>

KÜLTÜR-SANAT

Güneş Batınca Gölgelerin Hiçbir Hükmü Kalmaz

Abdullah Ayata, sosyal sorunlara bu sefer bir öykü kitabı ile değiniyor.
 
   
 
 
     

Küçük Dağların Gölgeleri adlı öykü kitabı ile karşımıza çıkan Ayata, yarı kurgu yarı gerçek on beş farklı karakterin sıradan hayatından kesitleri, kader çizgisinde ilerleyen ömürlerini anlatıyor.

Öykücülüğe yakışan sade bir dil kullanan Ayata, “sıradan” olarak addedilen insanın değerini ise Küçük Dağlar metaforuyla kitabın önsözünde şöyle açıklıyor:

“Aslında dağın küçüğü, büyüğü de yoktur. Büyük denilen dağların yükseltileri ne kadar fazla olursa olsun tabanları küçük dağlarla aynı seviye üzerine oturmuştur. Yine, büyük dağların gölgelerinin hükmü güneş batıncaya kadardır. Güneş batıp karanlık çöktükten sonra gölgelerin hiçbir önemi kalmaz.”



İÇERİK TANITIMI


Hayat doğumdan ölüme kadar bir devinimdir. Bir anlamda hiç bitmeyecekmiş sanılıp çok kısa süren bir rüya... Düzeltilmesi mümkün olmayan pişmanlıklar... Umulmadık bir anda bitiş zili çalan; akrebi, yelkovanı bulunmayan sessiz bir saat...

Sevgi, aşk, kahır, istem, sevinç, tebessüm... Hangi yöne doğru akacağı, nerelere sapacağı, hangi çukurları doldurup hangi kayaları döveceği, hangi topraklara nüfuz edip ne zaman buharlaşıp kaybolacağı belli olmayan bir akarsu...

Küçük Dağların Gölgeleri’nde Anadolu’dan her biri birbirinden ayrı yaşamlara sahip insanların umutları, çaresizlikleri ve hayattan beklentileri on beş öykü ve on beş farklı karakterle dile getiriliyor...

Bu öykülerde insan ömrünün sürpriz ve tesadüflere ne kadar açık olduğu ve insanın aklını da kullanarak hayatına yön verebileceği anlatılıyor. Zaten öyle olmasa yaşamın bir anlamı kalmazdı değil mi?
 

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın

DİĞER HABERLER

cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>