>

YAŞAM KOÇU

İyi eleman, güzel ofiste çalışır

Gelişmiş ülkelerde 'işyeri' kavramı değişiyor. Çalışanlar artık iyi ortamlar istiyor; ofisin yeri ve hatta güneş alıp almaması bile kariyer planlarını etkiliyor...
 
   
 
 
     
Teknolojinin nimetleri her an ve her yerde çalışabilmemize 'olanak' verdikçe, iş ile özel hayatı ayıran çizgi de belirginliğini kaybetmeye başladı. Bene'nin uluslararası iş geliştirme direktörü Wolfgang Stix de "Artık iş hayat, hayat da iş demek," sözleriyle beni doğruluyor.

ŞİRKETLER YENİLENMELİ

'Çağdaş' işyerinden kastım, 21. yüzyılın gereklerine ve teknolojiye aşina yeni kuşak iş gücünün taleplerine uygun ofisler. Stix, bugün 20'li yaşların başında olan bu yeni kuşağın, 'eski sistem' ofislerden hazzetmediğini; işlerini ücret ve kariyerin yanı sıra ofis ortamlarına göre de seçtiğini anlatıyor. Stix'e göre, gençlerin ihtiyaç ve taleplerine yanıt veremeyen işyerlerinin verim alması zor. Nitelikli elemanlar, 'iyi ofisli' işleri seçecek ve beraberinde işyerlerinde 'devrim' yapmayan şirketler de zor durumda kalacak. Uzun lafın kısası, artık iyi elemanlar için, iyi ofisler şart! Bunu sadece Stix değil, ünlü trend analizcisi Marian Salzman da söylüyor. Salzman, Next: Now adlı kitabında 'insani olmayan' işyerlerinin geçerliliğini yitirdiğini; artık kariyer planlamasında ofisin yerinden büyüklüğüne ve hatta güneş alıp almadığına kadar pek çok yeni parametrenin hesaba katıldığını anlatıyor.

HİYERARŞİNİN MODASI GEÇTİ

Hem Stix hem de Salzman, artık kapalı alan ve odaların tarihe karıştığı konusunda hemfikir. Açık alanlar hem çalışanların etkileşimi için önemli; hem de 'modası geçen' hiyerarşik yapıların tamamen ortadan kalktığını, tüm çalışanların eşit olduğunu göstermek için gerekli. Var olan duvarlar ve kapılar da, şirketin 'şeffaf'lığını kanıtlamak için camdan imal ediliyor. Herkes herkesi görebiliyor, 'gizli kapaklı işler' zorlaşıyor. Kayan cam kapılar, sadece toplantı durumunda kapanıyor. Stix'in üzerinde durduğu bir diğer ofis trendi ise, eğitim odaları.

Özellikle, çalışanlarına sık sık eğitimler veren 'yenilikçi' şirketler bu alanlara önem veriyormuş. Bene'nin Viyana'daki ofisi, tüm bu saydıklarımın bir prototipi aslında. Açık ofislerin yanında yer alan ve 'think tank odası' adını verdikleri küçük odalar ise, konsantrasyona ihtiyacı olan çalışanlar için oluşturulmuş. Odalarda dikkat dağıtan hiçbir şey yok. Masanın üzerinde bir telefon ve bir de kalemle kâğıt var. Biri içeri girerse, iş arkadaşları anlıyor; onu yalnız bırakmak gerekiyor; çünkü o ilham perisini bekliyor!

Bu odalar, 'düşünme zamanı'na verilen önemin arttığının da kanıtı, bir anlamda. Tıpkı öğleden önce çalan telefonlara ve gelen e-postalara 'düşünme zamanları' olduğu gerekçesiyle cevap vermeyen tasarımcı Philippe Starck'ın ofisi gibi... Bene, hızlı hayatın koşturmacasından 'işyerlerine sığınan' çalışanları için akustik uygulamalar da yapıyor. Gürültüyü emen perdelere (www.silentgliss.com), halılara ve tavana monte edilen özel panellere talep gün geçtikçe artıyormuş. Bu arada fotokopi makinesi ve yazıcı gibi gürültülü ekipmanlar da başka odaları boyluyor, haberiniz olsun!

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>