>

AŞK - CİNSELLİK

Yuvayı dişi kuş yapar

Hiçbir kadın eş olarak doğmadı. Ama evlendiği andan itibaren her kadın fedakar eş rolünü kolaylıkla benimser.
 
   
 
 
     
İçinde fırtınalar da kopsa, evliliği kendisinin ayakta tutacağına inanır. Kadını tanımlarken taşıdığı sıfatları dikkate almak gerekiyor. Örneğin, kadının flört dönemindeki davranışları, düşünce ve görüşleri, evlenip bir eş olduğu zaman tamamen değişebilir. Evlenmek, kadının hayatında önemli bir dönüm noktası oluşturur. Genç kız, daha düne kadar annesiyle babasının evinde, sorumluluklardan uzak yaşarken, artık kendi evinin yöneticisi olacaktır. Ailesinin kurallarına göre yaşamak zorunda olan genç kız, evlendiği zaman kendi evinde kendi kurallarına göre yeni bir düzen kuracaktır. Genç kız, kendi yuvasını kurmaya hazırlanırken annesini örnek almayı pek istemez. Çünkü eski kuşakların görüş ve düşüncelerini, biraz da modası geçmiş bulabilir. Önünde yeni bir hayat olduğuna inanan genç kız, bu hayatı kendi kurallarıyla oluşturacaktır. Pek çok genç kız gibi, ben de evliliğe hazırlanırken, yeni bir dünya kurmayı planlayan isimsiz bir kahraman gibiydim. Bana hayat arkadaşı olacak erkeğin de bazı tasarıları olduğunu aklıma getirmiyordum. ‘Yuvayı yapan dişi kuştur’ sözü, beynimin bir köşesine mıhlanmıştı. Ben de bir dişi kuştum ve yuvayı yapmakla görevliydim. Evlenmeye hazırlanan her genç kız, karmaşık ve çelişkili duyguların etkisinde kalır. Bir yandan ailenin emrinde yaşamaktan kurtulmanın sevinci, öbür yanda, babaevinin sağladığı güvenceden yoksun kalma endişesi, kafasını iyice karıştırır.Zaman zaman evliliğin çok ağır bir sorumluluk getireceğini düşünerek ürkekleşir. Zaman zaman da bağımsızlığına kavuşmak için sabırsızlanır.

Sevgili olmak ayrı eş olmak ayrı

Genç kız, hayatını birleştireceği erkeği önceden tanımışsa, aralarında bir yakınlaşma olmuşsa, hayat boyu eğlenceli bir flört dönemi yaşayacağına inanır. Oysa flört ettiği erkek, onun eşi olunca, ister istemez davranışları değişecektir. Erkek, artık evcilik oyunun sona erdiğini ve hayat mücadelesini birlikte sürdüreceklerini çok çabuk kavrar. Genç kızın masal dünyasından ayrılıp gerçekleri görmeye başlaması ise biraz daha zaman alır. Kadın, doğasının gereği, evde her türlü fedakarlığı üstlenmeye hazırdır. Evliliğin ilk dönemlerinde kadın çocukluğunda oynadığı evcilik oyununu sürdürür. Fakat hayallerle gerçeklerin birbirinden farklı olduğunu anlaması çok da uzun sürmez. Bir eş olmak, kadının düşüncelerinde önemli değişikliklere yol açabilir. Babaevinden ayrılıp, kendi yuvasında bağımsızlığın tadını çıkarmaya hazırlanırken, bu kez de bir yabancının isteklerini ve zevklerini dikkate almak zorunda kaldığı için bocalayabilir. Kadın, eş unvanını aldığı zaman düne kadar yabancısı sayılan bir erkekle hayatı paylaşacaktır. Zaman zaman kadın, evde dikta rejimi uygulamaya yönelebilir. Çünkü, babaevinde herkes ona emir vermiştir. Kendi duygularını, isteklerini ailesine kabul ettirmek için büyük çaba harcamıştır. Bu mesele ortadan kalkınca, kadın farkına varmadan kendini annesinin yerine koyar ve de aile içinde hükmeden kişi olmaya heveslenebilir.

Gerçek hayat arkadaşı

Kadının eşini kendine bağlamak için uyguladığı bazı yöntemler vardır. Örneğin, kadın gerçekte hiç de beceriksiz ve de yeteneksiz olmadığı halde, bazı şeyleri eşinden bekleyebilir. Fakat evde bir kriz yaşandığı zaman, kadın hemen gerçek gücünü ortaya koyar. Örneğin eşi hastalanınca, deneyimli bir hemşire kesilir, eşini sağlığına kavuşturmak için elinden geleni yapar. Ama kendisi hastalanınca, evinin yönetimini eşine bırakmak istemez, hasta hasta günlük programını uygulamaya devam eder.

Kadın, kocasına aşık olmasa da kriz dönemlerinde her şey unutulur. Kadın, kendi isteklerini, ihtiyaçlarını ikinci plana atarken ‘Ben bir eşim, evimi, kocamı, çocuklarımı her zaman korumak, kollamak zorundayım’ düşüncesiyle kendini avutur. Bir eş olmanın, onu düşündüğünden daha büyük bir sorumluluğun yükü altına soktuğunu kısa zamanda anlar. Kadın, ‘eş’ unvanını aldıktan sonra kendini yenilemek zorunda kalır. Birçok kadın, kendi ailesinde, babaevindeki yaşam tarzını unutmak zorunda kalabilir. Eşinin alışkanlıklarını, zevklerini öncelikli konular arasına almayı bir görev sayar.

İçindeki isyanı bastırır

Evlilik, karşılıklı fedakarlık isteyen bir müessesedir. İşin içine eş olmanın yanı sıra bir de annelik girince, kadın çocuklarını mutsuz etmemek uğruna eşiyle uyum sağlamaya çalışabilir. Günümüzün kadınları, eşleriyle anlaşmazlığa düştükleri zaman, çocukları uğruna büyük fedakarlığa katlanmayı her zaman göze alamıyorlar. Çocukların huzursuz bir aile ortamından büyük zarar görecekleri iddia ediliyor ve eşler de bu iddiaya can simidi gibi sarılıp, yollarını ayırıyorlar.

Eş olmak, sanıldığı gibi birilerine bağımlı olmaktan kurtulmak sayılmıyor. Kadın, önceleri evinin yönetimini üstlenmekten hoşlansa da zamanla yorgunluk ve bıkkınlık canından bezdirebiliyor. Eş olmanın güzel yanı, hayatı, kelimenin tam anlamıyla paylaşabileceğiniz bir hayat arkadaşına kavuşmak.

Erkeğin gözüyle ‘eş olarak’ kadın

Kadın evlendiği zaman, biz eşlerinin üzerinde baskı kurmak için sabırsızlanır. Ailede düzeni sağlamak bahanesiyle diktatörlüğünü ilan eder.

Kadın aile kurmayı bir evcilik oyunu saymaktan hiç vazgeçmez. Kendi kurallarını ev halkına kabul ettirmek için ince hesaplar yapar.

Evin kadını, gerçekten fedakardır. Ama fedakarlığı isteyerek yaptığını da her zaman iddia edemeyiz. Bazen ele güne karşı mükemmel eş gibi görünmek uğruna bir şeyler yapar. Ama genellikle, ev halkının sağlığı, beslenmesi, giyimi gibi konular onun ilgi alanına girer.

Kadın eş olduğu zaman küçük dünyasını süslemeye özenir. Çevresindekilere ne kadar mükemmel olduğunu göstermeye çalışır. Evli kadının gösteriş merakı, kimi zaman erkeği zor durumda bırakır.

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>