>

KÖŞE YAZILARI | ÖZCAN KANDEMİR

Ölümsüzlüğü yakalamak

"Düşündü, yazdı, konuştu, anlattı. Büyük ihtimalle de büyük aşklar, sevgiler ve umutsuzluklar da yaşadı."
 
   
 
 
     

Televizyona şöyle bir göz atayım dedim, birde ne göreyim “Atilla İlhan’ı Kaybettik” diye alt yazı geçiyor.

Gözlerime inanamadım.

İki gün önce kitap fuarında kitaplarını imzalıyor, sevenleriyle şakalaşıyor ve son kitabını bitirmeye çalışıyordu.

Kim tüm işlerini tamamlayıp gitmiş ki, Atilla İlhan tamamlayabilsin?

Her anı dolu bir insandı. Zamanını hiç boş yere harcamadı. Düşündü, yazdı, konuştu, anlattı. Büyük ihtimalle de büyük aşklar, sevgiler ve umutsuzluklar da yaşadı. (bunları yaşamadan o şiirleri yazabilir miydi?”

Onlarca kitap, yüzlerce şiir yazdı.
Hepimizin belleklerinde onun şiirlerinin dizeleri durur.
“Ben sana mecburum/Sen bunu bilemezsin.”
Bu dizeleri okumasa da bilmeyen var mı?

Ölüm her fani için kaçınılmaz.
Ölümü kabullenip, yaşamanın keyfini sürmeyi bilmeliyiz.
Yaşarken, ardımızda güzel şeyler bırakmayla çalışmalıyız.
Yaşarken zamanın değerini bilip, bunu iyi değerlendirebilmeliyiz.

Hiçbir şeyi ertelememeliyiz ( ben maalesef bunu yaptım. İmzalı kitap koleksiyonum var ama, Atilla İlhan’dan imzalı bir kitap yok. Fuara bir işim çıktı gidemedim. Bunun için de ayrıca üzülüyorum.)

Büyük usta, büyük düşünür, büyük şair Atilla İlhan zamanı en iyi değerlendiren ve her anını dolu dolu yaşayan bir insandı.
Keşke daha uzun yıllar aramızda olup, bize güzel şiirler yazsa, başında beresi, boynunda atkısı ve yılların izlerini taşıyan,e kendisine çok yakışan çizgilerle dolu yüzüyle, bize yaşadıklarını, bildiklerini, gördüklerini anlatmayla devam edebilseydi.

“Gün gelir Atilla İlhan’da Ölür” demişti ve günü geldi.
Ama keşke herkes Atilla İlhan gibi yaşayıp, Atilla İlhan gibi ölse ve Atilla İlhan gibi sevgiyle saygıyla anılsa...
Ne mutlu ona; ardında kendisini yaşatacak eserler bırakarak gitti.

Ne mutlu ona ki; bu eserlerinin basıldığını, okunduğunu, sevildiğini gördü.

Ne mutlu ona ki; bir sanatçı olarak ölmeden önce taktir edilmenin mutluluğunu yaşadı, hazzını tattı.
Ne mutlu ona ki; düşündüklerini özgürce söyleyip, özgürce yazdı.

Ne mutlu ona ki: hastalanıp yataklara düşmedi, hastane köşelerinde sürünmedi.

Ne mutlu ona ki; 80 yaşına geldiği halde, pırıl pırıl bir hafızayla yazmayı sürdürebildi.
Ne mutlu ona ki; ölmeden iki gün önce, sevgili okurlarıyla ve hayranlarıyla buluştu.

Atilla İlhan keşke dünya durdukça dursaydı, yazsaydı, söyleseydi ama maalesef “doğum” gibi “ölüm” de kaçınılmaz.

Ama yıllarca nesilden nesile aktarılarak, anlatılarak, okunarak varlığını sürdürecek.
Tanrı her sanatçıya Atilla İlhan gibi bir yaşam ve onun gibi, sevgi seliyle uğurlanmayı nasip etsin.
Evet büyük usta; senin için belki de “güzel bir ölümdü” ama bizim için “kötü bir sürprizdi”
Şimdi “Elde var Hüzün”

Özcan Kandemir
o.kandemir@superonline.com
 


ÖZCAN KANDEMİR
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>