>

KÖŞE YAZILARI | GÜLAY KOÇ

Bahara “Merhaba” Derken

Coco Chanel, “Lüks rahatlık vermeli, yoksa lüks değildir” derken günümüzün değişen lüks anlayışını daha o yıllarda tanımlamış meğer.
 
   
 
 
     

Coco Chanel, “Lüks rahatlık vermeli, yoksa lüks değildir” derken günümüzün değişen lüks anlayışını daha o yıllarda tanımlamış meğer. Malumunuz fiyatın değil fonksiyonelliğin ve ergonominin ön planda tutulduğu logosuz lükste yükseliş bekleniyor. Yani insanlar artık sırf moda diye markalı bir ürüne illa sahip olmaya çalışmıyor. Bunun yerini alan sihirli kelimelerden biri özgünlük. Diğeri kalite… Kaliteli ve özgün ürünler için ödenen paraya değiyor…

Lüks bazen de onca işin arasında kendinize vakit ayırdığınız, kendinizle tatlı bir kaçamak yapabildiğiniz küçük anlar olabilir. Bir kadeh şarap yudumlayıp güzel bir müzik dinlemek bazen dünyanın en pahalı mücevherlerinden ya da sınırlı sayıda at kılından üretilen milyon dolarlık bir kalemden daha kıymetli olabilir. Değil mi?

Şarap demişken, hazır baharın kokusunu da duymaya, güneşin sıcaklığını iliklerimizde hissetmeye başlamışken Porto’dan bahsetmemek haksızlık olur. Baharın müjdeleyicisi, yazın habercisi o müthiş tatlı şarapların öyküsünden.

Portekizliler’in güzel bir sözü vardır: “Porto şarabı toprağın güneşten olma oğludur” derler şaraplarını tanımlarken. Tatlıdır, alışıla gelen şaraplardan farklıdır ama her ortamda her yemeğe eşlik edebilir. Uyumludur. Bu uyumunu ise topraklarının özelliğine borçludur.

Portekiz’in ünlü Douro Vadisi, tıpkı Fransa’nın Bordeaux bölgesi gibi Atlantik ikliminin etkisinde. Zaten bölgenin şaraplarının karakteristik özelliği de bu iklim koşullarından geliyor. Vadinin adını taşıyan Douro Irmağı’nın kenarındaki yamaçlar üzüm bağlarıyla doludur. Yamaçları keskin bir bıçak gibi ortadan ikiye ayıran ırmağın iki tarafı yemyeşil üzüm bağlarıyla çevrilidir. Bu bağlarda her sabah güneşin yoğun ve keskin ışığına maruz kalan üzümler akşamları oldukça serin bir havayla karşılaşırlar. Irmağın varlığıdır bu değişken ve nemli havayı üzümlere taşıyan. Üzümler de bu havayı öyle bir içlerine çekerler ki Porto şaraplarının damaklarda bıraktığı tat işte buradan gelir.

Porto şaraplarının neden tatlı oldukların agelince… Şaraplar yapılırken fermantasyonları daha bitmeden içlerine alkol eklenerek durdurulur. Bu işlem sayesinde üzümdeki şeker şarapların içinde dengelenmiş olur. Porto şaraplarının tatlı oluşlarının nedeni bu kadar basit. İşin ilginç yanı üzümlerin şaraplara o burukluğu veren tanenlerinin Porto şaraplarında “tat”ın önüne geçememeleri. Tanenler ve şeker gerçekten olağanüstü bir denge kurarlar Porto şaraplarında.

Bu “tatlı” şarabın Portekizliler’in İngiltere’ye şarap ihraç ederken bozulmalarını engellemek için içlerine brandy katmalarıyla keşfettikleri de bilinen bir başka hikâye. Doğru mu bilemiyorum… Ama eğer doğruysa güzel bir tesadüf olmuş doğrusu.

Bence tıpkı bir Bordeaux şarabı gibi damakta asil bir tat bırakan Porto şarabının en üstün kategorisinde ise Vintage Port var. Vintage Port’lar 10 yıl şişede bekletiliyorlarmış. Ama ben geçtiğimiz günlerde meyve pestiliyle Quinta do Noval 20 year old Tawny denedim. Harikaydı… Sizlerle de paylaşmak istedim.


GÜLAY KOÇ
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>