>

KÖŞE YAZILARI | ÖZCAN KANDEMİR

Bencillik ama nereye kadar?....

"Egoistler uzun yaşar, yalnız kalır, mutsuz ölür.." Özcan Kandemir’n yeni yazısı…
 
   
 
 
     

BENCİLLİK AMA NEREYE KADAR?....

Geçtiğimiz günlerde bir telefon haberiyle, çok yakından tanıdığım bir kişinin ölüm haberini aldım. Haberi veren oğluydu. “başın sağ olsun” dedim. Bana babasının bir hafta hastanede yatıp, sonra da öldüğünü söyledi. Bu süre zarfında (hastalığından haberleri olmadığı için) hiç görüşmemişler, konuşmamışlar ve de helalleşmemişlerdi.

Hayretle, bu habere çok üzülmediğimi sadece ölene acıdığımı hissettim. Uzun süredir şeker hastasıydı, insülin kullanıyordu, diyet yapmadığı ve yaşamına dikkat etmediği için şeker hastalığı yüzünden, parmaklarının kesildiğini duymuştum. En sonunda bacağının da kesilmesi gerektiğini söylemişler kabul etmemiş, kendini kilitlemiş ve ölümü seçmiş…

Tüm bunları düşününce insanın içinin acımaması mümkün değil. Ama geriye dönüp, geçmişine baktığımda ne kadar bencil bir kişiliği olduğunu görüyorum.

Hayattayken paylaşmayı, sevmeyi, vermeyi hiç bilememişti. Hep sevdiğini söylerdi ama sevmeyi hiç bilmezdi. Sevgide de çok bencildi. Sevdiği kişinin bir çiçeği içine çekerek koklamasını bile kıskanırdı.

Aslında şanslı bir insandı. Çok iyi, çok değerli kişilere rastlamış ama onların değerini bilememişti. Çok iyi okullarda okumuş, iyi bir çevre edinmiş ama bencilliği yüzünden onları da tek tek kaybetmişti. Hayatın hep parlak geçeceğini ve kimseye ihtiyaç duymayacağını sanmış, har vurmuş, harman savurmuş, ihtiyaç duyduğunda kapılarını çaldığı kişileri, işi bitince bir daha aramamıştı.

En yakınları kuşkusuz çocuklarıydı ama, onlarında sevgisini hak etmediği için kaybetmişti. Kendisi para içinde yüzerken, onlardan kaçmış, onların sıkıntılarını görmezlikten gelmiş, elini çocukları için bile, taşın altına koymamıştı. Özetle İflah olmaz bir bencildi.

Ölüm bağışlatıcıdır. Bizde bir söz vardır “ölenin arkasından konuşulmaz derler” ama şu yaşam bizim gelişmemiz, daha iyiye gitmemiz için var olmamış mı? O zaman başkalarının yaptığını görmezlikten gelmek yerine , onların yaşamlarına bir göz atıp, kendimize gelmemiz yanlışlarımızı düzeltmemiz ve doğruyu bulmamız gerekmez mi?

Bu yazıyı aramızdan ayrılan bir kişiyi karalamak için değil, onun yaşamından ders çıkarmak için kaleme aldım.

Bizde çok güzel sözler vardır ve ben bunlara bayılırım. Örneğin “Ne verirsen elinle, o gider seninle” denir. Ne güzel ve ne kadar doğru bir özdeyiştir.

Öteki dünyaya kimse bir şey götremiyor

Bu kişi kuşkusuz baştan sona kusurlarla dolu bir insan değildi. Elbette iyi yanları da vardı ama bencilliği onu sonunda, yalnızlıkla baş başa bıraktı ve tüm benciller gibi, kendisi için yaşadı, yalnız kaldı ve mutsuz öldü.

Tanrı taksiratını affetsin…

Bu öyküden çıkaracağımız çok ders var.

Önce kendi hayatımızın değerini bilmeliyiz.

Sonra yaşamın hep varlıkla ve sağlıkla sürüp gitmediğini unutmamalıyız.

Ve doğru insanı bulduğumuzda onun değerini bilip sevgisine layık olmaya çalışmalıyız.

İnsanları sadece ihtiyacımız olduğu zaman değil, onların da bize ihtiyaçları olduğu zaman da aramalıyız ki, hastalanıp yatağa düştüğümüzde onlar da bizi arasın, sorsun sevgileriyle yaralarımızı sarsınlar...

Maddi manevi varlıklarımızı paylaşmalıyız…Öteki dünyaya hiçbir şeyi götüremeyeceğimizi hepimiz biliyoruz.

Her şeyin çoğu nasıl zararlıysa, bencilliğin de sınırları zorladığı zaman, en büyük zararı kendimize vereceğini aklımızdan çıkarmamalıyız.

Yaşam bizlere verilen bir armağandır onun değerini bilmeliyiz.
Tekrar görüşene kadar, hepinize sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.

Sevgiyle kalın…

Özcan Kandemir
o.kandemir@superonline.com


 


ÖZCAN KANDEMİR
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>