>

KÖŞE YAZILARI | NİHAN HATİPOĞLU

Taştan Kalpler Koleksiyonu…

"Kayan her yıldızda bir dilek tutup, sana sorular soruyorum uçsuz bucaksız sahilde dinliyor musun?"
 
   
 
 
     

Taştan Kalpler Koleksiyonu…

Kayan her yıldızda bir dilek tutup, sana sorular soruyorum uçsuz bucaksız sahilde dinliyor musun?

Siyah gecelerde, beyaz eserler yontmaya mahkûm bir heykeltıraş için hangisi daha zor sence?
Kalpleri taşa çevirmek mi, taştan kalpler yontmak mı yoksa?

İncitip, incitildikçe mi törpüleniyor içimizdeki duvarlar?

Rüzgârın dağlara kafa tuttuğu gibi, başkaldırabilmek mümkün mü kaybolup giden zamana?

Usul usul taşları yalayan dalgalar nasıl şekil veriyor, sahile bekçilik eden o koskoca kayalara?

Bunca sevgime rağmen, senin kalbine yerleşen taş neden yumuşamıyor hala?
Ruhun bir kayadan sert olabilir mi senin?
Şekillendirebilmek için duygularını, sahile vuran dalgalardan daha mı tuzlu olmalı, damla damla dökülen gözyaşlarım?
Aşk denen yapının harcı, gözyaşıyla karıldığında mı sağlamlaşıyor, ne dersin?

Her adımda bir dilek tutup, dalgalarla sana sorular gönderiyorum uçsuz bucaksız sahilde, duyuyor musun?

Sonra küçük bir kız çocuğu çıkageliyor ansızın, eteğinde biriktirdiği cevaplarıyla…
Güneş gibi aydınlık, ışıldayan gözleri… Sanki sana dair cevaplar veriyor.
Dizerken önüme, sevinçle sahiplendiği kalpli taşları, her birinin ayrı ayrı hikâyesini anlatıyor bana, nerelerden topladığını açıklıyor… Renklerinden çıkardığı çocukça anlamlar yüklüyor, paylaşmanın sevincini taşıyan küçük kalbine…

“Kalpli taşlar koleksiyonumu görmek ister misin?” diyor heyecanla…

Benim de taştan kalpler koleksiyonum var küçük kız… Her biri farklı rüzgârla törpülenmiş, hepsi başka gözyaşlarıyla almış mağrur şeklini, anlatsam anlar mısın?

Yağmurlu sokaklarında bu şehrin; sokak lambasının cılız ışığıyla aydınlanan kaldırımlardan kopardığım…
Uzayıp giden sararmış dolmuş kuyruklarında, su birikintilerinden sakındığım…
Görkemli ışıkları sönünce; yapayalnız kalan, karanlık sahne arkalarından topladığım, küçük kalplerim var ceplerimde…

Şimdi ilahi bir cevap gibi kalbimde yer buluyor bana yönelttiğin her soru… Ne tuhaf bir cevapsın küçüğüm, sorduğum onca saçma soru için, ne inanılmaz bir cevapsın kendi gerçekliğine…

Küçük bir kız çocuğuna çok mu büyük gelir bu gerçekler, o gerçekler ki büyüdükçe üzerine gelecekler…

“Taş”tan kalplerle mutlu olabilmek “çocukluğa” verilmiş bir armağan, senin de sevdiğin kalpler bir gün teker teker renkli taşlara dönüşecekler…

Ne zaman öğretildi bize böyle zalim oyunlar oynamak, daha dün oynarken güneşli sahillerde, hangi bulut kapadı aydınlığımızı…

Ne zaman büyüdüm ben bu kadar bilmiyorum…
Elimden kayıp gidenlerin değerini kaybettikten sonra anlamak hangi nezaket kuralının bir parçası…
Düşünsem hatırlayabilir miyim, ne zaman devrildi üzerine sabırla figürler eklediğim kumdan kaleler?
Kim üzerine basıp geçti, emeklerimin?

Yağmurlu kaldırımlardan özenle toplayıp, sırça köşklere yerleştirdiğim kaç taş kalp kaldı elimde şimdi…

Her adımda bir dilek tutup, sevgimle şekillendirdiğim tüm kalpleri denize atıyorum şimdi…
Sahilde, ismini yazdığım kumları dalgalar yalıyor, önce ismini, sonra seni siliyor…

Sana sitemler gönderiyorum hırçın dalgalarla, duyuyor dinlemiyorsun…

Her adımda bir dilek tutup, dalgalarla sana sorular gönderiyorum uçsuz bucaksız sahilde, sen cevap vermiyorsun!
Artık vazgeçiyorum sahilde kalpli taşlar toplamaktan, denize dökülüyor eteğimde biriktirdiğim masallar”…
Sen sırça köşkünde otururken en mağrur halinle, bir kalp eriyor gözlerinin önünde görüyor, bakmıyorsun…

Nino, Cihangir
nihanhatipoglu@gmail.com
13.09.07
12:49

 


NİHAN HATİPOĞLU
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>