


Monica Bellucci, Elton John, David Furnish, Kevin Spacey, Ricky Martin, Shakira ve Raghep Alama gibi dünya starları ile çalıştım. Ama bu starlar dışında iş hayatının önemli kişileriyle de çalışma fırsatım oldu. Bunlardan beni en etkileyen:

Finansal Haber ve Bilgi Servis Sağlayıcısı Bloomberg'in Kurucusu olan Michael Bloomberg oldu. Kendisi bir banka çalışanı olarak iş hayatına başlayan ve ordan kendi şirketini kurup 36 milyar $'lık kişisel servetiyle ABD'nin en zengin 8. dünyanın en zengin 13. kişisi olmayı başarmıştır. Bunun üstüne bir de üç kez New York Şehri belediye başkanı seçilmiş. Böyle bir insanla birebir çalışabilmek herhalde insanın kariyerinin en üst noktasıdır diye düşünüyorum.

İş yaşamındaki vazgeçilmez kurallarınız nelerdir?


En önemli dört kuralım: Dürüstlük ve şeffaflık, doğru ve direkt iletişim, her koşulda şartları zorlamak ve sabretmek ama kaybetmekten korkmamak ve de en önemlisi; yenilikçi olmayı bırakmadan, deneyimlerine ve bilgine her zaman inanmak, güvenmek.

Başarılı iş hayatınızın yanı sıra harika bir annesiniz. Oğlunuz ile ilişkiniz nasıl?

Oğluma her anne gibi hayranım. Bana insanın iyi halini, özünü ve en basit sevgi duygusunu sürekli hatırlatan bir iyilik meleği. Onunla geçirdiğimiz vakitler sanki yaşamın anlamını hatırlatan anlar gibi geliyor bana. Bol bol spor yapıp, evde oturup konuşmayı severiz birbirimizle.

Bir gününüz nasıl geçer neler yaparsınız?

Sabah en az sekiz saat uyumuş olarak kalkar, oğlumu okula geçirdikten sonra evde veya spor salonunda spor yaparım. Spordan sonra en geç saat 10:00’da işe giderim. İşten erken çıkıp oğluma gidebilmek için genelde öğle yemeklerini ufak bir atıştırmalık ile geçirip çalışırım. Saat 18:00 gibi eve gider oğlumla vakit geçiririm. Bu en olağan günüm. Ancak, müşterilerimize yaptığımız etkinlikler ve davetler söz konusu olduğunda sabah saatlerine kadar çalıştığım oluyor.

Motosiklet tutkunuz olduğunuz biliniyor. Bu tutku nasıl başladı?

Çok komik başladı aslında. Çocukluğumdan beri hızı çok severdim. Bir arkadaşım 17 yaşımda, yurt dışına giderken bir seneliğine motosikletini bana bıraktı. Bende ona kira verip kullanacağımı söyledim. Ailemden gizli gizli bir sene kullandım o motoru.

Ancak daha erken yaşta, yanılmıyorsam 12 yaşımda dedemin küçük motosikletini kullanmaya başlamıştım.
 



Oldukça güzel bir fiziğe sahipsiniz. Güzellik ve bakım sırlarınızı öğrenebilir miyiz?

Doğru koşullarda yapılan spora inanıyorum. Örneğin; akşam saatinda trafiği yoğun olduğu bir caddenin kaldırımında koşmanın faydadan fazla zararı olduğuna inanıyorum. Haftanın beş günü spora günde bir buçuk saatimi ayırırım.

Programıma göre evde, spor salonunda veya ormanda yaparım sporumu. Senede bir kez, hatta fırsat bulabilirsem Avusturya’daki Viva Mayr Detox Kliniği’ne bir hafta ya da on gün kapanırım. Burada sağlığımla ilgili tüm testleri yaptırıp sonuçlara göre en uygun buldukları detoxu uygulatırım.

Kıyafet seçimiyle de oldukça beğeni toplayan bir isimsiniz. Bu noktada nelere dikkat ediyorsunuz?

Rahatlığım en önemli unsur benim için. Hangi kıyafette rahat ediyorsam en güzel gözüktüğüm kıyafetim o. Moda delisi değilim, stil ve tarz benim için daha önemlidir.

Arada bir hata yapsam da hatalarımı bilir ona göre giyinirim.

Giyim tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz?

Zarif, çekici ve spor.

Beğendiğiniz ve takip ettiğiniz Türk ve yabancı tasarımcılar kimler?

Türkiye’de Arzu Kaprol’un tasarımlarını beğenirim. Yurt dışında da Stella Mc Cartney favori tasarımcım.

Modayı takip eder misiniz yoksa kendinize yakıştırdığınız kıyafetleri mi giymeyi tercih edersiniz?

Modayı yakından takip ederim ama çok bağlı kalmayı da sevmem. İçime sinmeyen hiçbir kıyafeti veya aksesuarı moda diye almam.

Gardırobunuzun vazgeçilmez üç parçası nedir?


New Balance spor ayakkabım, Ralph Lauren blazerim ve Hudson jeanslerim.

Stilini beğendiğiniz, özgün ve şık bulduğunuz isimler var mı? Öğrenebilir miyiz?


Yurt dışında Daphné Guinness, Türkiye’de Biricik Suden.

Dünyaya ikinci kere gelme şansınız olsaydı, modanın gelişmekte olan hangi döneminde ve nerede olmayı tercih ederdiniz?

Şu aralar seyrettiğim Downton Abbey dizisinin zamanında olmak ve Lady Mary'nin kıyafetlerini giymek isterdim

Yurt içinde ve yurt dışında gitmekten keyif aldığınız tatil rotalarını öğrenebilir miyiz?

Los Angeles, Burma, Maldivler ,İtalya'nın güneyi, İsveç…

Şehrin stresinden uzaklaşmak için neler yaparsınız, sizi en çok ne dinlendirir?

Yılda iki kere Avusturya’da Viva Mayr Kliniği’ne gidiyorum. Orası benim doğa kaçamağım, zaten uçakla iki saat. Oraya gitmeyi tercih ediyorum. Şayet o kadar vaktim yoksa, İstanbul’da Kemerburgaz civarı ormanlara gider burda enduro motosiklet ile biraz temiz hava, biraz heyecan ile kendimi sıfırlarım.

En büyük hayaliniz nedir?


Oğlumunun büyüyüp iyi bir birey olup, mutlu ve başarılı olduğunu görmek ve torun sahibi olmak!

Hayatımın dönüm noktası dediğiniz bir an, olay var mı?


Galiba her dönemim benim için dönüm noktası ama ilk üç; daha lisedeyken kendi isteğimle yazları çalışmaya başlamak ki bana genç yaşta kendi iş sahibi olmamı ve başarılı olmamı sağladı; oğlumun doğumu ve annelik duygusuyla hayata bakış tarzımın değişmesi, babamın üç sene önceki vefatı.

Daha yolun başında olan ve reklamcılık veya halkla ilişkiler alanlarında ilerlemek isteyen gençlere ne gibi tavsiyeleriniz olabilir?

Benim her gence tavsiye edeceklerim şunlardır;

-Korkmayın, çok girişken olun
-Ruhunuzun sesini dinleyin ve sevdiğiniz işi bulun
-Kendinize ve müşterinize karşı dürüst olun
-Gece yattığınızda başınızı yastığa koyduğunuzda içiniz rahat olup huzurla uyayacağınız bir yaşam sürün

İleriye yönelik plan ve projeleriniz nelerdir?


T.I.M.E. PR Halkla İlişkiler Pazarlama ve Etkinlik firmamızı uluslararası arenada daha fazla görmek istiyorum. Günümüzün globalleşmiş dünyasında artık sınır yok. Biz de 2015 yılında daha fazla yabancı müşteriyle çalışmayı hedefliyoruz. Türkiye yabancılara çok cazip bir ülke haline geldi. Yurt dışında da iş yapıp, daha fazla yabancı müşteri ile Türkiye’de çalışmak istiyoruz. Yeni nesil halkla ilişkileri daha fazla Türk firmaya duyurmak, onlarla çalışmak istiyoruz. Konvansiyonel halkla ilişkilerden çok daha fazla kreatif etkinliklere açık güncel tüm medyalarla çalışmak istiyoruz. Zaten 2015'in ilk bölümü için bu görüşte olan müşterilerle çalışmaya başladık bile… Yani güzel projeler mutfakta hazırlanıp pişiyor, pek yakında ortaya çıkar.

Röpoartaj: MAG

 

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>